UZUN DİN SAVAŞLARINA GİDEN ORTADOĞU VE TÜRKİYE

ABONE OL
11:53 - 23/10/2020 11:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

UZUN DİN SAVAŞLARINA GİDEN ORTADOĞU VE TÜRKİYE


TÜRKİYE VE ETNİKSEL –MEZHEPSEL ÇATIŞMALARIN ODAĞI ORTADOĞU
Türkiye’de gündem o kadar hızla değişiyor ki insan hangi konuya, soruna odaklaşacağını, neyi yazacağını bilemiyor. Diyarbakır’daki 2. hava komutanlığındaki Türk bayrağının Kürt eylemciler tarafından indirilmesiyle Soma faciası unutuldu. Bayrak krizi konuşulurken şimdide İŞID adlı İslamcı Radikal Grupların silahlı Eylemcilerinin T.C Musul Başkonsolosluğunu basması ve Bağdada kadar yürümesiyle bu her iki konuda geride kaldı.
Bilinen bir gerçek var o da şudur: Ortadoğu siyasi bazda müthiş ısındı. Bu yakıcı ısı Türkiye’nin kapısına dayandı.   Var olan şu anki Hükümetin kısa vadeli mezhepsel eksenli dış politikası nedeniyle insanlarımızı, toplumsal barışımızı çok zor günler bekliyor.
Mezhep savaşlarının nasıl kaoslara yol açtığını görmek için tarihe dönüp bakmamız lazım. 
Avrupa’da 30 yıl savaşları (1618 ile 1648 arası) diye anılan Protestanlarla Katolikler arasındaki bu üstünlük (hegemonya)   savaşı da mezhepsel bir savaştı. Bu savaş uzun yıllar yaşadığım Almanya’nın Münster şehrinde yapılan Vesfalya anlaşmasıyla son bulmuştur.
Burnumuzun dibindeki Suriye’deki savaşın kökeninde de mezhepsel nedenler vardır. Ölümler her geçen gün artmaktadır. Bölge adeta barut fıçısı. Dengelerin her değişiminde binlerce insan ölüyor, şehirler, yakılıyor, yıkılıyor.
Haliyle kendimize sormamız lazım ne olacak bu İslam coğrafyasının hali? Neden bu savaşlar, neden bu ölümler?
AKP ne yazık ki Suriye’de Sünni-Şii çatışmasını engelleyeceğine Sünni radikal Gruplara sınırsız destek vermiş, sınırlarını açmış bu katliamlara adeta çanak tutmuştur. 
Birçok siyasi gözlemci, gazeteci ‘’ IŞID-Erdoğan ilişkisi kabak gibi ortada. Sünni mezhepçiliği yaparak, yılanı besledi büyüttü, o da döndü bizi soktu’’ iddiasında bulunuyor.
En son bu yanlış Konsolosluk baskınıyla kendisine kadar uzanmıştır.
Olaylar bizi resmen savaşa doğru sürüklüyor. Bence Ortadoğu bir bataklıktır. Oradan Türkiye’ye ekmek çıkmaz.
O Pazarı bize Amerika, Avrupa ve Çin asla yedirmez.
Bu ülkeler ürünlerini orada satıyor.
Bu süper güçlerin dışında başka hiç bir ülke oradaki sistemi bozamaz, değiştiremez.
Bölgede müthiş bir ayrışma var. Bu nedenle aslında Türkiye kendi coğrafyasındaki Kürtler ve Aleviler gibi Etnik ve Mezhepsel unsurları da düşünerek Ortadoğu’ya yönelik farklı kucaklayıcı bir abi rolünde dış politika izlemeliydi.
Ama bu yapılmadı. Çoğunluğa oynandı, sayısal olarak daha az ama nitelikli Grup olan Aleviler yine unutuldu, ayrımcılığın kurbanı oldular. 
Bu nedenle Türkiye Sünnici, Neo Osmanlı politikalarıyla bölgesinde artık siyasi bir Aktör değildir. Türkiye’nin bu çaresiz hali bizleri üzmektedir.
Ortadoğu bugün kendi acı gerçeğiyle karşı karşıyadır. 
Ne yazık ki Din ve mezhep olgusu, algısı, bu bölgede dünyanın diğer coğrafyalarına kıyasla çok daha önemli bir yer tutmaktadır.
Ortadoğu’daki yeraltı kaynaklarından oluşan çok büyük  “parasal zenginlik” o ülkelerin refahına, bireyin ve özellikle kadınların özgürlüğüne,  dünya sahnesinde iyi yerler almasını sağlayamıyor.
Çünkü oralarda demokrasi yok, eşitlik yok, adalet yok.
Böylemi Hristiyan Batıyı yakalayacağız? Batının karşısındaki eziklik ne zaman bitecek? 
Sonuçta bu ülkelere özenen, onlara benzememizi isteyenler ve onları iktidarda tutan insanlar ülkeye kesinlikle iyilik yapmıyorlar.

Günün Sözü: Anlayacak birisi yoksa hiç bir sözün anlamı yoktur…

Mehmet Tanlı

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.