STEPNE – YEDEK TEKER

ABONE OL
18:56 - 01/10/2020 18:56
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

1974’lerde ABD, Türkiye’nin haşhaş ekimini yasaklanması baskısına zamanın Başbakanı Bülent Ecevit ”Ülkemizde ne ekileceğine Türkiye karar verir diyerek” karşı durmuştu. Bu karşı durmanın ardından sahneye konulan Kıbrıs’ta EOKA darbesine karşı garantör devlet olarak Barış Çıkarması kararına dönemin MHP Genel Başkanı Türkeş ”ABD’den izin aldınız mı?”çıkışını yapmıştı.

Türkiye’nin sancılı dönemlerinde MHP, AP, MSP, GP ortaklığına katılarak Milliyetçi Cephe hükümetinde yerini almış, Türkiye’de cepheleşmeye, bölünmeye kakı sağlamıştı.

12 Eylül darbesinde tutuklanmasına: ”Bizim istediğimiz yönetimi uygulayan askeri yönetim ile aynı düşüncede olmamıza karşın neden bizi tutukluyorlar?” Diye tepkisini belirtmişti.

Daha sonraki yıllarda barajı aşmak için Erbakan’ın listesinden seçimlere girdiler.

Türkeş’in ölümünden sonra Devlet Bahçeli MHP’nin liderliğine seçildi.

Şiddet yanlılarını partiden uzaklaştırdı, beyaz çorabı, sarkık bıyıkları yasakladı.

PKK karşıtlığı ve Şehit cenazelerinde aktif protesto eylemleri karşılığı CHP’nin meclis dışı kaldığı genel seçimlerde tarihinde ilk kez oy oranını yüzde on yediye çıkararak DSP’den sonra ikinci parti olarak meclise girdi.

DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümeti kuruldu. AB’nin istediği anayasa değişiklikleri yapıldı. Ekonomik Kriz döneminde IMF’nin sıkı denetiminde halkın ve çalışanların ekonomik sıkıntıları karşılığı sıkı para politikalarını uygulamaya koyuldu.

Krizin düzelmeye yönelmesi döneminde Ecevit’in sağlık durumu bahane edilerek Fetullah Gülen’in DSP içerisindeki temsilcisi Hüsamettin Özkan önderliğinde Ecevit’i devirme hareketi başlatıldı. Ama asıl neden ABD’nin Irak İşgaline karşı Ecevit’in kesin tavrıydı.

Ecevit yıllardır destek verdiği, okullarına övgüler sunduğu Gülen tarafından ABD’nin isteği doğrultusunda gözden çıkarılarak ABD’ye uyumlu bir lider arayışı başlatıldı.

Devlet Bahçeli bu tuzağı göremeyerek anlaşılamayan bir tavırla erken seçim istedi. Erken seçim olmazsa hükümetten çekileceğini açıkladı. Hâlbuki ekonomide düzelme başlamıştı.

BOP projesi yaşama geçirilerek, Beyaz Sarayda ilk kez Erdoğan- Bush buluşması gerçekleşti. Türk diplomatlarının alınmadığı toplantıya ABD yetkilileri katıldı. ABD’ye sözler verildi.

ABD’nin desteğini alan AKP, Türkiye’de sermaye çevreleri ve ABD yanlısı liberaller, cemaat medyasının desteğini alarak, ”Değiştiler” yutturmacısıyla kamuoyuna sunuldu.

Milyonların izlediği Arena programında eğer iktidara gelirlerse kürsü dokunulmazlığı dışındaki dokunulmazlığın kaldırılacağı sözünü verdi.

AKP iktidara gelirken, Ecevit Hükümetini oluşturan DSP, MHP, ANAP meclis dışı kaldı.

Milletvekili seçilemeyen Erdoğan, Baykal’ın desteğiyle Anayasa Maddesi değiştirilerek başbakan koltuğuna oturtuldu.

ABD’deki Yahudi Cemaatinden Yahudiliğe en iyi hizmet ödülü Erdoğan’a Haham cübbesi giydirilerek veridi.

2007 seçimlerinde AKP’nin ABD güdümünde olması, şehit cenazelerinin artması MHP’yi meclise taşıdı.

Seçim sürecinde AKP’ye en sert eleştirileri yapan MHP, Cumhurbaşkanı seçiminde uzlaşı arayan muhalefeti dinlemeyerek CHP listelerinden seçilen DSP ile birlikte meclis oturumuna katılarak Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesine katkıda bulundular.

MHP bir kez daha dinci partiye stepne oldu.

Bu günlerde Cumhurbaşkanı Gül’ün çağrısına en ağır suçlamaları yapan MHP’nin günübirlik siyasetinin inandırıcılığı kalmamıştır.

Türban konusunda AKP’ye destek veren MHP ülkeye türban giydirilmesine onay vererek gerçek kimliğini ortaya koydu.

Son haziran seçimleri döneminde MHP’nin kaset skandallarıyla meclis dışı bırakılmasına demokrasi anlayışı nedeniyle en sert tepkiler Sol’dan geldi. AKP bu kasetlerle MHP’yi bunalttı.

MHP’nin AKP’ye karşı olduğu yanlışıyla birçok sol seçmen ve CHP seçmeni MHP’ye oy verdiler. Oysa MHP’nin AKP’den pek önemli farkı yoktur.

Seçimler için siyasi partiler, bağımsızlar aday olduklarında BDP yanlısı ve açıkça PKK’lı olduklarını açıklamakta sakınca görmeyen adayların bir kısmını YSK veto etti. BDP ve PKK yandaşları Türkiye’nin birçok şehrinde terör estirerek ortalığı yakıp yıktılar.

Veto kararına AKP karşı çıkarak YSK’ ya en ağır eleştirilerde bulundular.

YSK bu tehditler üzerine her ne hikmetse veto kararlarını kaldırarak bu adayların seçilebileceklerine karar verdiler.

AKP’nin hukukçu kurmayları seslerini çıkarmadılar.

Daha sonra her şeyi bildiğini kabul eden başbakan, CHP’nin ve MHP’nin Silivri’de tutuklu olanları aday gösterince ”Seçilseler bile meclise gelemezler” diyerek yargıya gerekli talimatı vermiş oldu.

KCK davasından tutuklu bulunan Hatip Dicle’nin kesinleşmiş mahkûmiyet davası nedeniyle milletvekili olamayacağı seçimlerden önce bilinmesine rağmen karar gizlenerek hukuk çiğnenmiş oldu. Bu nedenle AKP, Hatip Dicle yerine kendi adayını meclise soktu.

Halk İradesi yalnız AKP’ye geçerli. Bu ilke Mustafa Balbay, Mehmet Haberal CHP adayı, Engin Alan ise MHP adayı olduğundan geçerli değil.

Bugün hiçbir demokratik ülkelerde olmayan Özel Yetkili Mahkemeler AKP’nin yargısı durumundadır.

Bu mahkemelerde görevli yargıçlar ve savcılardan AKP istemi doğrultusunda karar vermeyenler birer birer eskizleştirilerek başka yerlere atandılar. Yargıtay’da, YHSK’ DA yandaş olmayanlar nasıl uzaklaştırıldı, yaşadık, gördük.

”Bakanlık eşeği aday göstersin oyumu veririm” Diyebilen yargıç nereye seçildi, gördük!

PKK militanı olmaktan mahkûm olan, gasptan, kız yeğenini pazarlamaktan hüküm giymiş gizli tanıklarla TSK’nin generalleri hapsediliyorsa o yargı kimin yargısı oluyor?

İki sene önce gömüldüğü savıyla çıkarılan mühimmatlara sarılı gazeteler arama tarihinden iki ay öncesi tarihli gazete olması ne anlama geliyor?

Teğmenin telefonlarına tutuklandıktan çok sonra emniyetçe numaraların kaydedildikleri kanıtlanmadı mı?

Bulunan CD’lerin sahte oldukları, sonradan emniyette yükleme yapıldığı kanıtlanınca ne oldu? Sehven denildi.

Emniyette yazılan tutanaklar, ifadeler savcılıkla incelenir ve bu doğrultuda iddianame yazılıp, yargıca sunulması gerekirken incelenmeden, altına savcının imzası konarken, emniyetin arz ederim hitabı ile gönderilmesi yargının önceden verildiğinin kanıtı değil mi?

Hep aynı yargıçların tüm davalarda tutuklulukların devamında karar almaları peşin yargı değil mi?

Bu mahkemenin bir yargıcı ”Üzerimde ağır bir siyasi baskı var” Diyerek görevinden çekilmesi bu mahkemelerin bağımlı olduğunun kanıtı değil mi?

Yeni bakanlardan İçişleri Bakanı Naim Şahin’in Zimmet, kalpazanlık, resmi evrakta sahtecilik, ihaleye fesat karıştırmak. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in Nitelikli zimmet, sahte belge düzenlemek, ihaleye fesat karıştırmak, kara para aklanmasının önlenmesi kanununa muhalefet. Tarım Bakanı Mehdi Eker’in Görevi kötüye kullanmak suçlarından mecliste tutulan yargı fezlekeleri için neden yargı işletilmiyor? Bu suçlamaların hangisi Kürsü Dokunulmazlığı’nı içeriyor. Bu suçlamalar yargıdan meclise yollanan yüzlerce fezlekeden birkaçı. Suçları bile kesinleşmemiş, üç yıldır delilileri toplanamadı itirafıyla tutsak edilen aydınların, askerlerin, gazetecilerin düzmece suçlamalarla tutsak edilmeleri hangi hukuk devletinde vardır.

CHP, bu nedenle meclise gelerek yemin etmeme eylemi onurlu ve haklı bir eylemdi.

Terör suçundan yatarken ceza evinden meclise getirilen Sebahat Tuncel’le ayrıştıkları nokta teröre karşı olmaları mı?

CHP, içerisindeki fırsat kollayıcılarına rağmen onurlu bir tavır koymuştur.

Daha önce Devletin İmralıyla görüşmesine ”Kanıtlamazlarsa şerefsizdirler” diyen başbakan BDP’nin, Karayılan’ın ve Cengiz Çandar’ın açıklamalarıyla kanıtlanan görüşmelerdeki şerefsiz payesi nereye yamanır?

AKP’nin İmralıyla anlaştığı açıklanmasını geçiştiren Bekir Bozdağ’ın ettiği hakaretler ne olacak?

Bu durumda MHP kendi adayına bile sahip çıkmayarak, seçim meydanlarında atıp tuttuklarını unutup, Gül’e öfke, Erdoğan’a bağlılık ne anlama geliyor?

Yoksa gizli bir anlaşma mı yapıldı? Belki Erdoğan’ın Devlet Başkanlığına onay verilme anlaşmasıdır.

Ülke yanıyor. PKK şehirlere indi. Devlet olma provaları yapılıyor?

Sokakta subaylar kurşuna diziliyor. Askerler kaçırılıyor. Devlet aciz durumda, Apo’nun icazetini bekliyorlar.

Terör dağda değil şehirlerde, batıda her yerde hâkim durumda.

Yurdu savunanlar, savunacaklar tutuklu, terörist elinde silah meydanlarda. Devlete meydan okuyor.

Bahçeli meclise sığınmış, Başbakanın hükümet programına beğenilerini yolluyor.

MHP hep dinci iktidarların yedek tekeri oluşu bugünlerde rastlantıdan değil, kuruluşundan beri olan ilkesidir.

Yok, birbirlerinden farkı.

Biri, Ya Allah Bismillah! Diye uyutuyor.

Biri, Tekbir, Allahüekber! Diye fır dönüyor.

Türkiye mi?

Umutla, inançla

Mustafa Kemalleri bekliyor.

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.