AĞACIN ÖMRÜ

ABONE OL
18:47 - 01/10/2020 18:47
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Tüm canlılarda olduğu gibi ağaçların da bir yaşam ömrü var. Yer değiştiremeyen göçemeyen ağacın hayatı toprağına, kök ve yan köklerin su alıp almadığına, kısacası bakımına göre yaşı uzar veya kısalır. Nuh’un Gemisi hikâyesi ile başlayan barış dalı zeytin dalıdır, yaşı en uzun olan Zeytin Ağacı’dır.

Palmiye hariç tüm ağaç çeşitlerinde kök ve yan kökler ağacın tacı kadar geniş bir alana uzanır. Didim’de Gaye 2 ile Yeşilkent siteleri arasında en güzel, ama en hoyratça davranılan bir zeytin ağacını yıllar önce sofa yaptırarak korumaya almıştım.
Ömrünün uzanması sağlandı, ama kurumaktan kurtaramadım maalesef. Çevre gönüllü dostlarım oradaki çöpleri toplama ile bitiremiyor. Tanıdığım güzel insanlar emekli öğretmen Osman Çakır, Kimyacı Osman Nuri Edalı, mimar olacak üniversite öğrencisi Ercan Kurt bunlardan aklıma gelen ilk isimler. Çoğu emekli ve üniversite öğrencileri topladıkları çöpleri Belediye işçilerinin almalarını bekliyor. Türkiye Cumhuriyeti sınırları dâhilinde bütün kıyılar bizimdir, sahipsiz değildir diyen adsız kahraman dostlarıma çocuklarımız, geleceğimiz adına teşekkür ediyorum. Bu mekân ailece piknik yapmaya gelenlerden başka, yalnız kalmak, doğayı dinlemek, izlemek isteyen, plajların gürültüsünden kaçanların henüz el değmemiş doğa güzelliğiyle içiçe yaşamak için gelen doğa sevdalıların mekânı burası.
 Ağacın ömrüBüyükler doğayı korurken çocuklara iyi örnek oluyorlar. Bugünün çocukları vaktini evde bilgisayar veya televizyon başında geçiriyor. Şehir çocukları böyle güzel tatil kentlerinde doğayla yaşama fırsatını ancak yaz tatilinde gerçekleştirebilir. Araştırmalar doğayı gözlemleyen, hisseden, koklayan merak ederek keşfeden, toprağa dokunan, doğayla temas eden çocukların bedensel ve ruhsal sağlıkları sağlamlaştığı gibi özgüvenleri artıyor, kısacası yaratıcı ve okulda başarılı olduklarını gösteriyor. Yukarıda bahsettiğim ağacın gölgesinde çocukları oynarken, denizde taşları temizlerken izlemek kadar güzel bir şey düşünemiyorum. Ağacın korumaya aldığımız gövdesinin uzantısı yan köklerin üzerine araba park yapılıyor, beton gibi olduğundan dolayı yağmur sularını alamıyor, yağmur yağınca bu kaygan yerden denize dökülüyor. Bir kaç metre ötede park yeri varken.
Artık dershanelerde doğa ile ilgili derslere daha fazla yer verilmelidir. Her ders doğa ile ilişkili olmalı. Doğa insan olmadan yaşayabilir, ama bunun tersi mümkün değildir. İnsan nefes alma, karın doyurma, su içme, barınma, akla gelebilecek her türlü durumda doğaya muhtaç. Doğa ilkelerinin günlük yaşamdaki yeri kelimelerle anlatılamaz. İlkeleri ile uyumlu yaşamı sağlamada insan hoyratça davranırsa doğa geriye olumsuz tepki verir. Doğada her şey birbirine bağlıdır. Bu bağ ve etkileşim olumlu olursa insana yansıması da uyumlu olur. Hiçbir şey sonsuz değildir ve yok olmuyor, ancak değişime uğruyor.
 
Doğa ile birlikte değişmeyi kabul etmeyen insan çevresine uyum sağlayamaz. Öğretmenler önce kendileri ekolojik okuryazar olmaları, sonra öğrencilerini meslek sahibi olurken çevre bilinci ile yetiştirmelidir. Gelecekte karar veren, atılan adımları hesaplı insan-doğa çatışmasına sebep olmadan, tam tersine doğayla uyumlu bir yaşam yönünde çaba gösterecek nesiller ancak böyle yetişebilir.
Gezi Parkı Direnci böyle üç ağacın kesilmesiyle başlasa da daha etraflı, daha bilimsel yaklaşılması Türkiye’nin geleceğine çok hizmet edecektir. Artvin’e dikilecek ağacın Taksim’e faydası olmaz. Büyük kentlerde her ilçede yeşil alana ihtiyaç vardır, oksijen temiz hava her mekânda sağlanmalıdır.
Batı, medeniyetini kültürün beşiği olan doğu ve güneyden aldı, besledi, geliştirdi. Bugün geri çağrılıyor. Türkiye’den Berlin’e Turizm Fuarı’na gelenleri restoran, dernek, çeşitli etkinliklerden biraz zaman ayırıp sokağa çıkın bakın, diyorum.
Kent düzenini örnek almalıdır, deyince bana uzağa gitmeye gerek yok, hocam Antalya ve Eskişehir’e gidin, diyorlar komşularım.
Kurumuş olduğu halde her gün sevgili Zeytin Ağacı’mı ziyaret ediyorum. Artık kuşlar uçmuyor, ötmüyor dallarının üstünde. Onun yanında adeta meditasyon yaparken dinleniyorum. Yazacağım yazıları orada düşünüyorum. Denizde arada bir sıçrayan balıkları gördükçe seviniyorum.
Köpeğini başka çoban köpeğinin parçalamasından dolayı kaybettiği için gözyaşı döken komşum Neşe Hanım gibi ben ağlamıyorum, ama kuruyan sembolik ağacıma çok üzüldüm. Daha bavulumu açmadan çevre dostlarım kuruduğu haberini üzülerek verdiler. Hep birlikte ağıt yazalım, diyorum.
Düşünce akrabaları orada sohbet ediyoruz. Bugün gezintiden dönerken bir genç hocam sizinle konuşmak yazılarınızı düşüncelerimle beslemek istiyorum, dedi. Bundan daha güzel teklif olamaz.
Özgürüm, yeşili seviyorum, Sizin felsefenizi anlamak istiyorum. Başkalarının hayatına saygı gösterilmeli. Doğayı sadece sevmek yetmez, onu korumalı, yaşamını uzatacak ortam yaratmalıdır. Düşünce ve sanatı birbirimizle paylaşmalıyız, diyor. Bunlar Gezi Parkı Direnişine kadar yok sayılan gençler. Bugünkü felsefe konumuza bir şekil veriyorum, sizinle aynı düşüncede değilim, ama düşüncenizi açıkça söylemeniz için ölüme dahi hazırım.
Sevgili okurlarım, şu anda Türkiye’de herkesin okuması gereken Âşık Veysel’in Hepimiz bu Yurdun Evlatlarıyız şiirini ağacıma söyleyerek gezintimi bitirdim.
Bu nasıl kavgalar çirkin döğüşler
Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız
Yolumuza engel olur bu işler
Birleşiriz bir bayrağın altında
Biz Türklerin ikilik yok aslında
Yanar tutuşuruz vatan aşkında
Hedef alıp döğüştüğün kardeşin
Seni yaralıyor attığın taşın
Topluma zararlı yersiz savaşın
 
Herkes ilim deryasında yüzüyor
Çıkmış ayın çevresinde geziyor
Yazık bize yollarımız uzuyor
Kitaplar yazılmış nasihat dolu
Birlikte güçlenir gençliğin kolu
Gençliğe emanet Atatürk yolu
Söyler Veysel sözlerinden vazgeçmez
Bulanık çeşmeden kimse su içmez
Ganadı olmasa kuşlar da uçmaz
…Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız
Hoşça kalın!
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen 
Kaynak:
Mustafa Pamukoğlu, Cumhuriyet Gazetesi 25.06.2013, saifa 10
 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.