BAŞÖRTÜSÜ, ŞERİAT VE TKP

ABONE OL
18:59 - 01/10/2020 18:59
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Başörtüsü konusu son günlerde yine ısıtılıp karşımıza çıkartıldı. Bilmem farkında mısın, Türkiye ne zaman biraz nefes almaya başlasa Kürt-Türk, Alevi-Sunni, sözde Ermeni soykırımı, Kıbrıs sorunu gibi konular gündeme getiriliyor. Başörtüsü veya bazılarının deyimiyle türban konusu da bu sorunlar gibi ülkemizin yumuşak karnı haline getirildi. Şimdi, insanlarımızın başörtüsünü inançtan, siyasi sembol olarak, mahalle baskısından veya kendini modern sayan bazılarının bakışıyla geri kafalı olduklarından taktıklarını bir yana bırakalım. Bu başörtüsü yasağını tamamen kaldırdığımızı düşünelim, acaba ülkemiz batacak mı? Şeriat mı gelecek? İran mı olacağız?

Şimdi Avusturya üniversitelerinde Türkiye’den gelen başörtülü kızlarımız okuyor diye bu ülke batıyor mu? Avusturya’ya şeriat mı geliyor? Veya Almanya’da bazı kliniklerde gördüğüm Müslüman doktor veya hemşireler yüzünden bu klinikler modern tıbbın gerisinde mi kalıyor? Belçika parlamentosunda bir başörtülü milletvekili olması nedeniyle bu parlamento daha az demokratik mi yoksa daha fazla demokratik bir görünümlü kazanıyor?

Türkiye’nin, bu günlerde altında kalkmadığı sorunlar olarak görünen birçok sorunda olduğu gibi başörtüsü konusunun da demokrasileşme sürecinde kendiliğinde ortadan kalkacağına inanıyorum. Eskiden sol kesim Türk Ceza Yasası’nın 141 ve 142. maddelerinden çok çekmişti. 1991 ‘de Özal’ın öncülüğünde bu maddelerin kaldırılmasından sonra Türkiye’ye komünizm falan gelmedi. Bugünkü yasal Türkiye Komünist Partisi son seçimlerde Türkiye genelinde sadece yüzde 0,22 oy oranına ulaşabildi. İnsanoğlunun yasak elmaya olan eğilimi ilk insanın varlığından beri malumdur.

Başörtüsü konusuna serbestlik getirmekle şeriat geleceği iddiası da artık çocuğu öcüyle korkutmakla eşit değerdedir. Bu anlamsız yasaklardan kurtulup demokrasileşme yolunda bir engeli de aşmanın önemini vurgularken, bazı endişelerimi de dile getirmeden yapamayacağım. Sorun, eğer bir başörtülü doktorun “ben erkek hastaya bakmam” demesiyle veya bir işverenin “yanımda sadece başörtüsü takanı çalıştırırım” demesiyle veya “okulumuzda başörtüsü takma zorunluluğu vardır” gibi bu sefer başörtüsü takmayanlara karşı bir tavır alınmaya başlanırsa başka bir boyuta geçer. Sanıyorum, bu başörtüsü konusuna verilen tepkinin temelinde de bu tür korkular yatıyor. Başörtüsünün tamamen serbest bırakılmasını isteyen kesim, bu isteğini nasıl demokratik temellere dayandırıyorsa, bu yasak kalktığında başörtüsü takmayan kesime aynı demokratik anlayışla yaklaşacağı güvencesini verebilmelidir.

Özetle bu sorunun da demokratikleşme ve toplum olarak demokratik bilincimizi artmasına paralel olarak kolayca çözülebileceğine inancımı yinelemek isterim. Bazılarının “çok naif bir düşünce tarzı” olduğunu söylediklerini duyar gibiyim, ama ne yapalım iyi düşünelim iyi olsun…

Ahmet İNCEL

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.