ANGELA MERKEL YA DA PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALAR

ABONE OL
18:13 - 01/10/2020 18:13
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

ANGELA MERKEL YA DA PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALAR


Benim de yurttaşı olduğum Almanya’nın Başbakanı Sayın Angela Merkel, Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin (AB) “güvenli ülkeler” listesinde yer alması gerektiğini söylemiş.
Rahmetli Cüneyt Arcayürek böylesi saçmalamalardan sonra hep „Rafta yalancı dolma var, yersen!“ derdi. Biz de yedik!…
Bilindiği gibi Türkiye AB’ne aday ülkeler arasında „güvenli ülkeler“ listesine yer almayan tek ülkedir. Ama; hakkını yemeyelim, AB üyesi ülkelerden yalnız biri, Bulgaristan Türkiye’yi „güvenli ülke“ sayıyor. Neden mi? Yahu birader senin  „Lafın tamamı aptala söylenir.“ Atasözünden haberin yok mu?
Sayın Merkel’in, ne olur ne olmaz diye, yine de bir çekincesi var.
“Doğal olarak, insan hakları ve Kürtlerin durumuna ilişkin kaygılanıyor olmamız, bizi dikkatli olmaya teşvik ediyor, buna rağmen ben Türkiye’nin bu statüyü almasına karşı durmayı ilkesel olarak yanlış buluyorum.” demiş.
Raftaki yalancı dolma tam da budur işte.
Sayın Merkel’in saçmalaması raftaki yalancı dolma olmasa, bu salvaya Alman muhalefet partileri hiç karşı çıkarlar mı? Hem de şiddetle…
Demokratik sistemin düzgün bir şekilde işlediği, silahlı çatışmanın olmadığı, insan haklarına saygı gösterilen ve siyasi kovuşturmanın vuku bulmadığı ülkelere  “güvenli ülke” deniyor. Kavramın tanımı buysa Sayın Merkel’in salvasına kargalar bile kıçlarını yırtana dek gülmüşlerdir kesinlikle.
“Güvenli ülke”ymiş! Daha bir hafta öne başkentinin göbeğinde, şu anki rakamlara göre, 102 yurttaşını teröre kurban veren bir ülkedir Türkiye. Güvenliyken böyle de ya güvensiz olsaydı nasıl olacaktı ki?
“Demokrasi” nin “D”sinden nasibini almamış siyasî partinin yönettiği bir ülkeden söz ediyoruz.
1984 yılından bu yana “silahlı çatışma”nın göbeğinde olan bir ülkeden söz ediyoruz.
“İnsan hakları” diye bir kavramı kabul etmeyen bir patinin yönettiği ülkeden söz ediyoruz.
“Ergenekon, Poyraz, Balyoz, Casusluk” davalarıyla dünyaları karartılan ve haksız yere hapislerde tutulan, hapishanelerde can veren, yitirdikleri yakınlarının toprağa verilme törenlerine katılmalarına izin verilmeyen, katılma izni aldıklarında en yakınları ile aralarına polisin ve jandarmanın girdiği insanların yaşadığı bir ülkeden söz ediyoruz.
Bu haksız “siyasî kovuşturma”ları onur sorunu yaparak intihar eden insanların vatanı olan ülkeden söz ediyoruz.
Böyle bir ülke; nasıl olur da,  “güvenli ülke” olur?
Biz; sizin rafınızdaki yalancı dolmayı yemedik Sayın Merkel.
Dürüst olun ve Türkiye’ye hangi amaçla geldiğinizi, gözümüzün içine baka baka, bir de bize söyleyin lütfen!
Yoksa geliş nedeniniz AB ülkelerine sığınma başvuruları yapan ve başvuruları kabul edilmeyen insanları geldikleri ülkeye geri gönderebilmek için mi sunuyorsunuz rafınızdaki yalancı dolmaları Türkiye’ye?
Siz de biliyorsunuz ki; size sığınma başvurusu yapan bu insanları kendi ülkelerine geri gönderebilmeniz, uluslararası kurallar gereği, olanaksızdır. Ancak; size, „güvenli ülke“ sayılan bir ülkeden gelmişlerse onları geldikleri o „güvenli ülke“ye gönderebiliyorsunuz.
Türkiye’yi yönetenlerin „at pazarı“ anlayışında oldukları da bildikleriniz arasındadır sanırım.
Yani siz; „parayı verecek, düdüğü çaldıracaksınız.“
Çünkü siz; „Para her şeyi yapar!“ diyenlerin karakterinin “Para için her şeyi yapar!” karakteri olduğunu da biliyorsunuz.
Herkes kör, âlem sersem ya sizin için „at pazarlığı“ na vize konusunu da eklemeyi unutmuyorsunuz.
Bu; „kifayetsiz muhterisler“e bir elma şekeri daha uzatıyorsunuz…
Al „raftaki yalancı dolma“yı, tut “elma şekeri”nin sapından, paracıklar cepte, vize da cabası…
Ama; haklısınız elbette, bunlar;  bu denli eşek oldukları sürece siz de palanı vurursunuz sırtlarına.

Hasan Arslan

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.