AKDENİZ’E KAN DAMLADI

ABONE OL
18:51 - 01/10/2020 18:51
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

22 Haziran Cuma günü bir keşif uçağımız Suriye tarafından düşürüldü. İki pilotumuz kayıp. Sağ kurtulacaklarına dair umut yok! İki kahraman Mehmetçiğimizin kanı Akdeniz’in sıcak sularına damladı. Durgun, sakin, dostluk ve barış dolu Akdeniz suları dalgalanacağa benziyor bu olayla.
Bugüne kadar girdiği her savaşı yitiren ABD, Suriye’de sıcak çatışmaya girmekten özellikle kaçındı. Durum böyle olunca da Türkiye’yi kışkırtma yolunu seçti. Bu yolla bir taşla birkaç kuş vurmuş olacak. Hem yenilmekten kurtulacak hem İslam dünyasını mezhep temelinde kalın çizgilerle bölecek hem de yıllarca sürebilecek düşmanlıkların, çatışmaların temelini atacak.

Suriye, Türk uçağını niçin düşürsün? Sorusunun yanıtı, olayın içyüzünü açıklamak ve anlamak açısından önemlidir.
Suriye’nin en son isteyeceği şey, Türkiye ile çatışmaktır. Türkiye ile çatışmanın kendilerine büyük zarar vereceğini bilecek kadar akıllı yöneticiler var Suriye’de. Suriye yöneticileri, uluslararası ittifak ve bölgesel dengeleri hesaplama konusunda Türkiye’yi yönetenlerden daha hesaplı davranmakta üstelik. Savaşı, NATO istemekte. ABD ve bağdaşıkları saldırgan, Suriye ise savunma durumunda. O zaman Suriye neden savaşa gidebilecek bir sürecin kıvılcımını yaksın?
Türk uçağı ya da uçakları yalnızca keşif amaçlı mı bölgeye gittiler. Yoksa muhalefete silah ve mühimmat mı atacaklardı? Bu sorunun yanıtı önemlidir. Uçağımızın yalnız olmadığı söyleniyor. Sözü edilen bu meçhul uçak bize mi, yoksa başka bir ülkeye mi ait? Bu sorunun yanıtı da aydınlatılmalı.
Diğer önemli bir soru da şudur: Düşürülen uçağımız İsrail’le yapılan TSK’ nın modernizasyonu antlaşması doğrultusunda bu ülkede onarım gördü mü? Eğer gördüyse uçaklarımızın bilgisayar sistemine dışarıdan müdahale söz konusu olabilir mi? Suriye, uçağımız düşürüldükten sonra Türk uçağı olduğunu anladıklarını açıkladı. Uçağımız İsrail’in sanılarak düşürülmüş olabilir mi? Esat yönetimi; Türkiye ile çatışmayı en son ister, dedik. İsrail’le çatışmak için ise can atar. Çünkü Arap dünyasının, özellikle de kendisini devirmek isteyen körfez ülkelerinin desteğini alır böylesi bir durumda. Ayrıca Arap olmayan başta Türkiye olmak üzere İslam ülkeleri böyle bir savaşta açıkça İsrail’in yanında yer almaz. Böylesi bir durum Esat’ı İslam dünyasının kahramanı yapar ve yönetimini güçlendirir.
Diğer bir olasılık da uçağın ABD’ye ait olduğunu sanılmasıdır. Böyle bir durum Esat’ın küresel güce meydan okumasıdır ve onu kahramanlaştırır. Kimilerine uçuk gelebilecek bu olasılık neden aklımıza geldi? Uçağımızın Malatya’daki üssüyle bağlantısında sorun olduğu açık. Uçuş sırasında telsiz konuşmalarını, iletişimi engelleyen sinyal bozucular devreye girmiş, uçağımız yanlış yönlendirilmiş olabilir mi? Şu soruda kafamıza takılmakta: Acaba uçağımız Tartus’taki Rus üssünden fırlatılan bir füzeyle mi düşürüldü? Bu soruların yanıtları verilmeden olayın içyüzü anlaşılamaz.
Olay karşısında hükümetin gösterdiği tavır sağduyudan öte, gizemlidir. Özellikle yandaş basının ve hükümetin NATO’yu devreye sokma gayreti düşündürücüdür. Türkiye, ABD ve İsrail’in düzenlendiği bir komplonun içindedir. Oldubittilere karşı kamuoyunun duyarlı olması gerek. AKP yönetimi dış politikamızı küresel emperyalizmin çıkarlarına feda ederek arapsaçına döndürdü. İktidar partisinin tüm yöneticileri sorumlu olsun olmasın dış politikayla ilgili neredeyse her gün konuşmakta. Dünya ve ülkemiz tarihinde dış politikayla ilgili bu kadar çok konuşan bir iktidar yoktur sanırım. Yerli yersiz konuşarak dış politikadaki saygınlığımıza gölge düşürülmekte. Eğer Suriye, bile bile uçağımızı düşürmüşse bu, çok vahimdir. Bu demektir ki bölgesel caydırıcılığımız dikkate alınmıyor. Bu da AKP’ nin Türk dış politikasını getirdiği durum açısından düşünülmesi gereken bir konudur.
Ortadoğu’da çıkacak bir savaş emperyalizmin işine gelir. Başta ülkemiz olmak üzere tüm bölge halklarına zarar verir. Bu nedenle Akdeniz’in berrak sularına damlayan bu kan, bu güzel denizi kızıla boyamasın. Doğu Akdeniz’in bin bir türlü barış çiçekleri göversin ki sonsuza kadar var olalım parıldayan güneşin altında.

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.