BİRBİRİNİ KANDIRANLAR VE PİYONLAR

ABONE OL
18:09 - 01/10/2020 18:09
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

BİRBİRİNİ KANDIRANLAR VE PİYONLAR

Kimseye karşı, başka görüşlere karşı ön yargılı değilim.
Amacım kimseye hakaret etmek,  haklıyı asla haklı göstermeye çaba harcamak değil.
Sadece doğruları, herkesin gördüğü yaşadığı olayları yorumlarla yazıya, söze dökmeye çalışıyorum.
Uzun bir dönemi özetleyerek yazıyorum.
Yanıldığım noktaları belirtenlere de haklıysa bu köşede açıklamaktan kaçınmam…
Sabırla okursanız elbette…

2004 Yılında Brüksel’de AB’ye giriş çalışmalarında dönemin Başbakanı Erdoğan,Türkiye Heyetine başkanlık ediyordu.
Başbakana diplomatların diplomasi kuralları çerçevesinde yol göstermelerine kızmış;
”Bu Monşerlerle gitmez.” Diyerek, her konuda olduğu gibi ”her şeyi ben bilirim” alışkanlığı ile onları saf dışı bırakmıştı.
Diplomatlar yerine yanına dönemin dışişleri bakanı Abdullah Gül’ ü alarak müzakereye katıldı.
Hatta AB yetkilileri¸Başbakanın tek başına muhatap olmasından memnun kalarak:
”Çok uyumlu bir başbakan. Ne dersek hepsine ”Yes” dedi.” Diye beğenilerini.açıkladılar.

Hızlı tren konusunda da karar verdiğinde uzmanlar;
”Sayın başbakan raylarımız hızlı trene uygun değildir.” Uyarılarına aldırmamış 
Hareket Memuru kıyafetini giymiş, treni yola çıkarmıştı.
Sonunda kırk dört kişi ölmüş, seksen kişi yaralanmıştı. Kazada ölen makinist suçlu bulundu!

Brüksel dönüşü gündüz olmasına rağmen Ankara Belediye Başkanı Gökçek tarafından havai fişekleri atılarak ”AB’ye girdik!”bayramını kutlamışlardı.

 AB ne istediyse verdi. 
Ama onlar sadece gaz verdiler.
 
Kopenhag Kriterleri dediler ne istediklerinden fazlasını verdi.
Kıbrıs Türk kesimini görmezden gelip Rum kesiminin AB’ye girmesine onay verdiler.
Oslo’da AB’nin pohpohlamasıyla PKK ile pazarlığı bile meclisten habersiz yaptı.

Dönemin Cumhurbaşkanı, MİT, Milli Güvenlik Kurulu; dönemin hükümetine, dönemin başbakanına belgeleriyle Fetullah Gülen örgütlemesini bildirmelerine rağmen AKP İktidarı, Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan Cemaatin yanında yer aldılar.
Bütün devlet birimlerine, dış temsilciliklerine kriptolarla Fetullah Gülen’e yardımcı olmaları emredildi.
Bu nedenle kandırıldık bahanesi inandırıcı değildir.

İngiltere Tony Blair iktidarı, Fransa, ABD ile birlikte Saddam’da nükleer silahlar var” yalanıyla, Irak’a  saldırdılar.
Yüz binlerce Müslüman’ı katlettiler.

Türkiye’de meclisin ret kararına rağmen AKP iktidarı bu Haçlı saldırganlarla birlik oldu.
O günden sonra AB ve ABD, TSK’yi düşman olarak gördü, Erdoğan’ı BOP Eşbaşkanı olarak atadı.
Aydınları, yurtseverleri, barış isteyenleri ve laik rejimden yana askerleri, kuvvet komutanlarını Hitler örneğindeki gibi toplama kampların tutsak etti.

AB, ABD ve Cem Özdemir ”Türkiye bağırsaklarını temizliyor” Diye destek verdiler.

IŞİD, devşirme İslam cellatları olarak Türkiye’den geçerek Irak’ta, Suriye’ de toplandılar.
Silahlar batıdan, paralar Suudi Arabistan ve Katar’dan, taşıma işi TIR’larla AKP iktidarınca yapıldı.
Yiyecek, giyecek, ilaç diye MİT kontrolünde IŞİD’ e gidiyordu. Belgeli ve görüntülü yakalanmıştı.
”Türkmenlere gidiyordu.” Diye kıvırdılar.

MHP’li Ertuğrul Türkeş; Bu TIR’lar bu silahlar vallahi de, billahi de Türkmenlere gitmiyordu.” Dedi.
Der demez AKP’ye geçip Genel Başkan Yardımcısı oldu. 

Numan Kurtulmuş, Süleyman Soylu gibi. (Geçmişte AKP ve RTE’yi çok ağır suçlamışlardı.

Milyonlarca Suriyeli Erdoğan’ın kararıyla Türkiye’ye getirildi.
Kısa sürede ESAD giderse zafer Erdoğan hanesine yazılacaktı.
Bu gerçekleşmeyince (B) Planı devreye girecek Suriyeliler TC vatandaşı yapılarak AKP’nin azalan seçmenlerin yeri doldurulacaktı.
C  Planına göre AB’ye karşı bu çaresiz mültecileri AB’ye şantaj olarak kullanacaktı.

Şimdi anlaşılıyor ki;Ege ve Akdeniz’de binlerce kadın, çocuk bir vicdansız politikacıların bilerek ölüme gönderilmiş. Altı milyar politik rüşvet vaadinden sonra ölümlerin durması bu insanlık dışı komplonun hesabı verilmesin diye yine o insanlar bile bile ölüme gönderilecektir.

Merkel, bir daha seçilemeyeceği kaygısıyla o da Erdoğan gibi sığınmacıların acılarından bir barış ödülü beklentisindeydi.
Koşa koşa Kaçak Sarayda debdebeli dekorlar, altın kaplamalı koltuklarda poz vererek en az Devlet Bahçeli kadar yeniden AKP’nin tek başına iktidar olmasına önemli katkı verdi.

Almanya’da AKP muhalifleri tespit amacıyla geldiği tespit edilen MİT elemanlarının tutuklanıp sonra serbest bırakılmasının arkasında hangi pazarlıklar vardı? Bilinmiyor.
Alman basını IŞİD’ e gönderilen yasa dışı silah ve mühimmatın Erdoğan’ı Uluslar arası yargıya götürülebileceği haberleri ört-bas edildi.

Buradaki Türkleri AKP yandaşı bir örgütlenmeye destek veren SPD içindeki politikacı ile Martin Schulz ilişkisi Egemen Bağış’ın AB Projelerinden hangi örgütleri beslediği araştırması kapatıldı mı?
Merkel’in Erdoğan’ı dinlemelerde elde ettiği bilgiler hangi beklentiyle gizlendi ?

Martin Shulz’a terbiyesiz diyen Erdoğan, Cem Özdemir’e de ”Kanını test ettir” Demesi Ermeni Soykırım Yasasından dolayı değildi.
Cem Özdemir, Ermeni soykırım  önergesini vermekle  , Erdoğan’a nasıl yardımcı olduğunu bilmez mi?
Çünkü verdiği önergenin aynısını Fransa’da Sarközy vermiş, daha sonra Fransa Anayasa Mahkemesi bu kararı meclislerin veremeyeceği gerekçesiyle iptal etmişti.

Tarih bu tuhaf benzerliği ufku dar siyasilere ibret dersi olarak verecektir.
Sarközy’nin babası Macar, annesinin babası İspanya’dan Osmanlıya sığınmış Yahudi kökenli Aron Mallah’tı.
Cem Özdemir ‘de Turhal’dan çalışmak için Türkiye’den Almanya’ya gelen babası Çerkez asıllı bir işçi ailesi çocuğudur. Askerlik yapmamak için 16 yaşında Alman vatandaşlığına geçmek istedi. Türk vatandaşlığından çıkarıldı 18 yaşında Alman vatandaşı oldu.Pedagoji eğitimi aldı.

Yeşiller Partisinden milletvekili seçildi.2002’de Moris Husinger ile kredi ilişkisi ve milletvekillerine verilen bedava uçak biletini özel işinde kullandığı nedeniyle milletvekili seçildiği halde milletvekilliğini kabul etmedi. Amerikan düşünce kuruluşunun sağladığı proje için ABD’ye gitti.
Dönüşte tekrar siyasete Yeşillerde devam etti.

Tuhaf benzerlik Fransız asıllı olmayan Sarközy, Alman asıllı olmayan Cem Özdemir’de tarihçilerin görevini üstlenerek popülist bir gösteriyi seçtiler.
O’da daha önce Moritz Hunsinger ile kredi ilişkisi ve bedava uçuşlardan özel işleri için yararlandığı gerekçesiyle siyasetten çekilmesinden sonra bu popülist gösteriyle kaybolan prestijlisini geri almayı düşündü.

Tabi bu tuhaf benzerliklere örnek; Alman asıllı olmayan Hitler Üstün Alman ırkı ideolojisi ile altmış milyon insanın ölümüne neden olmuş, Türkiye’de Gürcü asıllı  Erdoğan, Türkiye’yi Suudi Arabistan yapma hayaliyle binlerce Müslüman’ın ve Türk askerinin ölümlerine neden olmuştur.

Bugün batının açmazı tarihten ders almayışlarıdır.
Hitleri altmış milyon insanın celladı yapan asıl güç, her inançtan, her kökenden gelen sermeyeden başka inanç, başka kimlik tanımayan kapitalizmdir.

Bu çirkin dünya düzeninde belirli makamlarda olanlar hep birbirlerini kandırarak ülkeleri  yönettiklerini  sanırken onlarda piyonları kullanmaktadırlar.

Ama tüm bu olumsuzluklara rağmen hem Avrupa’da, hem Almanya’da ve de Türkiye’de demokrasiden, barıştan, paylaşımdan, eşitlikten yana olan bilinçli ve cesur insanlar ve siyasetçiler var.
Öyle olmasaydı birbirini kandıran bu ufku dar çapsız  gruplar birbirini kandırmaya gerek durmazlardı.
Hele piyonlara gereksinim duymazlardı.
Yeter ki  biz birlikteliğimizi, namussuzlardan daha cesur olduğumuzu yadsımayalım.
Haklı asla kaybetmez.
Biz davamızda haklıyız…

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.