YENİ ÖNCÜ  KÜLTÜR

ABONE OL
18:07 - 01/10/2020 18:07
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

YENİ ÖNCÜ  KÜLTÜR

Öncü kültür kavramı ilk defa Prof. Dr. Bassam Tibi tarafından ortaya atıldı. Çok Kültürlü Toplum Kriz’de kitabında 1998 yılında Avrupa Batı kültürü derken prensipleri tam açıklanmalıdır, diyordu.
Demokrasi, hukuk devleti lâik prensipleriyle insan haklarını koruma, kadın erkek kanun karşısında eşit muamele görmesi esas alınmalı, kıtayı birleştirmeli diyordu.

Daha sonraki yıllarda bilhassa sağda oyları toplama amacıyla seçim kampanyalarında gündeme geliyordu. Anlam, çıkış noktası siyasal bilimden uzaklaştırıldı. Öyle tatsız bir tartışmaya çevrildi ki, kavram yılın en kötü kelimesi olarak dil bilimine geçti.

Berlin-Spandau ilçe ve Berlin Eyalet Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD) grup başkanı Raed Saleh, 2017 genel seçimde konuyu tekrar, daha farklı biçimde gündeme taşıdı.

İlçemizde kitap tanıtımında şiddetli yağmurda geri dönmek zorunda kaldım. Daha sonra Berlin-Charlottenburg ilçesinde Berlin Eyalet Milletvekili Ülker Radziwill’in (SPD) organize ettiği kitap tanıtımına katıldım.

Toplantı kalabalık bir katılımla cereyan etti. Kitapta ele alınan konular günlük hayatta geçen olaylarla içiçe olduğundan tartışma oldukça heyecanlı geçti.

Bilinen kural ve ifadeler bu kitapta tamamlanıyor. Kimin Alman olduğuna ve babavatan kavramına açıklık getiriyor. Politikacı Raed Saleh’in yeteneğini, İlçe Göçmen Çalışma Kolu’nu birlikte kurduğumuz, ilk başkanı olarak görev yaptığım zaman, bugün Almanya Federal Milletvekili olan Swen Schulz keşfetmişti. Hem sağlık nedeniyle hem de ikinci nesle görevi devretmek istiyordum.
Kısacası, çalışma kolunda başlayarak adım adım ilçe parti üyelerin desteğiyle partide yükselen politikacı, varlığıyla ve çalışmalarıyla Arap ve Türk asıllı gençlere örnek olup, Sosyal Demokrat Parti’sine çok sayıda üye kazandırmıştır. Hatta ilçemizde diğer partiler de örnek almış, kapılarını göçmen asıllı gençlere açmıştır.

Biyografisinin çizdiği yol, başarısı kitap hakkında toplumda merak uyandırdı. Şimdiye kadar yürütülen öncü tartışmalarından farkı toplumu birleştirici olmasından ileri geliyor. Yarım kalan kavramı tamamlıyor.
Tarif edilen kültür birleştirici, diğer kültürleri dışlayıcı, hor görür anlamda kibirli bir tavır almıyor. Ülkede doğan, büyük anne babaların göçerek, ama burada doğanlar eski veya yeni Almanları, göçmenleri vatan sevgisinde birleştiriyor.

Tarihine, başarılarına sahip çıkan herkes bu ülkenin vatandaşıdır. Dilin birleştirici gücünü kendi biyografisinden örneklerle anlatıyor.

Vatandaş olma özellikleri, kural ve prensipleri anayasada verilmiştir. Kökeni, dini, rengi ne olursa olsun kanunlara saygı gösteren, uyan bu ülkenin vatandaşıdır. Bireyin görev ve hakları paragraf ve maddelerde açıklanmıştır.

Sokakta görünüşü başka olanları kovalayan, sığınmacı yurtları yakan, sokakta yaşayanları öldüren ve Türk asıllı diye Alman Devlet Bakanını çöp gibi Anadolu’da yok edeceği söylemleri yapan Almanya için Alternatif partisine (AfD) bu yeni öncü kültürde yer verilmiyor.

Bir de dile getirilmeyen, yazılmayan, ama bir o kadar da etkili olan sosyal kurallar vardır. Bu, bireylerin gelişmesini sağlar, gelişen bireyler toplumu oluşturunca gelişmiş bir ülkeyi teşkil eder.
İkinci neslin yazdığı anı kitaplarında yazılan benzer ayrımcı bir hikâye ile başlıyor kitabı. Bundan otuz beş yıl önce kahvaltı esnasında ilkokul öğrencisi iken, başlanması beklenen sucuğu almıyor küçük Raed, zira o domuz etidir. Kurala uymadın, diye öğretmeni diğer öğrencilerin önünde azarlıyor. Biz, sen vurgusuyla ötekileştiriyor.

Kendi öğretmenlik hayatımda karşılaştığım benzeri ayırımcılıkta o küçücük çocukla empati duygum yükseliyor, üzülüyorum. Bu satırları yazarken günlerdir aklımdan çıkmayan, yine bir küçük yavrunun sözleri kulağımda çınlıyor.

Seçim kampanyalarına Almanya’da yaşayan Türklerin alet edildiği sık sık görülür. Bu yıl Türkiye tartışmalarıyla, yangına benzin döker gibi Türk karşıtı söylemler alevlendi.

Bir televizyon tartışmasında, Almanya’da doğmuş büyümüş, yüksek tahsilini yapmış bir genç Adalet Kalkınma Partisini destekliyor ve yalnız kalıyor. Diğer konuşmacılar sanki buraya konuk gelmiş gibi konuşuyorsun, anlamakta zorluk çekiyoruz, nasıl olur referandumda evet der, demokrasiye karşı oy kullanırsınız, diyorlar. Ben dört yaşında yuvada Türk olduğumu öğrendiğimde kötü bir şey zannettim. Yuvada çok sevdiğim bir arkadaşım, beni doğum gününe davet etmedi. Nedenini sorduğumda, babam o Türk dedi, bu nedenle seni davet etmedim, der. Böyle çocukluğunda travma yaşamış gençlere yapılacak en iyi tedavi, dini inancı, geçmişiyle çoğunluk topluma ait olduğu duygusu vermekle mümkün olur. 

Neyse ki, tekrar kitaba dönebildim. Orta öğretimde kendisine iftira atmaya çalışan sınıf arkadaşlarına karşı, başka bir Alman öğretmen Raed’in koruyucu meleği oluyor. Kısa zamanda Almanca’yı öğreniyor, ondan aldığı teşvikle liseyi bitirip yüksek tahsilini yaptığını okuyarak ferahlıyorum.
Zengin mutfak kültürü, başarılı futbol millî takımıyla Dünya’da her yönde lider olan Almanya’da göçmenlerin başarılı katkılarının bilincine varmak isteyen herkes bu kitabı okumalı, konuları tartışmalı.

Birçok kuruluş, dernek, vakıf ve parti çalışma kolları okuma günü ve kitabın tanıtımını yapıyor.
Türkiye’de artık Almanya’daki Türkler hakkında değil, onlarla konuşmaları gerektiği anlaşılmıştır. Almanya’da ikinci neslin yazdığı kitapları takip etmeleri şart olmuştur. Artık Almancı, Gurbetçi gibi aşağılayıcı deyimleri hiç değilse aydınlar, düşünce önderleri, politikacılar gazeteciler ve köşe yazarları kullanmıyorlar. Birlikte kitabı yazdığı dostu Markus Frenzel çok sayıda ödül almış bir gazeteci ve yazardır.

Raed Saleh’in başarılarının devamını candan diliyorum. İyi ki başardı ve bu kitabı yazdı.

Hoşça kalın, ama kitapsız kalmayın.

İlter Gözkaya-Holzhey                

Mutlaka okunup tartışılması gereken kitap:
Read Saleh, Ich Deutsch, Die neue Leitkultur,
Hoffmann und Campe Verlag, Hamburg, 2017
ISBN: 978-3-453-00165-5

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.