MOR ÇİÇEKLER

3

BEĞENDİM

ABONE OL

Bir kere daha 8 Mart geldi, çattı…
Yine özenle hazırlanan sayısız etkinliklerde, kadın emeğine yapılan haksızlıkları, cinsiyet ayrımcılığı yüzünden ödenen bedelleri, çarpık törelerden kurtulamayan sosyal yaşamın ezdiği kadınlarımızı, hala kurtaramadığımız çocuk gelinlerimizi, kadın cinayetlerinde nefesi kesilen kadınlarımızın her geçen gün artan sayılarını, anlatıp, çözüm yollarını konuşup, tartışacağız…

Kadın mücadelesinin onurlu ve ağır bedellerle dolu tarihçesini hatırlatıp, dünyanın dört bir yanında “hak eşitliği ” mücadelesi veren ve bugünkü kadın mücadelesine yol açan kadınları ve ödenen bedelleri “Dünya Emekçi Kadınlar gününde” anmaya devam edeceğiz.
Bu mücadelede isimleri anılamayan öyle kadınlar var ki, resmi tarihin bile onları görmezden geldiği, başarılarını erkeklerin hanesine yazdığı, en yakınındaki erkeklerin bile emeğini sömürdüğü, bile isteye gölgede bıraktığı sayısız kahraman kadınlar…
Günlük yaşamda sarf ettikleri emek yok sayılan, bilim, sanat, edebiyatta yüzyıllarca yıl sömürüye maruz kalan, hikayeleri bilinmeden, yok edilen ezilen, sesleri kesilen kadınlar…
Ne yazıktır ki, gerçekleşmesini hayal ettiğimiz ve tarih boyunca süregelen kadın mücadelesi “neden erkil zümre karşısında bir türlü hak ettiği başarıya ulaşamıyor, ” sorusunun, gelişmiş ya da az gelişmiş olsa dahi, birçok ülkedeki yanıtları çok farklı değil…
Eğitim, din, töre, refah seviyesi, sosyal yaşamdaki temsiliyeti gibi nedenler, belki istatistiksel anlamda farklılıklar veriyor ama kadına yönelik haksızlık ve eşitsizlik “bizde yok, biz bu sorunu çok şükür ki, artık çözümledik,” diye net bir yanıtı maalesef hiçbir ülke veremiyor…

Çünkü cinsiyet eşitsizliğini gidermenin ve hak eşitliğini elde edebilmenin en temel yolu kadınların siyasette eşit ya da etkin bir şekilde var olmaları ile mümkün. Bu görülebilen en çözümsel yol gerçekte…
Kadınların siyasette, dolayısıyla hakkın ve yaşamsal kuralların belirlendiği, sorunlara çözüm üretilen masalarda eril aktörlerle eşit duruma gelmesinin önü mutlaka açılmalı…Çünkü, baktığınızda düşünceleri ve mücadeleleri ile siyasette öne çıkan kadınlar, nicelik olarak siyasette var gibi görülse de nitelik olarak, yani karar masalarında etkin varlık göstermeleri, maalesef hala çok zor.
Kadınların siyasette etkin olarak var olmaları cılız vaatlerden öteye bilinçli olarak geçemiyor. . Bu yöndeki mücadelede tek başına bırakıldıklarını, hatta engellendiklerini, erkeklerin bu ballı gücü kadınlarla adil paylaşımdan yana olmadığını görmek zor değil aslında. Önümüzdeki belediye seçimlerinde özellikle seçilebilir noktalarda aday gösterilen isimlere ve listelerdeki cinsiyet oranlarına baktığımızda en sağdakinden, en sol partiye kadar siyasette mutlaka kadınlar çoğalmalı söylemlerinin samimiyetsizliğini kolayca anlayabilirsiniz…
Bilinmeli ki, siyasette kadın aktörlerin etkili varlığı gereksiz tartışmalardan öteye geçemediği ve tüm dünyada siyasetin eril karakteri değişmediği sürece, kadınların hak arayışı ve eşitlik mücadelesi, sekiz mart günlerinde mor çiçekler dağıtmaktan öteye geçemez.