AGHET FİLMİ VE ALMANYA TÜRK TOPLUMU

ABONE OL
19:02 - 01/10/2020 19:02
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Almanya Türk Toplumu (Türkische Gemeinde Deutschlands-TGD) içindeki Aghet filmiyle ilgili tartışmaları biraz uzaktan takip etmeye çalıştım. Bu bağlamda Sayın Kenan Kolat, konuyla ilgili (Türkçe) basın açıklaması nedeniyle gerek örgüt içinden gerekse örgüt dışından eleştirilmiştir. Bu eleştiriye karşı Kenan Kolat „Örgüt dışından bazı kişilerin bunu bize ve bana karşı kullanmak istemesi, içimizde de bu doğrultuya yakın duran bazı arkadaşlarımın olması beni fazlasıyla üzmüştür. Örgüt dışındaki kişilerin ve kuruluşların ne dedikleri kendilerinin bileceği şeydir, zira bu kişi ve kuruluşların tek derdi bu olaydan kendilerine pay çıkarmak ve TGD’ ye zarar vermeye çalışmaktır. Ama kendi içimizdeki arkadaşlarımdan bu konuda dayanışma beklediğimi belirtmek durumundayım. Gerçi birçok arkadaşım beni arayarak bunu bildirmişlerdir.” Örgüt içinden destek isteminde Kenan Kolat haklı olabilir. Ve elbette örgüt içindeki arkadaşlar da bu konuda dayanışma içerisinde olması gayet tabiidir. Yalnız kayıtsız şartsız ve konunun özüne inmeden veya konuları ayırt etmeden tabiri caizse körü körüne destek olmakla ve bu konuda duyarlı olan arkadaşları işbirlikçi, komplocu veya‚ kendilerine pay çıkarma olarak nitelemek TGD’ ye ve Almanya’daki Türk Toplumuna faydasından çok daha zararlı olabileceğini göz ardı etmememiz gerekmektedir.

Nedenine gelince: Sayın Kenan Kolat’ın eleştiri konusu olan TGD adına yapmış olduğu ve hala da bu şekliyle TGD’nin internet sayfasında bulunan Türkçe açıklamasındaki şu bölümdür: “Alman devlet kanalı ARD, cuma akşamı Ermenice “felaket” anlamına gelen Aghet adlı bir belgesel ekrana getirdi. Almanya Türk Toplumu (TGD) belgesele tepki göstererek, filmin tek yanlı olduğunu bildirdi. TGD Genel Başkanı Kenan Kolat, belgeselde açıklanan belgelerin doğru olduğunu, ancak diğer çok sayıdaki belgenin açıklanmadığını belirterek, “Film tek yanlı bir yaklaşımı ortaya koyuyor” dedi.” (http://www.tgd.de/index.php?name=News&file=article&sid=1039).

Bu açıklama Aghet filmini yayınlayan ARD Südwest-Rundfunk yönetim başkanı Peter Bougast tarafından ustaca bir şekilde Türk kuruluşlarından gelen eleştirilere karşı bir kalkan gibi kullanılıyor: „Aghet-Ein Völkermord” dokumentiert sorgfältig recherchiert ein Verbrechen, das vor 95 Jahren von den Machthabern des damaligen Jungtürkischen Regimes im Osmanischen Reich organisiert und durchgeführt wurde. Die Aktenlage diesbezüglich ist unbezweifelbar; die Echtheit der verwendeten Dokumente ist eindeutig. Ihre Authentizität wird auch vom TGD-Vorsitzenden, Herrn Kenan Kolat, auf der türkisch-sprachigen Webseite der TGD bestätigt.” Özellikle son cümleyi çok dikkatli okumak gerekiyor; Türkçeye çevirirsek şu şekilde bir ifade var: „Aghet-bir soykırım’ adlı film titizlikle araştırılan ve 95 yıl önce zamanın Osmanlı yönetimine hakim olan Gençtürkler tarafından planlanan ve uygulanan bir katliamın belgeselidir. Bu konudaki kanıtlar tartışmasızdır; Kullanılan dokümanların gerçekliği de kesindir. Kullanılan belgelerin gerçekliği Almanya Türk Toplumu başkanı Kenan Kolat tarafından da kurumun Türkçe web sayfasında onaylanmıştır.”
Bu açıklama es geçilmeyecek kadar önemlidir ve hala daha bu şekliyle TGD’nin web sitesinde durması oldukça düşündürücü ve insanın aklına başka şüpheler de getirmektedir. Bu konuda TGD yönetimindeki bazı arkadaşların ‚özür kampanyasındaki’ tutumları nedeniyle zaaf ve tutumları bellidir. Zira TGD dışındaki tüm kuruluşlar Ermeni meselesi hakkında Almanya kamuoyuna ne derlerse desinler, Almanya’da köklü bir geçmişe sahip olan ve bu nedenle de ciddiye alınan TGD’nin bu açıklaması hep önlerine gelecektir.

Pekâlâ, filmde sunulan tüm belgeler ve yapılan tüm açıklamalar tartışmasız bir şekilde gerçeği yansıtıyor mu? Kenan Kolat sunulan belgelerin gerçekliğini onaylayacak kadar konuya hakim mi? Bakın bu konuda Kenan Kolat nasıl bir açıklama getiriyor. „Bunun dışında Anadolu Ajansının bir sorusu üzerine filmdeki belgelerin doğru olup olmadığı sorulunca konuyu Genel Başkan yardımcım Sabriye Supcun arkadaşımıza ilettim ve kendisinden aldığım yanıt üzerine, bu filmde kullanılan belgelerin sahte olmadığını ilettim.”

Bence Sayın Kenan Kolat’ın yapmış olduğu bu açıklama „özürü kabahatından da büyük” anlamına gelecek türden. Sayın Kolat belgelerin doğru olup olmadığını sayın başkan yardımcısı Sabriye Subcun’un ifadesine dayandırıyor. Sanırım kendisi de filmi izlememiştir. Pekâlâ, Sabriye Hanım belgelerin gerçekliğine kanaat getirecek kadar uzman mı? Her ikisinin de uzman olmadıkları kesin fakat neden bu tür açıklama yapılıyor onu anlamış değilim. Filmdeki tüm belgelerin ve yapılan açıklamaların gerçek olup olmadığına değinmeyeceğim, çünkü uzmanlık alanım değil fakat filmde öyle saptırmalar var ki onlara da değinmeden edemeyeceğim. Örnek olarak Aghet filminde öne sürülen bir kaç meseleyi ele alacağım.
Ermeni meselesi UN tarafından soykırım olarak tanındığını fakat Türkiye’nin buna uymadığı söyleniyor. Oysa gerçekte böyle bir UN kararı yok. Yoksa böyle bir karar varda biz mi bilmiyoruz Sayın Kolat?
Hitler’in „Türkler Ermenileri katletti, kim artık bunu konuşuyor” dediği belirtiliyor. Oysa Hitler’in bunu deyip demediği de kesin değil; zira Hitler’e atfedilen bu ifade ünlü Nürnberg soykırım mahkemesi esnasında kesin olup olmadığı bilinmediği için delil olarak kabul edilmiyor.
Hrant Dink’in ölümünden sonra Türkiye’de yapılan dayanışma gösterilerinin bir nevi soykırımdan dolayı Türk halkının Ermenilerden özür dilemesi olarak gösteriliyor.
Osmanlı hükümetinin Ermenileri yok etmesi için plan ve bu yönde uygulamaları olduğunun kanıtları olarak Talat Paşa’nın Telgrafları Ermeniler tarafından yayınlanan „Die Memoiren des Naim Bey – Naim Bey’in hatıratları” adlı kitap belge olarak gösteriliyor. Oysa bu sözde belgelerin de sahte olduğu değişik tarihçiler tarafından kanıtlanmıştır.

Bu ve benzeri şekilde Aghet filminde çarpıklıklar ön plandadır; fakat TGD olarak açıklanan tüm belgelerin gerçek olduğunu teyit ettiğiniz durumda filmin geneli üzerinde tartışmanın da anlamı kalmıyor artık. Sonradan ne kadar da “film tek yanlı bir yaklaşımı ortaya koyuyor” deseniz de sunulan belgeleri, konuya vakıf olmadan, gerçek olarak kabul ederseniz artık tartışacak bir şey kalmıyor. Neyi tartışacaksınız ki? Tartışmayı devam ettirdiğiniz durumda ise „taş kafalı Türkler” olarak nitelendirilmeyi de hak ediyorsunuz.

Her ne kadar TGD’yi ve dolayısıyla da Kenan Kolat’ı değişik vesilelerle desteklemeye çalışsam ve hala daha desteklesem de, her ne kadar Almanya’da ki Türklerin haklarını en iyi şekilde savunan kurumun hala daha TGD olduğunun altını kalın çizgilerle çiziyor olsam da, her ne kadar TGD’nin Türkiye deki siyasi partilerin uzantısı olmayışından dolayı siyaseten bağımsız bir çizgiye sahip oluşunu takdirle karşılasam da, her ne kadar bu tutumundan dolayı TGD’yi Almanya’da gerçek bir Sivil Toplum Örgütü olarak görsem ve takdir etsem de, bir o kadar da TGD’ye ve Türk Toplumuna faydalı olacağı düşüncesiyle olumsuzluklar karşısında susmamam gerektiğine inanıyorum. Zira „âlimleri susan toplumların zalimleri daha cesur olur” söylemini benimseyerek Türk Toplumu adına olumlu gelişmeleri takdir, olumsuzlukları ise tenkit etmeye devam edeceğim. Umarım gerek TGD, gerekse başka Türk Sivil Toplum Örgütleri olsun bundan böyle uzmanlık alanları olmayan ve muhtemelen Türk Toplumuna zarar verecek konularda Türk Toplumu adına açıklama yapmazlar; yapacaklarsa da şahısları adına yaparlar ve böylece Almanya Türk Toplumuna zarar vermezler.

Ek açıklama
Yukarıdaki yazımla Ageth filmiyle ilgili TGD’nın özellikle „filmde sunulan belgelerin gerçeği yansıtıyor” açıklamasını eleştirmiş ve bu konuda gerek Kenan Kolat’ın, gerekse TGD’nın tutumunu yadırgadığımı belirtmiştim. Böyle bir yaklaşımın Almanya’daki Türk toplumuna uzun vadeli büyük zararlar verebileceğini de ayrıca vurgulamıştım. Fakat bunu yaparken de TGD’nin ve özellikle de Kenan Kolat’ın Almanya çapında başka bir Sivil Toplum Örgütü’nün yapamadığı faydalı çalışmalarını da vurgulamıştım.

Yapılan farklı değerlendirmelere karşı burada tekrar etmem gerekiyor sanırım. Yukarıdaki yazım sadece ve sadece Ageth filmiyle ilgili bir değerlendirme olması ve o şekilde algılanması gerektiğinin altını özellikle çizmem gerekiyor. Kimse bu yazıdan yola çıkarak benim gerek TGD, gerekse genel olarak Kenan Kolat’ı eleştirdiğimin sonucuna varmasınlar. Bahsedilen yazıma rağmen TGD bu konuda da birçok Türk kuruluşunun yapamadığını yaptı ve filmi sert bir şekilde protesto etti ve genel başkan yardımcılarından birisini de filmle ilgili değerlendirme programına yollayarak TGD bu konudaki tutumunu sağduyulu bir şekilde ortaya koydu.

Netice itibarıyla TGD Türk hükümetinin bile yapmadığı veya yapamadığı savunmayı da yaptı. Fakat bunu yaparken de hatalar işlenmedi değil. Konuyla ilgili Kenan Kolat la görüşmem den sonra kendisi de o açıklamanın hata olduğunu ve ARD yönetiminin o açıklamayı kullanarak olaya tek taraflı bir değerlendirme getirdiğini, ilgili kuruma üslup olarak da oldukça sert eleştiriler yaptığını takdirle karşılamak gerekiyor.

Bunun da ötesinde TGD ve Kenan Kolat aynı konu çerçevesinde örneğin Lepsius eviyle ilgili girişimlerini de biliyor ve takdirle karşılıyorum. Bu konuda Alman kamuoyunda en çok siyasi risk alan Kenan Kolat ve TGD oluyor. Türk dışişlerinin yapamadığını Almanya’da Kenan Kolat kişiliğinde TGD yapıyor.

Son olarak tekrar ediyorum. Hiç bir kurum veya kuruluş benim mektubumdan yola çıkarak TGD’nin Almanya Türk toplumun hakkını savunmadığını söyleyemez. TGD’yi eleştirirken bu konuda acaba diğer dernek veya kurumlar neler yaptı hangi açıklamayı kamuoyuna sundu sormak gerekiyor. Nerede AK parti çizgisinden milim ayrılmayan UETD, nerede CDU çizgisinde giden RTS, nerede DİTİB, ATİAD, Hür-Türk ve diğerleri.?

Bu arada Kenan Kolat ve TGD yönetiminden, dikkatimden kaçan bazı örgüt içi yazışmalardan alıntı yapmış olduğum da olmuş sanırım, özür diliyorum. Fakat TGD yönetiminden adı geçen açıklamanın (belgelerin gerçek olduğu ile ilgili) o şekliyle (ek açıklama getirmeden) hala daha sayfalarında tutup tutmamayı tekrar gözden geçirmelerini temenni ediyorum.

Dr. Ali Sak

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.