Yeni taşındığımız evin bulunduğu yer Haber caddesi. Bahçesinde güller, birkaç meyve ağacı ve altında dinlendiğimiz asma çardağı olan şirin bir yer. Özellikle araç gürültüsünden uzak, havası çöp kokmayan, sakin, insanların birbirine selam vermekten çekinmediği, Bursa’da zor bulunur yerlerden bir köşe…
…Derken, caddemize nazar değdi.
Sevgili eşim, önümüzdeki Salı 3. ameliyatını olacak. Bu nedenle ev işleri bende… Mutfakta kara, kara akşam için ne yemek yapmalı sorusuna cevap arıyorum. Bir anda ortalığı caddeden gelen canhıraş çığlıklar sardı. Kafamı kaldırıp baktığımda birilerinin bahçenin önünden koşarak geçtiğini fark ettim… Caddeye fırladık.
“Olmaz” olmuş ve bizim mahalleye “Ateş” düşmüş…
***
“En büyük asker, bizim asker” diye yolcu edilen karşı komşumuzun oğlu Bahadır’ın Şehit olduğu haberi gelmiş. Diğer yedi silah arkadaşı ile beraber, alçakça planlanan ve mertlikten uzak bir savaş aracı olan mayının kurbanı olmuşlar. Yaşananları yazmak içimi parçalıyor. Burada kopan fırtınayı okurların hayal gücüne bırakıyorum. Ambulanslar, kapıda akraba ve arkadaşlarının, babanın feryatları, akın-akın evin önünde toplanan mahalle komşuları, evde ayılıp bayılanlar…
Küçük oğlunu hastaneye götüren Annesi Zülfiye hanımın henüz haberinin olmaması… Ona nasıl söyleyeceklerini sorgulayan aile bireyleri… Babanın hırs ile söyledikleri, terör örgütüne okunan belalar, daha niceleri kulaklarımızda yankılanıyor. Kadının biri bağırıyor; “Hep bizim gibilerin çocukları ölüyor, bir tane milletvekilinin, bakanın çocuğu öldü mü?”
Tam bu sırada televizyonda Taner Yıldız’ın “En büyük dileğim şehit olmaktır” sözünü duyuyorum. Neyle ilgili konuşuyor bilmiyorum ama Gülüyorum. O mertebe öyle kolay mı verilir adama?
Bahadır Aydın, Muhsin beyin büyük oğlu. Kendisi belediye emeklisi… Çileli bir yaşam sürmüş, karı-koca; tüm orta halli insanlar gibi çocuklarını zor şartlarda okutmuşlar. Küçük oğlu askerliğini yapıp gelmiş, büyüğü gitmiş. Şimdi ise cenazesini bekliyorlar. Yitip giden bir evlat ki, acısını hiçbir şey unutturamaz.
Aileye çeşitli kurum yöneticilerinin taziye ziyareti devam ediyor. Günün ilerlemesine rağmen Haber caddesindeki evin önünde kalabalık azalmıyor, çoğalıyor… Acıyı paylaşmaya geliyor insanlar… Sabaha dek trafik sürecek öncekilerde olduğu gibi…
***
Sıcak yaz günlerinin ardından hafif bir rüzgârla serinleyen Haber caddesine kara bir bulut gibi çöküyor ölümün gölgesi akşamla beraber.
Biz, yeniden hortlayan terör belasını yorumluyoruz. Barış türküleri çığırırken adı malum örgütün silah ve mühimmat depolamasına göz yumulduğu, elini güçlendirmek için geçen süreçte adam toplayıp eğittiği biliniyor. Egemenliği altına aldığı köy ve mezralarda kır gerillasını, büyük kentlerde şehir gerillasını örgütlemesine, eski taktiklerini yeniden gündeme koyup, vur-kaç saldırıları uygulamasına, kentlerde korku ve panik havası yaratmasına, bütün bunlara sessiz kalan, aldırmayan siyasetçilerin seçim söylevlerine, onların ordu ve polisin elini kolunu bağlamasına dair konuşmalar yapıyoruz.
Henüz yeni bir Avrupa turundan dönmüş ve farklı sistemler içinde yaşamış olmanın bizde zaten travmalar yarattığı için kendimizi sorgulama, kıyaslama, nerede hata yaptığımızı anlama gibi düşünce evrenindeki kavgalar sürerken; kapı komşumuza düşen ateş; ülke adına demokratik çözümden yana olan ümitlerimizi biraz daha söndürüyor.
***
Küçümsemeyin. Türkiye’nin karşısında; bir zamanlar dağa çıkmış elemanlarını bile milletvekili seçtirmiş bir terör örgütü var. Bu örgüt; bir yanda ucu belirsiz yaparak gayrinizamî harp kurallarını uyguluyor, diğer yanda polis-asker sivil ayrımı yapmadan saldırılarını sürdürüyor. İstekleri yapılmadığı için Gözdağı vermeye çalışıyor. Yitip giden nice canlar, cananlar göz ardı ediliyor. Atatürk Türkiye sinin seçilmişleri olmalarına rağmen, alenen Atatürk’ü inkar edip, çizdiği misakı milli sınırlarını bölme ve ayrıştırma çabası içinde olanlar var. Oysa her noktada onun emanetini koruyacak, hain tuzaklara henüz cevap vermemiş koskoca bir millet ve ordu sabırla bekliyor.
Ülkeyi dışarıdan yönetmek ve bölmek isteyenlerin zannettiği gibi; Türk ordusu halktan aldığı gücünü kaybetmiş falan değil. Aksine, demokrasiye olan inancını yitirmemiş. Demokrasiyi kullanan siyasi otoritenin gerçekleri fark ederek kararlılığını beklemektedir. Olanlar arada kalan polise olmaktadır.
Millet, bu yaşananlar ile siyasi aymazlıktan kurtulmayı başaracaktır.
Aksini iddia edenler, orduyu ve milleti küçük görenler;
Söylemlerinde belirttikleri gibi ya biz Türkiye de neler olup bittiğini anlayamıyoruz ya da bizden saklanan bir takım gizli yaptırımlarınız ve ajandalarınız var.
Ancak saklanamayan ve üstü örtülemeyen gerçeğin, Türkiye’de son üç ayda siyasi aritmetiğin yaşanan olaylar sonucu yer değiştirdiğidir.
Türkiye elbette değişmiştir, değişiyor ve değişecektir. Bu kaçınılmaz.
Siyasi tablo da ki değişim, terör olayları ve koalisyon başarısızlığı ile gerçekleşmiştir. Hükümsüz hükümetin bunlar karşısındaki yanlı tutumu ona çok oy kaybettirecektir.
Erken seçimde tablo, beklenmedik şekilde değişecektir.
Birlikte yaşayıp göreceğiz.
Tüm şehitlerimize Allahtan rahmet ailelerine ve yakınlarına sabırlar diliyorum. Onların mekanı elbette cennettir…
Ölümlerini ne kadar zor kabullensek bile. Ama bu acıyı yaşatanları doğduklarına pişman etmekte o genci askerlik hizmetine alan devletin ödevidir.
