ÇALMAK

ABONE OL
18:08 - 01/10/2020 18:08
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

ÇALMAK
 
16 Nisan Pazar günü yapılan halk oylamasından sonra, ülkemizin gündeminde mühürsüz oy pusulaları yer almaktadır. Evet ile hayır arasındaki farkın 1.3 milyon olduğu bir oylamada, en az 2.5 milyon mühürsüz oy pusulası bulunması, halk oylamasının güvenilirliğine büyük gölge düşürmüştür. Siyasi iktidar bu durumu “atı alan Üsküdar’ı geçti, boşuna uğraşmayın” biçiminde özetleyerek, yapılan hukuksuzluğa da kılıf uydurmuştur. Özellikle son 15 yıldır her alanda ülkemiz, tüm dünyanın alay konusu yapılmış ancak ülkeyi yönetenler, iktidardan düşmemek için her türlü hukuk dışı tutum ve davranışlara başvurmaktan çekinmemektedirler.
 
Tek adam yönetimini isteyen dikta severler devletin parası, makam araçları, uçakları, helikopterleri, mülki amirleri, yerel yöneticileri, güvenlik güçleri olmak üzere her şeyi kullandılar. Bunlar yetmedi diyanetiyle, imamlarıyla, camileriyle dini kullandılar, tek adamı peygambere eş gösterdiler. Mitinglere devlet kurumlarında çalışanlar ile öğrencilerin katılımını zorunlu tuttular. Her yere evet yazdılar, posterler astılar. Medyadan sürekli yalan söylenerek, eşit olmayan koşullarda halk oylaması yapıldı.
 
Cumhuriyet yanlıları ve yurtseverler ise sürekli engellerle karşı karşıya kaldılar. Salon ve miting meydanı verilmedi, pankart asmalarına izin verilmedi. Taşıtları ve kendileri saldırıya uğradı, dövüldüler, yaralandılar. Ama hiç yılmadan, büyük bir özveriyle yollarına devam ederek, anayasa değişikliğine karşı toplumu bilgilendirdiler.
 
Yapılan bütün bu hukuksuzlukların yanında sandıklarda yapılan hile ve sahtekarlıklar da yeterli olmayınca Yüksek Seçim Kurulu devreye sokularak, kendileriyle ve hukukla çelişen karar alarak %1 farkla ‘evet” oyları öne geçirildi ve ülkemizin demokratik sistemine son verilme kararı açıklandı. Böylece adaletin, hukukun, güvenliğin ve eşitliğin olmadığı; buna karşılık korku, gözdağı ve şiddetin yaygın olduğu OHAL koşullarında yapılan halk oylamasını, tek adam yönetimini isteyen dikta severlerin çok az bir farkla kazanması sağlandı.
 
Halk oylaması bitti ancak kesin olan tek sonuç; ülkemizin ‘çalmak’ yoluyla ele geçirildiğidir. Ama halkımız teslim olmadı, bu açık şekilde görülmektedir. Yapılan protesto gösterileri, mutlaka sonuç getirecektir. Bu halk oylamasının sonucu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınacaktır. Birgün bu sivil darbeye son verilecektir.
 
Önce devlet malını çalarak işe koyuldular, sonra soruları çaldılar. Yetmedi 2007 yılından itibaren her seçimde oyları çaldılar. Şimdi Yüksek Seçim Kurulu’nu çaldılar ve hukuksuz kararlar almasını sağladılar. Toplum bu ‘çalmak’ olaylarından, yasa ve hukuk tanımazlıklardan sıkıldı. Ancak mücadele daha yeni başlıyor, çünkü herşey bitmiş değildir. Tüm bu ‘çalmak’ olaylarının, halk oylamasına düşen hukuksuzluk ve güvensizliğin hesabı mutlaka sorulacaktır.
 
Bu hesap sadece yurtseverlerin ve demokratik kitle örgütlerinin emekleriyle bir yere kadar sorulabilir. Hesabın kesin sorulabilmesi ancak siyasi bir hareket ile olabilir. Bunun için muhalefet partilerinin yönetimlerinde en kısa sürede köklü bir görev değişikliği olmalıdır. Muhalefet partilerinin yönetimlerine öngörülü, yetenekli, bilgili, bilinçli, birikimli, kitleleri sürükleyebilecek ve “biz” diyebilen yöneticilerin gelmesiyle ülkemizin bu sıkıntılardan kurtulması sağlanacaktır..

Suay Karaman

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.