ANADİLİ DERSİ – DİN BİLGİSİ

ABONE OL
18:59 - 01/10/2020 18:59
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Sosyal demokrat Halk Dernekleri Federasyonu (HDF); son genel kurulunu
6 – 8 Kasım tarihleri arasında, Köln’de gerçekleştirdi.

Genel kurulda tartışılan konular arasında anadili dersinin geleceği ve Müslüman çocukları için din bilgisi dersi de yer aldılar.

Bilindiği gibi, anadili derslerinin veriliş biçimleri ve zorunluluğu konusunda bir dizi değişiklikler yaşadık.

Yaşadığımız bu değişiklikler, neredeyse dersi uygulanamaz – verilemez duruma getirdiler.

Dersin uygulanamaz ve verilemez konuma gelmesinin önde gelen nedeni, hemen hemen tüm Almanya’da, okulların tam gün okulları – Ganztag Schule uygulamasına geçmiş olmalarıdır. Bu uygulamada öğrenci, haftanın altı günü, öğleden sonra zorunlu ya da seçmeli bir etkinlikte yer almaktadır. Bu nedenle de bizim çocuklarımıza anadili dersine ayıracakları zamanları bırakılmamıştır. Bu, bilinçli bir eğitim politikasıdır.

Bundan daha önemli olan bir neden de, öğretmenlerin önünde artık anadilini bilen öğrencinin değil, bilmeyen öğrencinin oturmasıdır. Bugün görevde olan arkadaşlarımızın hiçbiri bu çocuklara anadillerini öğretecek donanımda değillerdir. Onlar; anadilini bilen çocuğa doğru konuşmanın ve yazmanın kurallarını öğretirler. Ama; anadilini konuşamayan ve yazamayan çocuğa ya da konuşsa da bir Alman’ın ağzıyla konuşan, Alman abecesine göre yazan bu çocuklara anadillerini kendi ağızlarıyla konuşmayı ve yazım kurallarına uyarak yazmayı öğretecek, yabancı sözcük kullandığım için bağışlamanızı dileyerek, formasyonları yoktur. Ben de onlardan biriyim. Ben de o formasyonu almadım.

Buradan gelmek istediğim nokta, demek istediğim şudur:

Önümüzdeki beşinci kuşağa anadillerini öğretecek formasyonda öğretmenler yetiştirmek zorunludur.

Bu görev kimindir?

Kuşkusuz; başta, içinde yaşadığımız, çalıştığımız ve vergimizi ödediğimiz ülkenindir. Almanya’nındır. Bu; bizim, kendi çocuklarımız için özel istemimizdir. Genel istem, Almanya’nın bu görevi ülkede yaşayan ve çalışan tüm göçmenler için getirmesidir.

Ancak; Almanya’nın birçok eyaletinde dersi Türkiye’den gelen öğretmenlerin verdiklerini de biliyoruz. Bu; iki ülke arasındaki anlaşmaların bir sonucudur. Türkiye; öğretmen göndermeyi kabul ettiğine göre, dersi verecek formasyonda öğretmen yetiştirmek görevini de yerine getirmek durumundadır.

Bu konuda, ne burada ne de orada atılmış bir adım, ne yazık ki, yoktur.

Anadili dersinin önemi her bakımdan ortadadır. Bu nedenle ondan geri adım atmamalıyız. Dersin verilmesi konusundaki kararlı tavrımızı sürdürmek çocuklarımıza borcumuzdur.

Dersin nasıl verileceği konusunda hem Almanya’yı hem Türkiye’yi doğru bilgilendirmek de çok önemlidir. Bu konuyu onlara bırakamayız. Çünkü; Türkiye, “Saldım çayıra, mevlam kayıra!” anlayışındadır. Almanya; salt, asimilasyonu düşünmektedir. Göçmen çocuklarının asimilisayonu, bu ülkenin resmi eğitim politikasıdır.

Ben; 1977 yılından bu yana bu dersin öğretmeniyim. Elimde ne Almanların ne de bizimkilerin hazırladıkları bir öğretim programı var. En azından bu; hem Almanların hem de Türklerin konuya hangi önemi verdiklerinin kanıtı değil midir?

Biz; bu dersin öğretmenleri, işimizi elimizi vicdanımıza koyarak yapmadık mı bu güne değin?

70’li yılların başından bu yana kaç arpa boyu yol aldık?

Din bilgisi dersi içinse benim kişisel görüşüm, salt Müslüman çocukları için değil, tüm dinlerin çocukları için bu dersin okulda verilmemesidir.

Çocuğunun bu konuda bilgi edinmesini isteyen anne-babanın, ona, o bilgiyi verecek kişi ya da kurumu okulun dışında aramasıdır.

Okulun görevi çocuğa pozitif bilimleri öğretmektir. Din bilgisi, pozitif bilgi değildir.

Hasan Arslan
Türkçe Öğretmeni

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.