MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü ANIYORUZ

ABONE OL
18:13 - 01/10/2020 18:13
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü ANIYORUZ


Altı yüz yıllık Osmanlı Hanedanının sonunu getiren 1.Dünya Savaşı aynı zamanda o Osmanlının içinden yirminci yüz yılın Dâhisinin varlığını ortaya çıkarmaya neden olmuştu.
Galip devletler nereden bileceklerdi ki, bir devleti öğütüp yok edelim derken, ileride sömürdükleri ülkelere bağımsızlık örneği olacak bir liderin doğuşuna katkıda bulunacaklardı. 
Çanakkale’de, Anafartalar’da savaşın kaderini değiştiren o lider kişi asker Mustafa Kemal’di.
O,Türk Ulusunun, Anadolu Halkının makûs talihini değiştirecek umuttu.
Üç kıtada varlığını sürdüren bir imparatorluğun mirasçıları yenileşmeye, bilime sırtını dönmesi sonucu tarihte örnekleri dolu çöküşü elleriyle hazırlamışlardı.
Kralları, imparatorları önlerinde diz çöktüren Osmanlı İmparatorluğu, cariyeleriyle devşirme sultanlarıyla, harem safahatıyla atalarının at sırtında kazandıklarını, kapandıkları saraylarında tüketen miras yediler zincirinin son halkası olacaklarını düşünecek yetiden çok uzaktılar.
Kıtalara hükmetmekten, bankerlerden aldıkları bol faizli borçlarla devlet vergilerini ipotek ederken sadece kendilerini değil, yıllarca safahatlarına ürünüyle, evlatlarıyla katkı sağlayan halkı da tüketmişlerdi.
Aslında Osmanlı, bu savaştan çok öncelerde çökmüştü.
Yıllardır kaybettiklerini Almanya’nın ekonomik ve teknik katkısıyla geri almayı hayal ettiler..
Hayal gerçekleşmeyince savaş sonunda elindekileri de yitirdiler.
Emperyalizmin pazar savaşı olan1.Dünya Savaşı ile yıkılışını, Mondros ile tükenişini ilan etmişti.
Saray, Galip Devletlerin hangisinin tasmasının daha ehven olduğunu tartışırken, Sevr, Türk’ün Avrupa’dan ve Anadolu’dan Orta Asya’ya sürülmesi kararını ilan etti.
Her şey bitti derken yüzyılın dâhisi öne çıktı.
19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal’in öncülüğünde başlayan Kutsal İsyan 9 Eylül 1922’de son düşman askerinin İzmir’de denize dökülmesiyle kesinleşen askeri zaferle yarı amacına ulaşmıştı.
Parçalanmış, her parçası aç sırtlanların hücumuna uğramış, savaş kaybetmekten savaş meydanlarında genç bir nesli kaybeden, tarlasındaki ürünü kaldıramayan, vergi borcunu tütün tarlalarında ürününü yabancı tefecilere kaptıran bezgin, yılgın, çaresiz bir halkı irkilircesine ayağa kaldıran tılsımın adı Anadolu Mucizesidir.
Bu mucizenin mimarları ise bağımsızlığa iman eden bir avuç yurtsever ve onların lideri Mustafa Kemal’dir.
Özgürlüğü için en ağır bedelleri ödeyen ulus çok nadirdir.
Ne alt yapısı, ne eğitilmiş insan yapısı vardı.
Erkeklerin yüzde beşi, kadınların binde yedisi ancak okuma yazma biliyorlardı.
Ne fabrikası, ne fabrika inşa edecek teknik elemanı vardı.
Hanedan başka dili, halk başka dili konuşuyordu.
Nüfus sayımında büyük baş hayvanlar sayılırken, kadının esamesi okunmuyordu.
Hanedan saraylarda sefa sürerken, halk mağara kovuklarında, kerpiç damlarda aç-biilaç Osmanlıya asker yetiştirirlerdi.
Padişah, İngiliz gemisine binip kaçarken, saray soytarılarından, işbirlikçilerden başkası tınmadı bile.
İslam ülkelerinin çoktan terk ettiği Halife’ye sefil dervişler, meczuplar, sahtekâr şeyhler, molla bozuntuları kandırıp sömürecek mürit bulamayacakları için dövünüp-tepindiler.
Peş peşe gelen devrimlerin amacı Türkiye Halkını hak ettiği Çağdaş Uygarlıklar Düzeyine ulaştırmaktı.
Kurulan Türkiye Devletinin yönetim şekli Cumhuriyet’ti ve o Cumhuriyetin mimarı ise Atatürk’tü.
Yeni okullarda kız çocukları, erkek çocuklarıyla bir sırada, kadınlar erkeklerle aynı haklarla aynı ortamda bir arada yaşam sürdüreceklerdi.
Vatandaş, ümmet-cemaat kıskacından kurtulmuş özgür bireylerden oluşan vatandaşların oluşturduğu bir ulus yaratılmıştı.
Bu ulusun adı Türk Ulusu, ülkesinin adı Türkiye, bu ülkenin önderi ise Atatürk olarak tarihin onurlu sayfasında yerini almıştı.
O asker Mustafa Kemal, emperyalizme karşı halkının öncülüğünde kurtuluş savaşını kazanmış bağımsız Türkiye Cumhuriyetini kurmayı başarmıştı.
Zaferden sonra üniformasını çıkarmış, peş peşe devrimlerini gerçekleştirmeye koyulmuştu.
O artık cephelerin kumandanı Gazi Mustafa Kemal olarak görevini tamamlamış, peş peşe devrimleri gerçekleştiren sivil lider Atatürk’tü.
Atatürk’ü aramızdan ayrılışının 77. yılında saygıyla minnetle anıyoruz.
Ölümünün her yıldönümünde saat dokuzu beş geçe yolda yürüyenler duracak, arabasıyla gidenler arabasını durdurup dışarı çıkacak,, sıralarda kızlı erkekli öğrenciler ayağa kalkacak bu ülkeyi imar eden Ata’ları için minnetle gözleri buğulu, ama onurlu saygı duruşunda bulunacaklar.
Bugünün Yeni Osmanlı rüyası ile yatıp kalktığı, her Türkiye’ye gelişte bugünkü iktidarın cumhurbaşkanlarının, başbakanlarının koşa koşa otellerine koşup saygıda kusur etmediği el-etek öptükleri Suudi Kralları Osmanlı’ya en iğrenç ihaneti yapmışlardı.
İngiltere’ye biat edip, Osmanlıyı arkadan hançerlemişti.
O, Osmanlılar ki, İslam’ı dönüştürdükleri için hiçbir padişahı Hacca gitmemişti.
Bugün ki Yeni Osmancıların Suudi hayranlığının altında yatan, imanlarını Suudi Riyaline satma takiyesidir.
Bakmayın halkın çaresizliğine.
İşgal dönemlerinde de bu halk çaresizlikten, bezginliklerinden, işgal güçlerine razı olmuştu.
Ancak bıçak kemiğe dayanınca önlerine önder geçince ne sarayı dinledi, ne hainlere inandı.
Padişahın tahtını, sarayını başına yıktı, düşman bu topraklara girdiğine bin pişman defolup gitti.
Tarih tekerrürden ibarettir derler.
Gün gelecek Abdülhamit özentileri de geldikleri gibi gidecekler.
Cumhuriyetin mirasçıları Ata’larının emanetini sonsuza dek yaşatacaktır.

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.