TÜRK FUTBOLUNDA ÖNEMLİ SORUNLAR

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

TÜRK FUTBOLUNDA ÖNEMLİ SORUNLAR

Ülkemiz sporunu yöneten kulüp yöneticilerinin kendi içsel yapılanmalarındaki sorunları birtarafa bırakalım diyorum ama bırakınca da sorunlar yumağı gittikçe büyüyerek dahada büyük problemleri beraberinde getiriyor.

Spor kulüplerimizi yöneten başkanlarımızın içerisinde spordan gelen ya da spor eğitimi gören çok az kişiye rasladığımızı bir gerçek. İyi hoşta bu nereden çıktı diye düşünebilirsiniz ve belkide bazı yöneticilerin hoşunada gitmeyecek bu yaklaşımım ama bu durum yöneticilere nasıl bir dezavantaj kazandırır acaba hiç düşündünüzmü?

Çok iyi hatırlıyorum bazı kulüp başkanları şeref tirübününde otururken taa yanlarına kadar gelen ve ağza alınamıyacak sözler sarfederek istifasını isteyen taraftarlarının olduğunu biliyoruz! Yine son günlerde deplasmana gelen bir farklı takıma karşı ev sahibi futbol kulübünün yerel emniyet kuvetleri, yerel yönetimi, ve ev sahibi taraftarı ve idareceisi tarafından taciz edililmesi, daha liğin başlangıcında alınan kötü sonuçlar neticesinde hemen antrenöre ve başkana şiddetle karşı çıkılması bence bir tesadüf değildir eğer bu tür oluşumlara göz yumuyor ve herşeyin normal olduğunu söylüyor ve ardından dönüp Futbolumuz artık dünya düzeyinde oldukça büyük gelişmeler gösterdi diyorsak ve Dünya 3.lüğümüz ile Avrupa Yarıfinaline yükselmemizin arkasına sığınıyor ve övünüyorsak bence çok büyük hata yapıyoruz demektir. Başarıyı etkileyen öylesine çok şey varki bunları burada sıralamak mümkün olmadığı gibi bu şartların tümünü her zaman yakalamak mümkün olamamktadır.

Ülkemizde her hafta sonu maçların oynandığı İlleri ve çıkan olayları görükçe birşeyler yapamamının üzüntüsünü yaşıyor ve acaba bunun sonu ne olur diye kara kara düşünüyorum. Hele hele futbol tutkusu; İnsanları kör, sagır ve dilsiz yapmaya başladıtığını görünce kaygı ve korkularımın her geçen gün bira daha artıyor. Umarım dostluğu, kardeşliği ve birlikteliği sağlayan sporun farklı bir boyuta taşınmadan aynı işlevini sürdürme eğilimini devam ettirir diyorum.

Kitleleri böylesine etkileyen futbol sporu, içindeki bir o kadar sorunlarınında olmasını da ülkemiz futbolunun kanayan bir yarasıdır bu sorunları sizlerle paylaşmaya çalışacağım;

Bilindiği üzere ülkemiz futbol pazarında dünyada oldukça önemli bir yer tutmakta ve dolayısı ile yabancı Antrenörlere inanılmayacak miktarlarda yüksek paralar verilerek (kimbilir belkide ben abartıyorum) yada bedava getirilerek onlara iş olanakları sağlanmakta.

Bunu duyan ünlü çalıştırıcılar tek tek (paranın tatlı kokusuna dayanamızarak ve kendi ülkelerinin ulusal takımlarını dahi bırakarak) ülkemizde iş almaktadırlar. Özellikle Alman kökenli hocalardan bazıları; Türkiye’ye gelip en başarılı olanları rehmetli sayın Jupp Derwall, şu anda Kölnde çalışan Christoph Daum ve Karl-Heinz Feldkamp oldu. Bu üç isim Türk insanı ile kurdukları diyalog ile de ön plâna çıktılar. Özellikle kendi ülkelerine döndüklerinde Türkiye ve Türk insanı ile ilgili çok olumlu mesajlar verdiler. Ülkemizin gönüllü tanıtım elçileri gibi çalıştılar.

Ama tam tersi bazılarıda geldikleri gibi gittiler demiyeceğim çünkü, geldiklerinde Havaalannından kulübe kadar konvoylarla gelip dönerken hiç kimsenin ruhu duymadan buruk ama yaptıkları sözleşmelerin yükünü çalıştıkları kulübe milyonlarca paraya mal ettirip döndüler.

Burada herkes tarafından eleştirilen ve ülke ekonomimize büyük yükler bindiren bu sorunun altında yatan en önemli nedenlerden belkide birkaç tanesi başındada belirtiğim üzere yöneticilerin spor bilimi konusunda yetersiz olmaları ve de onlara danışmanlık yapan insanlarında sporun içerisinden gelmemelerine bağlanabilir?

Sporda başarının altında yatan en önemli üç boyut; Sporcunun Fiziksel Yapısı ve yeteneği, Sosyo-Psikolojik durumu ve Becerikli olma boyutudur. Kendini başarılı sanan antrenörler hep bu üç boyutu güçlü olan sporcularla çalışmak ister ve aslında bu üç boyut birbirini tamamlayan ve sporcunun, dolayısı ile takımın başarısını etkileyen önemli bir faktördür, tabi en az yetenekli olmak kadar ve bazen daha da önemli olan, sürekli olarakta gözardı edilen bir şey var ki! birlikte çalıştığınız insanların dilini, kültürünü ve ihtiyaçlarını iyi bilmeniz ve daha bir çok sorunlarını yakından tanımamız ve onlara zamanında çözüm bularak ve sporculara kendi dilinde hitap ederek yaklaşmamız onlara olan güveninizi saglamanız sporcularınıza güven kazandıracak ve onlardan daha çok verim alabilmeyi sağlıyacaktır.

Durum böyle iken; kalkıp dünyanın en başarılı antrenörünü getirip ve ondan hemencecik bir başarı almadığımızda gönderme eğilimine girmemiz hiç bir zaman doğru olmadığı gibi etikte değildir. Kısacası ya getirmeden önce iyice düşünün ya da getirince onun arkasında olunuz ve ondan mutlak surette kendi kültürümüzü ve dilimizi öğrenmesini isteyiniz.

Avrupalılar bunu bizden istemiyorlarmı? Kaç sporcumuz ve antrenörümüz avrupadan geri döndü? Bakınız kimler avrupada başarılı futbolcu olarak kaldı; buna çok örnek verebiliriz ama Nihatın Kahveci futbol yeteneğinin yanı sıra sosyal yeteneklerinide geliştirdi, ispanyolca öğrenmesi yada öğrenme eğilimine girmesi ispanyaya uyum sağlamasının altında yatan bir başka nedende bu değilmi? Daha bir çok örnek verebiliriz. Sayın Dervalın Türk televizyonlarında meyve suyu reklam yapması, Christof Daumun sempatik davranışları, Fatih Terimin italyda çalışırken italyanca konuşması sanırım başarılarının yanını sıra sempatik olmalarını sağlayan önemli bir faktör olmalı?

Kısacası iletişim başarının en önemli faktörlerinden birisidir, ne kadar yeterli ve yetenekli olursanız olun, çalıştırdığınız kişilerle direk iletişim kurabilmeniz sporda oldukça önemlidir. Gerek ülkemize gelen yabancı antrenörlerin, gerekse yurt dışına çıkan yerli antrenörlerimizin mutlak surette çalışma yapacakları ülkenin dilini bilmeleri, bilmeseler bile öğrenme eğilimine girmeleri kendileri için önemli bir başarı anahtarı olacaktır, ayrıca çalışma yapacakları ülkelerin kültürel zenginliklerini tanımaları da bu başarılarına dahada artılar kazandıracaktır.

Futbolumuzu yöneten insanlar kendi taraftarlarının isteklerine kulak kapamaları yerine onları iyice dinleyerek anlamaları, seyircileri sadece tüketen birer müşteri olark görmemeleri hem kulübü güçlendirecek hemde şiddeti ortadan kaldıracaktır. Aksi takdirde daha nice ünlü antrenör ve sporcular krallar gibi gelip, köleler gibi dönercek ve daha nice yöneticiler oturdukları şeref tirübünlerinde kendi taraftarı tarafından yuhalanırken kim bilir daha kaç kişi stadyumlarda fiziksel tacize uğrayıp belkide canından olacaktır!

Başarı, iletişim ve sevgi dolu daha nice mutlu yarınlar dileklerimle sevgili okuyucularım….!

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.