TÜRKİYE’DE SPOR VE YORUMCULARI

ABONE OL
19:03 - 01/10/2020 19:03
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Kitle iletişim araçlarının, insanların yaygın eğitiminde oynadığı rolü hepimiz biliriz, genç-yaşlı, kadın-erkak, hemen hepimiz çoğu zaman sporu televizyonlardan izlediğimiz için, anlatılanlardan etkilenmiyor olmamız mümkün değildir. Basın bu nedenle yaşantımızda önemli bir yer tutar. Gerek görsel ve gerekse yazılı basın insanları bilgilendirmek ve dogru haber iletmekle yükümlüdür.
Ne varki ülkemizdeki görsel ve yazılı basın, çoğu zaman birçok alanda olduğu gibi, spor alanındada bu işlevini sağlıklı yürütmemektedir. Sporla ilgili tartışmaları izlediğimizde de bilgi ve çözüm üretmek yerine, genelde kargaşa ve sorunlara daha da büyük çelişkiler kattıklarını izlemekteyiz.

Beni uzun süreden beri rahatsız eden bu konuyu şimdi ele almamın nedeni; televizyonlarda ki spor programlarının hemen hepsinin ağırlıklı olarak futbolu konuşmaları ve diğer spor dallarına yer vermemeleri ve bu yorumları yapan kişilerin; ya eski futbolcu, ya eski hakem ve yahutta futbol ile tesadüfen tanışmış kişiler olduklarını görmekteyiz. Bu kişilerin spor bilgileri yeterli düzeyde olmaması nedeniyle; Sporda olması gereken sağlıklı gelişiminede katkı yerine zarar vermektedirler.
Bu günlerde sporla ilgili yapılan Maraton programının sonlandırılması, spor kamuoyunda büyük bir yaygaranın kopartılmasına neden olmuştur, bana göre bu karar oldukça dogru bir karardır.

Türk Futbolumuzun sorunlarını çözmek ‘Ugurcuğum birdaha oynat’ demekle olmadığı gibi, aksine daha da büyük kargaşanın oluşmasına ve ayrıca sunucuların program sırasındaki bazı tavırları çocuklarımıza da yanlış örnek olmaktadır.
Bu programı sunan iki sevgili sunucumuzun futbol bilgisine bir itirazım yok ancak spor bilimine ilişkin bir bilgi birikimine ve düzeye sahip olmadıklarını bilmekteyız. Bana göre bunu destekleyen birçok neden var bunları buradan tek tek sıralamak istemiyorum ama bazı programlarını bu nedenlerle üzüntü ile izlediğimi belirtmek isterim.

Bir defasında sayın yorumcunun; Yine bir maraton programında köşe vuruşundan gelen bir topu kaleye atamadığı için oldukça ünlü bir futbolcuyu defalarca eleştirmis ve yeteneksizlikle suçlamıstı. Biz spor bilimcileri, hangi spor dali olursa olsun ayırım yapmaksızın, başarının öncelikle yetenek ve disiplinli bir çalışma gerektiren bir konu olduğunu düşünür ve söyleriz. Sporun entegre bir bilim dalı olduğunuda buradan hatırlatmak isterim. Yani oynanan bir futbol maçı ve maç esnasında oluşabilecek negatif ve pozitif nedenlerin altında yatan nedenlere bu açıdan bakmak durumundayız bu konuda yeterli bir bilgi birikime ihtiyaç vardır.

Örneğin Hareket yada Antrenman Biliminde Doğal yeteneğin yanında Kondisyonel Yeteneklerle (kuvvet-sürat ve dayanıklılık) Koordinatif Yetenekler (Hareketin akıcılığı, ritmi, algılanması, dengesi, öncellenmesi ve daha bir yığın ince koordinatif özelliklerler) başarıda öncelikli olarak önemli bir yer tutar. Ancak sosyo-psikolojik durumları da göz ardı edilmemelidir. Bu özellikler Sporcular kadar hakemleride, seyircileride çok yakından ilgilendirir. Şayet sporcu bu yeteneklere sahip degilse, yeterli bir gücü yok demektir, rakiple her karşılaştığında bocalıyacak topu kaybetmesi sonucunda ya rakibe ya faul yapacak yada hakemi aldatma yollarına başvuracaktır!
Bu durum hiç kuşkusuz hem hakemi hemde seyircileri olumsuz etkileyecek ve kimin haklı kimin haksız olduğuna kuşkusuz hakem karar verecek ama nihayetinde hakeminde bir insan olduğunu unutmamamız gerekir ve hatalı karar verebileceğini hesap edilmelidir (aslında bunun tek çözümü; hakemlerin yeterli bilgi düzeyi ve kondüsyona sahip olmaları hata yapmalarını en alt düzeye indirger).
İşte maç esnasında çok hata yapma olasılıgına sahip olan sporcular genellikle zayıf olan sporculardır. Bu nedenle olaylar birbirini otomatikman ilgilendirir. Sporcu hakemi, hakem taraftarı ,taraftar yöneticileri ve takım antrenörünü eleştirerek şiddete yönelirler. İşte bu durumda, özellikle yorumcuların, değerlendirme yaparlarken çok dikkatli olmaları ve şiddetin azaltılmasına yönelik konuşmalar da yapmaları bana göre bir zorunluluktur.

Hiç kuşkusuz; burada tüm televizyon kanallarını, tüm eleştirmenleri ve yorumcuları aynı kefeye koymak istemiyorum. Bu gerek TV lerdeki bazı yorumcu arkadaşlarımızın ve bazı gazetelerdeki spor yazarlarımızın özellikle dikkat etmeleri gereken bir husus olduğunu hatırlatmak isteğimdendir.

Çünkü ülkemiz sporunun kalkınmasında basınımızın çok büyük rolü vardır, Bakınız Almanyada Fransada İngilterede genellikle sporculara destek olmak ve onları motive etmeye yönelik yazı ve programlar daha ağırlıklıdır, biz neden başaramıyalım. Buradan sevgiyle anmak istediğim spor medyası emekçisi dostumu ölümünün bir kaç yılından sonrada olsa anmak istiyorum.

Rahat uyu sevgili Kenan Onuk senin gibiler mutlaka yetişecek bu ülkede, egoları ağır basmayan, olayları toplumsal düşünüp toplumsal bakarak yazan insanlarımızın sayısının çoğalması dileklerimle sevgiyle kalın sevgili okuyucularım.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.