0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Türkiye; her geçen gün şifreleri çözülen, birbirinden ayrı düşünen ve düşünceleri nedeni ile ayrıştırılan insanların ülkesi olmaya devam ediyor.

Bu hafta değinilecek çok konu var. Hemen başlayalım.

Sosyal medyada dini argümanları ile tanınan, Gençlik ve Spora bağlı İzcilik federasyonu başkanı İzciliğin Milletlerarası bir hareket olduğunu,dünya barışına hizmet eden, siyasetin dışında bir kurum olduğunu unutarak ilginç bir çağrıda bulundu. “Mac Donald’lardan alış veriş etmeyin” diye… Şak, şak’çı birkaç yandaş da bu çağrıyı destekledi.

Olayı biraz eşeleyince işin içinden Amerikan düşmanlığı çıktı. “Katil Amerika, go home Amerika…”

Doğrusu; 68 kuşağının, Deniz Gezmişin, Dev Genç’in sloganını böyle bir kişinin seslendirmiş olması beni son derece güldürdü. Ağababaları dolma bahçede Amerikan askerlerini denize atarken onlar sopalarla bu gençlere saldırmış ve geminin önünde namaz kılmışlardı da… Şimdi dünya tersine döndüğü için onlarda değişti demek ki…

***

Güldüğüm bir başka nokta da, kendisi enfiye kullanan, Yeşilay’ın bir tarihte sigara ve uyuşturucuya karşı ödül verip geri aldığı bir kişinin; kullandığı enfiye’nin Amerikalı uyuşturucu baronlarının imalatı olduğunu bilmemesi, kullandığı iç çamaşırının menşeini araştırmaması,    bindiği araçların, evdeki mutfak aletlerinin çoğunun  Amerikan teknolojisi ile şekillendirildiği bilmemesi son derece düşündürücü.

Olsa, olsa “Bu kadar cehalet, ancak tedrisatla mümkündür…”

Böyle bir adamın izcilik gibi milli bir yapının başında tutulmasının, 15 yılı aşkın bir süredir teşkilatı sömürmesine, değiştirilmesi için onca girişimin, suçlamanın ve şikayetin yapılmasına rağmen, İzciliği dindar ve kindar bir genç nesil yetiştirmesine, izci gençleri parçalamasına, bir kısmını terörist ilan etmesine rağmen kimler yancı çıkmaktadır anlayabilmiş değilim.  Allah Türk Gençliğini bu adam ve bunun gibilerin daha yüksek mevkilere gelerek vereceği zararlardan korusun… Bence bu tutum tam anlamı ile siyasi yalakalık kokuyor…

***

Gelelim bir başka federasyona ve Fetih törenine…

29 Mayıs’ta İstanbul’un kurtuluşunda yaşanan skandallar uzun bir süre konuşulacaktır. İstanbul’u Fatih Sultan Mehmet’in fetheylediğine kimsenin bir itirazı yok.

Gemileri karadan yürütmüş olması doğrusu büyük hayranlık uyandıran, zekasını gösteren, tarihe mal olmuş bir olay.

Ancak;

İstanbul’u yeniden  Batı Roma imparatorluğunun merkezi yapmak üzere işgal edenlere göz yumanların, Çanakkale harbini kazanmış olmamıza rağmen onlara boğazları açanların Fatihin torunları olduğunu unutuyoruz.

Oysa İstanbul’u işgalcilerin elinden kurtaran, Ayasofya’nın kilise olmasına müsaade etmeyen son fatih ise Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmasına rağmen törenlerde adı bile anılmadı.

Neyse ki, Merhum Haydar Baş’ın partisi BTP, bütün siyasilere örnek olacak bir mesaj yayınladı ve Atatürk’ü andı da, diğer partileri daldıkları aymazlıktan uyandırdı.  İşin kutlamalara yakışmayan başka bir yönü de Belediye başkanı ile devlet erkanının farklı kutlamalara imza atması idi. Bir tarafta devlet, bir tarafta yerel yönetim… Ayrı, ayrı… Bir arada olması gereken kurumların arasındaki ayrışmaya bak!                             Küçük büyük çıkışlar işte…

***

Gelelim yelkenli teknelerin geçit törenine…

Bir ara televizyonda Huber köşkünün balkonunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı gördük. Önünden Fatih Sultan Mehmet’in kumaşa basılı anı flamalarını asmış  tekneleri torunu ve Gençlik ve Spor Bakanı ile birlikte selamlıyorlardı.

Açıkçası manzara çalkantılı bir dönemden sonra Yelken Federasyonu başkanı olan Özlem Akdurak’a nasıl yansıdı bilemem ama, tekne sayısı bana göre çok azdı. Davete çok az tekne icabet etmişti.

Bir zamanlar biz Amiraller kupası yat yarışlarında bile Mudanya’da en az 50-70 tekne toplarken, İstanbul gibi yelkenli tekne sayısı yüksek bir yerde katılımın bu kadar az olması ilginçti.

Hoş, pek çok tekne sahibi 65 yaş üstü olduğu; yasak uygulamasına sıcak bakmadığı için Fetih programından uzak durmayı yeğledi.  Ancak bir kısmının da Amatör Denizcilikte yaşanan sorunlara hükümetin duyarsız kalması nedeniyle katılmadığı bir gerçek.

Umarız az katılımın faturası yeterince zorlukla boğuşan, buna rağmen başarılı işler yapan Yelken Federasyonuna kesilmez…

Bu haftalık bu kadar. Sağlıcakla ve özgür kalın…

Taner TÜMERDİRİM

[email protected]