TÜRKİYE VE ARAP BAHARI

ABONE OL
18:50 - 01/10/2020 18:50
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Berlin Türk Eğitim Derneği’nde İsmet Özel*** bir sohbet yaptı (04.12.2012)

Konu: Türkiye ve Arap Baharı. Özet olarak İsmet Özel’in tespitleri.

Kapıdan adımını içeri atar atmaz, “Siz beni istemeseniz de ben yine geldim. Ben burada en az 50 konuşma yaptım. Rüştü Kam bu konuşmalarımın özetini yaptı her seferinde. Ama hep yanlış yazdı.”

Böyle bir açıklamayla giriş yapan İsmet Özel’e, bu kadar insanın içinde ne denir; herhalde susulur. Ben de öyle yaptım. 50 kişi dinledi o gün İsmet özel’i dernekte. Dinleyicilerin çoğu İsmet Özel’i tanıyan insanlardı. Kimisi kitaplarından, kimisi de sohbetlerinden.

İsmet Özel, insanların kendisini anlamasını İstemeyen bir “Şair”. Eğer O’nu anladığınızı söylerseniz, hemen ben öyle demedim diye cevap verecektir size. Anlaşılmak istemez O. Anlaşılırsa siz O’nu anlamış olursunuz, oysa anlamamanız gerekir. Mütefekkirler anlaşılmak için konuştuğu halde, İsmet Özel anlaşılmamak için konuşuyormuş, bu sefer en azından bunu anladık.

Ben o gün anladıklarımı yazdım yine. O’nu anladım demiyorum, O’nun kanuşmasından anladıklarımı yazdım. Her seferinde kendisine tuttuğum notları okuduğum halde, bu sefer yaptığım özeti kendisine okumayı uygun görmedim. Nasıl olsa yanlış yazıyorum, yanlış yazmaya devam edeyim dedim.

Anlattıklarından anladığım kadarıyla yazdığım tespitleri sizlerle paylaşıyorum. Bu tespitlerin ne kadarına katılırsınız, ne kadarına katılmazsınız, karar siz kıymetli okurlarımındır. Okuyalım:

“İnsan olmak demek bir mirası devralmak demektir.. İnsanlar manaya ulaştıkları kadar mana ifade ederler. Kendileri manaya ulaşamamış olanlar zaten manasızdırlar. Türkiye’ye adını gayri müslimler vermişlerdir. Mesela(Friedrich Barbarossa)

Türkiye Cumhuriyeti Devleti 1960′ ta lağvedildi. Türkiye diye bir devlet yok aslında, biz uzatmaları oynuyoruz. Kapadokya hristiyanlığın merkezidir. Japonlar neden Kapadokya’ya gidiyorlar? Japonların üst düzey yöneticileri Katoliktir. Nagazaki’de hristiyan nüfus budistlerden çoktur. Amerika’nın attığı atom bombasından sonra “Batı kendi çocuklarını yiyor” diye yazdı gazeteler.

Anadolu topraklarını İslâmlaştıranlar Türkiye’ye “Rum diyarı” derlerdi. Türkiye adının resmileşmesi Cumhuriyet’ten sonradır.

Prag Baharı’nı anlamadan Arap Baharı’nı anlamak mümkün değildir. Nisan 1968 de Sovyet tankları Prag’a girdi ve Prag Baharı yok oldu. 1989 da da Kapitalizmi tehdit eden Komünizm ortadan kalkınca, Kapitalizm düşman olarak İslâm’ı seçti.

Arap Baharı ile de İslâm tehlikesi yok oldu. Arap Baharı müslümanların esaretine hizmet eden birşeydir.

Türkiye’de yaşayanların çoğu Türkiye tarihten silinince kâr edecek olanlardır. Türkiye’de vatan hainlerinin sayısı vatan için mücadele edenlerin, savaşanların sayısından daha fazladır.

Demokrasi neymiş, insan hakları neymiş, serbest pazar ekonomisi neymiş söylesinler de anlayalım, neymiş bunlar?

1953’e kadar Stalin Sovyetlerin başında kaldı. Sovyetler özel mülkiyeti yok edeceklerdi. Daha sonra barış içinde yaşayacaklardı, olmadı. Sonra da kapitelistlerle bir arada yaşayabiliriz dediler. Kuruşçev “Biz Kapitalizmi tereyağı gibi yok edeceğiz.” diyordu oysa. Nisan 1968 de Sovyet tankları Prag’a girdi ve Prag Baharı yok oldu.

1977 yılında Amerika’da bir Siyonist toplantısıyapıldı ve bu toplantıda alınan karara göre, Ortadağu’da ve Kuzey Afrika’da küçük küçük devletçikler kurulacaktı. Şu anda BOP çerçevesinde yapılmak istenen alınan bu kararın uygulanmasıdır.

14. Asırdan beri işleyen bir sistem yürürlüktedir, sermayenin iş yaptırdığı bir mekanizmadır bu. Avrupa’nın hayat kaynaklarının Avrupalıların etkisinden uzaklaştırıldığı bir zamanda doğdu.

Kapitalizmin merkezi İtalya’daydı, 17.y.y. da Hollanda’ya taşındı, daha sonra merkezi Londra’ya taşındı, daha sonra da Amerika’ya. Şimdi merkez Wall Street’tir. 1944 yılında ticaretin dolar üzerinden yapılması esas alındı. … Altın değil. Bretton Woods sistemi çerçevesinde.

1945 ‘ten sonra para karın doyurma ölçüsü oldu. Sermaye galip geldi ve 1989 da, komünizm bitti. Kızıl tehlike ortadan kalktı. Kapitalizm yeni bir düşman arayışına girdi, Çünkü: Finas siteminin sonunun gelmemesi gerekiyordu. Ve düşmanını da buldu. O düşman İslâm’dı. Kızıl’ın yerine yeşil geldi. Kapitalizmi tehdit edebilecek tek güç vardı, O’da İslâm.

Bu korkuyu manipule etmek gerekiyordu. 1979 yılında İran Devrimi bu amaçla yapıldı. Müslümanların nelere sahip olduklarını anlamamalarıydı esas olan. Eğer kendilerinde var olanların farkına varırlarsa, onu anlarlarsa Kapitalizm’in sonu gelebilirdi. Dolayısıyla, İslâm tehlikesi İran Devrimiyle birlikte yok edildi, Arap Baharı ile de tamamen ortadan kaldırıldı. Türkiye’de Arap Baharı’nın çığırtkanlığını yapan bir iktidar var bugün.

Taşmayan sabır, sabır değildir, tahammüldür. Dünya’da Türkiye’den daha önemli bir ülke yoktur. Dünyada halkı müslüman olduğu için, onlara vatan olan başka bir ülke de yoktur. Türkiye gayri müslimlerin imkanlarını daraltarak vatan olmuştur. Ne yazık ki bugün, Türkiye’de akıl almaz bir şekilde hızla ilerleyen hristiyanlaştırma çalışması var. Toplu taşıma araçlarında gördüğünüz boynunda Haç’la dolaşan gençlerin kim olduğunu hemen anlarsınız. Ben bunu size ne diye söylüyorum ki, siz zaten onların içinde yaşıyorsunuz. Sizin için bu önem arzetmez. Siz vatan tehlikede deyince de o kadar duyarlı hale gelmezsiniz. Yani size ne bütün bunlar…

Trabzon’da aktif olarak çalışan üç tane kilise var. Trabzon’lular halen kendi şiveleriyle konuşuyorlar ve bu şiveden de kurtulmak niyetleri hiç yok. Trabzon’da Rum-Pontus’un alt yapısı oluşturuluyor. Bu konu da sizin için önemli değildir…

Hristiyan alemi 1918 den sonra İslâm’ı güç ve siyasi organizasyon olarak ortadan kaldıracağına inanıyordu. İstedikleri olmadı. Bir İstiklal savaşı verdik ve ordumuz da oldu, siyasi organizasyonumuz da. Devletimiz de oldu. (Refik Halit Karay)

Maraş direnişi, Sakarya’nın provasıdır. Maraş’ta bizimle savaşanlar Fransız Üniforması giymiş Ermenilerdir. Sonra sıra Urfa’ya geldi, Antep’e geldi ve sonunda 1920 de Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Bu Cumhuriyet ilk İslâm cumhuriyetidir. Anayasasının ikinci maddesinde Devletin dini „dini İslamdır” yazıyordu o zaman.

Biz en büyük darbeyi Tanzimat’la birlikte yedik. Osmanlı İslâm’a düşman olanlarla savaşan bir devletti. Osmanlı klasik düzenine Tanzimat’la son verildi. Türkiye’ye laiklik bir komplo olarak girdi. Çünkü o zaman Türkiye’de müslüman yoktu. Müslüman olsaydı direnirlerdi, kabul etmezlerdi. Direnilmedi, karşı çıkılmadı, bir matahmış gibi alındı ve kabul edildi.

Milletin başında üç tane bela var, bu belalardan kurtulursak nefes alabiliriz:

1.Anayasa

2.Dokunulmazlık

3.Başkanlık sistemi

Bu belalar şu anda tartışılıyor, nasıl şekillenecek bekliyoruz.

İnsanlar hayatlarını devam ettirmek için araçlara ihtiyaç duymazlar. İnsan helal ve haram ayırımını yapabilen bir varlıktır. Haram ve helal ayırımını yapamayan bir insan, insan değildir. Ancak Darwin’e göre insandır.”

Evet, İsmet Özel bunları söyledi ve gitti. Zaman zaman sinirlense de, eskisi kadar hırpalamadı dinleyenlerini. Bu konuşmasında Türklük ve Müslümanlık konusunun da üzerine fazla gitmedi. Sorular oldukça fazlaydı, buna rağmen cevaplanmayan soru kalmadı.

En ilginç soru Mustafa Kemal Özdemir’den geldi: “Geçtiğimiz günlerde Ulusalcılar buradaydı, ben de oradaydım. Sizin de kendilerinden olduğunuzu söylediler, ben şaşırdım. Buradaki söylemlerinizde de paralellikler var. Onlara ne diyeceksiniz, gerçekten onlardan mısınız?”

“Ne yapalım yani…, benden istifade ediyorlarsa…Yani…”

Ama bu cevabı sorunun sahibini tatmin etmediği gibi, dinleyenlerini de tatmin etmedi.

……………………………..

*** İsmet Özel 1944’de, Sökeli bir polis memurunun altıncı çocuğu olarak Kayseri’de dünyaya gelir. İlk ve orta öğrenimini Kastamonu, Çankırı ve Ankara’da tamamlar. Öncelikle Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’nde okuduysa da mezun olacağı okul Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı olacaktır. On sekiz yıl Devlet Konservatuarı’nda Fransızca okutmanlığı yapar, ilk şiiri 1963’de Yelken Dergisi’nde yayınlanır. Bu tarihle birlikte; edebiyat, düşünce ve sanat dünyasındaki serüvenine başlamıştır.

İlk kitabı Geceleyin Bir Koşu’yu 1966 yılında, büyük yankılar uyandıran ikinci kitabı Evet, İsyan’ı ise 1969 yılında yayımlar. 1970’de yakın arkadaşı Ataol Behramoğlu ile birlikte Halkın Dostları dergisini çıkarır. 1974 yılına gelindiğinde ise, o zamana dek içerisinde bulunduğu ve savunduğu sosyalist düşünce çizgisini geride bırakarak fikri ve ruhi bir değişim yaşayacaktır. Bu tarihten sonra yazı ve sanat hayatına, İslami düşünce çerçevesinde devam eder. Bu düşünce yapısı aynı zamanda ona yeni sorumluluklar da yüklemiştir. Bu sorumluluk bilinci ile 1977’de Yeni Devir gazetesinde günlük fıkralar yazar, yine aynı gazetede Abdullah Çıdamlı müstear ismi ile çeviriler yapar, Pazar günlerine özel kültür sayfaları hazırlar.

1985 yılında Milli Gazete’de Cuma Mektupları’na, 1997 yılında Yeni Şafak Gazetesi’ndeki günlük fıkralarına başlar. Yazdığı deneme kitabı Taşları Yemek Yasak ile Türkiye Yazarlar Birliği Deneme ve 2005’de üstün hizmet ödülünü kazanır. 1995’de Şilili Ozan Gabriela Mistral nişanı alır. Siyasi yazıları 2003 yılına dek kısmi aralıklarla çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmıştır. Halen İstiklal Marşı Derneği’nin genel başkanlık görevini yerine getirmektedir.

Evli ve dört çocuk babası, iki çocuk dedesi İsmet Özel, Çengelköy’deki evinde düşünce ve sanat hayatına devam etmektedir.

Rüştü Kam

ESERLERİ

Şiir:

Geceleyin Bir Koşu (1966),
Evet İsyan (1969),
Cinayetler Kitabı (1975),
Şiirler (1980),
Şiir Kitabı (1982),
Cellâdıma Gülümserken (1984),
Erbain (1987),
Bir Yusuf Masalı (2000).
Of Not Being A Jew (2005)

Deneme, Söyleşi, Mektup:

Üç Mesele (1978),
Şiir Okuma Kılavuzu (1980),
Zor Zamanda Konuşmak(1984),
Taşları Yemek Yasak (1985),
Bakanlar ve Görenler (1985),
Faydasız Yazılar (1986),
İrtica Elden Gidiyor (1986),
Surat Asmak Hakkımız (1987),
Tehdit Değil Teklif (1987),
Waldo Sen Neden Burada Değilsin? (1988),
Sorulunca Söylenen
Cuma Mektupları (1-10)(1995-2004),
Tahrir Vazifeleri
Neyi Kaybettiğini Hatırla(1994)
Ve’l-Asr,
Bilinç Bile İlginç,
Genç Bir Şairden Genç Bir Şaire Mektuplar (1995),
Tavşanın Randevusu(1996)
Kırk Hadis(2004)
Henry Sen Neden Buradasın? (2004)
Kalın Türk (2006)
Çenebazlık (2006)

Çeviri:

Siyasi Felsefenin Büyük Düşünürleri – William Ebenstein
Gariplerin Kitabı – Ian Dallas
Osmanlı İmparatorluğu ve İslami Gelenek – Norman Itzkowitz
Bilim Kutsal Bir İnektir – Anthony Standen
Cihad- Bir Temel Tasarım – Abdülkadir Es-Sufi

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.