BİR ÇOCUK İKİ DİL

ABONE OL
11:43 - 23/10/2020 11:43
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Alman Hıristiyan Demokrat Parti (CDU) politikacı Linnemann’nın Almanca bilmeyen çocuk okula alınmasın, açıklamasından daha önce Prof. Dr. Erol Esen ile konuşmuştum.

 

Eşimin Türkçe bilgisi, bilimsel bir konu olan iki dilde eğitim ve öğretimde yeterli olmadığı için görüşmemiz iki dilde geçti.

Okuduğum, bildiklerim ve deneyimlerimi sıralama, ayrıntılı yazmamda Prof. Dr. Erol Esen ile Prof. Dr. Havva Engin’in derlediği kitap Bir Çocuk İki Dil, Çiftenetice (Ein Kind Zwei Sprachen, Doppelabschluss) kaynak oldu.

 

Kitap birikimimi pekiştirmemi sağladı. Almancası okulda dersleri takip edemeyecek kadar zayıf olan veya Suriyeli sığınmacılar gibi, hiç bilmeyen çocuklar okula alınmasın diyen politikacı, okul yasasında devlet okullarının mecburi ve parasız olduğunu, çocuk hakkı olduğunu düşünmüyor. Oy kaygısı, çoğunluk toplumundan gelen çocukları koruma adına konuşuyor.

Halbuki, bazı okullarda göçmen çocukları çoğunlukta, ama öğretmenlerin çoğu Alman kökenli. Yani azınlığın çoğunluğa hakimiyeti, ülkeyi kendi adına sahiplenme, diğerlerini dışlama amaçlı.

 

Erol Bey’in araştırma alanı 6 yaşına kadar, okul öncesi eğitim. Erken eğitilen çocuk, okula gelince öğrenime açık ve hazır oluyor. Bu yaş beyinin öğrenime en açık olduğu zamandır.

Önce anadil kavramında anlaştık. Anadil, başka diller türetmiş olan dil, Latince gibi. Anadili ise, çocuklukta anadan, çevredekilerden öğrenilen dil, anadilimiz Türkçedir.

 

İki anadiline sahip olan çocuk, doğumdan itibaren iki dilde büyüyen kastediliyor. Ailede Türkçe Kürtçe, Türkçe Almanca konuşulan, aynı değerde geçerli iki dilde yaşam biçimi.

Şayet bir çocuğun anadili Almanca ise, ikinci dil olarak Türkçe öğretme metod ve ders araçları ona göre yapılmalıdır. Bu çocukları kayıp listesine koyarak, dışlanırsa çocuğun Türkçeye karşı ilgisi azalır veya yok olabilir.

 

Konumuz iki dilde eğitim, fakat bu gerçeği aşıyor. Ailede Türkçe Almanca konuşan bir öğrenci üçüncü dil olarak, okulda ilk yabancı dil İngilizce öğreniyor. Hatta bazı eyaletlerde yuva, kreş ve anaokullarında İngilizce ’ye başlanıyor.

 

 

Bilimsel araştırmalara göre, öğretmen ve eğitmenlerin çok dilli eğitime hazırlanmış, sosyal yaşamı ve tahsili olması şart oluyor. Bu durumda dillerin birbirine rakip olmadığı, beyinde kullanılmayan çok hücre olduğunu kanıtlıyor.

Sorun eğitmen ve öğretmenin kafasında gelişiyor. Yıllardır Türkçe Almancaya engel görülerek çocukları psikolojik ürkütmelere sebep olunmuştur. Zira çocuğun gerçek dil hayatı reddedilince kimliğine, benliğine karşı çıkılmış oluyor. Belli bir yaştan sonra ayrımcılığı idrak eden çocuk, dışlanmış toplumda kabul görmedikleri deneyimiyle egemen topluma küsüyor.

Mesut Özil tartışmasında, Federal Almanya Cumhurbaşkanının davet etmesi, Cumhurbaşkanın benim demesi, çok geç kalınmış bir yaklaşımdır. Bu minikleri zamanında kırmayarak, reel yaşamlarını kabul etmekle gönülleri kazanma imkânı vardır.

Bu kitap herkes okumalı, zira herkesi ilgilendiriyor. Ama en çok anababa, eğitmen öğretmenler okumalı, toplantılar yapıp bilgilendirilmeli.

Araştırma neticeleri Avrupa Birliği üye ülkelerde yaşayan altı milyon Yurtdışı Türklerini kapsıyor. Ülkeler deneyimlerinde birbirlerinden çok şey öğrenebilirler.

Okullarda maalesef göçmen deneyimli öğretmen sayısı azınlıkta. Bu nedenle velileri iyi hazırlama Türk derneklerinin görevi olmalı. Çocukların okulda başarması, doğru anlaşılmasıyla mümkündür.

Yani bir çocuk ülke dilini hiç bilmiyor veya az biliyorsa bu bir sorun değil, tespittir. Okul ona göre hazırlığını yapmak zorundadır.

İki veya daha fazla dil demek, çeşitli kültür demektir. Çeşitlilik ise zenginliktir, velileri ve çocukları bilinçli okula yollamak gerek. Çoğu Alman öğretmenler bu konuda göçmen ailelerinden geri kalmıştır.

Okullar başladı, tartışmayı çoğunluk toplumu yapıyor. Hiçbir dernekten henüz davetiye almadım. Dil konusu konuşan sosyal medyada Alman basınını takip edenlerle sınırlı maalesef. Çoğu kurbanla meşgul, sosyal medya bayram kutlamalarıyla bezenmiş.

İki dilde çocukları okula hazırlamayı derleyen proje, Akdeniz Üniversitesini temsilen Prof. Dr. Erol Esen, Heidelberg Üniversitesi Pedagoji Bölümü temsilen Dr. Havva Engin tarafından derlenmiş bu kitabı, bilhassa dil öğreniminde emek vermiş meslektaşlarım çok beğenecek ve tartışmalarda kaynak olarak kullanacaklardır.

Erol Bey, Bonn’da Friedrich-Wilhelm-Üniversitesinde Siyasalbilim, Sosyoloji ve Gelişim politikası bölümünü bitirmiş. Doktora çalışmasından sonra Berlin’e gelmiştir. 2000 yılından beri Akdeniz Üniversitesinde görev yapıyor.

 

 

 

Havva Hanım, Berlin Teknik Üniversitesi Almanca ve Biyoloji bölümünü okumuştur. Pedagoji bölümü ağırlıkta doktora çalışmasından sonra Heidelberg Üniversitesinde öğretmen yetiştirmektedir. Araştırmasını, göçmenlerde kimlik gelişmesi, ait özellikleri ve okullarda iki dilli çocukların durumu, konularında yürütüyor.

İki ve çok dilli eğitim ve öğretimle ilgili konu bir makaleyle sınırlandırılamaz. Okullar bütün eyaletlerde Yaz tatilinden sonra başladı. Tartışmalara mutlaka katılmak gerekir. Katılmadan önce fikir sahibi olmak, fikir sahibi olmak içinde toplantılara katılıp, basın ve medyayı takip ve elbette bu kitabı okumak şart olmalıdır.

 

En az iki dilde kalın!

 

İlter Gözkaya-Holzhey

 

 

Not:

Mutlaka okunmalı ve tartışılması gereken bu kitap:

Erol Esen, Havva Engin, Herausgeber

Ein Kind – Zwei Sprachen, Doppelabschluss

[Diskussion zur Entwicklung deutsch-türkischer Studıengänge für bilinguale Vorschulbildung.]

Siyasal Kitabevi, Ankara 2017

ISBN : 978-605-9221-61-0

 

 

 

 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.