EL İNSAF

ABONE OL
18:56 - 01/10/2020 18:56
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Uyum, Gastarbeiter, Göçmen, Göçer, Ausländer, Katılım, Vatandaş

Uyuyor muyuz? Evet, 50 yıldır uyuyoruz. Neonazi, Zwickau terör hücresinin evlerinde ele geçen ölüm listesi ile uyandık. Katılım mı? Nereye katılacağımızı bilemedik. Göçmenlik, Türk genlerinde göçmen doğar. Almanya’da 50 yıldır yerleşik düzene geçtiğimizi sanıyorduk. Vatandaş mıyız? ”Farzımla” Almanya’yı vatan bildik. Vatandaş olduk. Hem de en hasından. Baklavacı Halil’den aldığımız bir kilo baklavayı Aldı poşetine yerleştirerek karşı komşumuzu ziyaret edip ”Fatma gülün suçu ne” dizisini rahat izlemeye niyetlendik. Alman komşumuzun kapısını çaldık. Girdik kapıdan içeri. Neonazi, Zwickau terör hücresinin evlerinde biri karşımıza çıktı. Masadaki ölüm listesinde adımız üzerinde tartışıyorlar. Nice olur halimiz? Ne mi olur? Bir kilo baklavayı görünce adımızı silerler. Bir taşla iki kuşu böyle vurmayız mı?

Uyum mu? Uyum kurslarını tamamladık. Sınıfı pekiyi ile geçtik. Diplomamızı çerçeveletip duvara astık. Eve gelen dost, ahbaba gururla gösterdik. Devlet dairesinde işe başladık. Annem karşımda. Oturum almaya geldi. Alman anayasasını mı uygulayacağım? Yabancılar yasasını mı?

”Göçmenliği kabul ettik”. ”Göçer olduk”. Almanya’nın hangi yaylasına göç edeceğiz? Vatandaşlık testini geçemedik. Yükledik göçü döndük memlekete. Türkiye’de vatandaş olumuyuz? Nah olursun.
Kendimizi aldatmayalım. Ne uyarız. Ne de katılırız. Neden mi? Ne! Alman Anne çocuğuna sarılıp ”kurban olurum sana” der. Ne de Türk Anne ”Meine kleine Maus” der.

”El insaf” dedirten öfke
Türkiye Cumhuriyeti; İçişleri Bakanı ve Dışişleri Bakanı Almanya’da. Bakan toplantı salona yaklaştı. Ortalık korumaların, korumacıların, koruyucuların, işgüzarların uygulamaları ile toz duman oldu. Vatandaşın birisi ezilmeden kurtularak hışımla kendisini dışarı atıyor.

Öfkeli vatandaş: Ne uyumu kardeşim. Bu kafayla 50 yıl daha kalsak burada uyamayız. Okumuş eğitimliler bunu yaparsa, Ordu’nun köyünden gelen Temel Emmice ne yapsın?
Bir hatır sorup bin ah işiteceğimi bile bile yanına yanaştım. Öfkenin Karadeniz şivesi ile ortaya konuşu doğrusu, hoşuma da gitti.
Emice: Alman Bakanlar toplantılara gelirken gülle oynaya ellini kolunu sallayarak geliyor. Vatandaşlarını hırpalamıyorlar. Medenice tokalaşıp yerlerini alıyorlar. Bizim Bakanlar gelmeden siyah gözlüklü korumalar. Kendini koruma yerine koyan işgüzarlar. Aynı karede yer almak için bakana yapışan sivil toplumun resmi temsilcileri. Süvari alayı gibi giriyorlar içeriye. Şile denizinin sahile vurup giden sert dalgaları gibi ahali dalgalanıyor. Ben çok uzaktan hemşerim İçişleri Bakanını görmek için hamsi gibi çırpınıyorum. Bakanın çevresindekiler köpek balığı gibi suyu yararak üzerimize geliyorlar. Açılın, açın, çekilin, kaçın…
Sohbet derinleşti. Emmice beni bırakmıyor. Karadeniz şivesi ile ver yansın ediyor. Açılın, Vatandaş: Kardeşim burası deniz mi? Deniz de olsa yüzme bilmem açılamam. Açın, vatandaş: Yuh! Ulu orta olur mu? Çekilin, vatandaş: Kale kapısına dayanmışız, bu saatten sonra geri çekilmek olur mu? Kaçın, vatandaş: Kardeşim biz Bakanlarla kucaklaşmaya geldik. Neden kaçalım. Naziler mi geliyor? Onlar bizim uşaklar da

Kardeşler, candaşlar, yoldaşlar, Abiler, Ablalar, Teyzeler, Dayılar, Emiceler yapmayınız. Biz birbirimizi yemeyiz. Kurumlar, kuruluşlar, korumalar, sivil toplumun resmi üniformalı korumaları siz istediğiniz her gün Bakanlarla buluşup muhabbet ediyorsunuz. Uşağım bizi bu kadar hırpalamayınız. El insaf, el insaf

Emice’nin tepkisini yazacağıma söz verdim. Bırakınız, uzun yoldan Bakan hemşerisini görmeye gelen vatandaşlar; yandaş, yoldaş olmasa da hemşerisi Bakan’a yanaşsın. Biliniz ki onlar çıkarcı yanaşmaz. Biraz saygı. Biraz hoşgörü. Biraz güven. Sizden 10 dakika önce Bakanını getiren Alman korumaları kadar insanlara saygılı olmak çok mu zor?

Emice haksız mı?

Vatandaşın dokunmasından korkmayın.

Hadi hayırlısı…

Ali Gültekin

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.