ÇOK GEZEN BİLİR

ABONE OL
19:01 - 01/10/2020 19:01
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Gelişmiş Batı ülkelerinden biri olan Almanya’da yurt gezileri en önemli okul etkinliğidir. Son yıllarda parasal yardımlar kısıtlandı. Ama sınıf gezileri halâ önemini kaybetmiş değildir.

Berlin’de yetmiş yıllarında öğrencilerimin ailelerini aile toplantılarında ve ziyaret ederek gezinin çocuğun gelişimine katkısını, faydalarını anlatırdım. Çocuk yuvalarından itibaren başlayan bu gezilerde çocuklar ailelerinden ayrılmayı öğrenirler. Aileler mektupları öğretmenlere verirler, onlar da gezi esnasında mektup postadan gelmiş gibi öğrencilere okurlar.
Yardımlaşma, ailelerinin etkisinden uzakta arkadaş seçme, yemek kuralları ve daha bir çok sosyal konularda çocuklar kitaplarda yazılmıyan, ama hayatı için önemli şeyler öğrenirler.
Daha büyük sınıflarda iş birliği, yatağını yapma, mutfakta görev alarak daha etraflı sosyal yaşamı deneyerek benimserler.
Öğrenci ve gençlik otellerinin bir kısmı belediyelere, bazıları gençlik dairelerine bağlıdır. Öğretmen ve öğrencilerin masrafları resmî daireler tarafından karşılanır.
Öğrenci aileleri çok az bir kısmını öderler. Ödeyemiyenlerden hiç istenmez.
Bir öğretmen için görev tam yirmidört saat sürer. Oldukça yorucu olduğu halde bazı öğretmenler görevi isteyerek üstlenir, sınıf öğretmenine yardım edecek branş öğretmenleri de geziye iştirak ederler.
Lisede dil öğrenimi ve kış sporları amaçlı gezileri yurt dışına da yaparlar.
Küçük yaşta geziye merakı uyanmış gençler sırt çantalarıyla yola çıkar, tatillerini değerlendirirler. Öğrenci ve gençlik otelleri çok ucuzdur, zira devlet desteklidir. Bu otellere üye olunursa daha az öderler. Türkiye’de öğretmen evleri gibi.
Almanya’da ve duyduğuma göre bir çok Batı Avrupa ülkelerinde yok denecek kadar az bir para karşılığında kalınabilecek gençlik otelleri açmak ve bunları ülke geneline yaymak, hem devletin hem yerel yönetimlerin başlıca görevleri arasındadır.
iltergh-23-08-a.jpgTatilimi geçirdiğim sitede yürüyüş yapan plajın dışında ne var diye merak edenlerin çoğunun Avrupa’dan gelen konuklar olduğunu görüyorum. Türkiye’nin çeşitli şehirlerinden geldikleri halde plajın dışına çıkanlar yok denecek kadar az. Didim’de gezilecek yer var mı, yok mu demeden tatillerini sadece deniz kenarlerında geçirdiklerini gözlemliyorum. Bunların en sevilen meşgaleleri ızgara yapmak, çekirdek kabuklarını çevreye atmak.
Sınıf gezilerinde çocuklara küçük yaşta başlıyarak yurdunu sevme öğretiliyor. İnsan tanımadığını görmediğini sevemez.
İstatiklerde gezip görme alışkanlığı açısından Avrupa ülkelerinden ilk sırayı Almanya alırken, Türkiye son sırada geliyor.
Bence Almanya’da farklı kültürlerin iç içe girmesinde, farklı kökenlerden insanların bir arada yaşaması biz diyebilmelerine bu gezilerin büyük etkisi ve katkısı oluyor.
Türkiye doğal güzellikleriyle, candan sevecen insanları ile gezilecek, tanınması gereken bir ülkedir. Didim’de bilhassa Adıyaman’dan gelen çok işçi var, neden sınıflar gelmiyor?
Almanya’da biz sınıf gezilerini okul tatillerinde yapmıyoruz, geziler ders programına dahildir.
Çok yaşıyan, çok okuyan değil, artık çok gezen biliyor. Değişik kentlerde tatillerini geçiren gençler birbirlerinden çok şey öğrenecektir. Çoğunlukla öğrencilerin yalnız öğretmenden öğrendiği sanılır. Halbuki onlar birbirlerinden de çok şey öğrenip, zenginleşirler. Bambaşka bir kentte yaşıtlarından dinleyecekleri çok bilgi vardır.
Bir yandan öğrenci ve gençlik otelleri yapılırken, diğer yandan da aileler öğrencileri konuk olarak ağırlıyabilirler.
Batı Avrupa’da yaşayan türklerden, öğrendiklerinden ve deneyimlerinden maalesef Türkiye’de çok az faydalanılıyor.
Türkiye’de ön yargılar var, dördüncü nesil olduğu halde işçi sınıfı diye hor görüp dinlemiyorlar. Bunun değişmesine devletin yardım etmesi gerekir. Önce tek tip pasaportu, yalnız işçi pasaportunu çeşitlemesi gerekir.
Herkes işini yapan işçidir. Düşünebiliyor musunuz, kırk dereceden aşağıya düşmeyen sıcaklıklarda çöplerin alınmadığını, her taraf pislikten, kokudan geçilmez.
Komşular birbirlerine Bey diye hitap ederken işçilere sen diyerek, ön adları ile Ahmet gel, Mehmet git, diye hitap edip, emirler veriyorlar. Almanya’da onlara da Bey diye hitap edilir, işçi sendikalarına duyurulur.
“Alın terinin hakkını savunmakla çağdaş demokrasi eşdeğerlidir.” İlhan Selçuk
Sevgili okurlarım, Avrupa’da yaşıyanlar yakınlarınıza gezerek, görerek ve tanıyarak öğrenmenin, küçük yaşlarda başlamanın önemini Türkiye’de anlatınız. Çocuklarınızı sınıf gezilerine mutlaka gönderiniz.
Gezi barışa doğrudan katkı sağlar, barış ve hoşgörü hakkında konuşmaktan daha etkilidir.
Lütfen bu yazıyı Türkiye’de öğretimde tanıdığınız karar mekanizmalarında çalışanlara gönderiniz.
Önce yurdunu gezerek tanıyan insanın diğer ülkelere gitme merakı doğacaktır. Türk vatandaşlarının Avrupa’yı gezmeleri, vize sıkıntılarının giderilmesi gerekir. Onun için herkes üstüne düşen görevi yerine getirmelidir.
Ülkeler arası öğrenci değişme daha yaygınlaştırılmalıdır.
Hoşça kalın!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen
   
 
Not:
Cumhuriyet Gazetesi’nde, 9 Ağustos 2010 tarihinde “Bizim Diyebilmek” yazısı ile Deniz Kavukçuoğlu gezi konusunun önemini bana hatırlatmıştır.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.