TOPLUMSAL KUTUPLAŞMA NE GETİRİR?

ABONE OL
11:53 - 23/10/2020 11:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Şu anda Türkiye`de ve Türkiyelilerin bulunduğu her ortamda, coğrafyadaki cepheleşme, kutuplaşma artık hiç kimsenin gözünden kaçmayan bir gerçek.

Her toplum farklı katmanlardan oluşur.

Farklı sosyal sınıflardan, farklı sosyalizasyondan geçen, farklı eğitim seviyeleri, konumları, farklı etnik ya da mezhebe sahip olan insanların farklı düşünmeleri, farklı politik duruşları, olaylar karşısında farklı bakış açılarına sahip olmaları da normaldir.

Ama belki de hiç bir coğrafyada bizim toplumumuzdaki kadar olaylara farklı bakış açısı, analizlerdeki farklılık, inatla yanlışı savunma refleksi yoktur.

Çok bariz açık, anlaşılır olaylarda bile birlik sağlayamıyor, doğrunun adını koyamıyor ve onu cesaretle savunamıyoruz.

Peki, neden böyle oldu?

Neden böyle çok kutuplu birimizin „a” dediğine bir diğerinin „o” dediği toplum olduk. Neden Sosyal barışı unutup hoşgörüyü, farklılığı kabul gerçeğini hoyratça bir kenara attık?

Türkiye çok uluslu, çok kültürlü, çok mezhepli bir ülke.

Türkiye`de yaşayan herkesin ülke üzerinde hakkı ve emeği olduğundan yola çıkarsak bazı şeylere ipotek koymanın saçma olduğuna inanıyorum.

Birbirimize yalan söylemeyle, çamur atmayla nereye kadar gidebiliriz?

12 yıllık AKP İktidarı döneminde ülke ötekileştirmeye savrulmuş bir durumda. İnsanlar müthiş gergin, mutsuz ve umutsuz.

Bazı insanlarımızı sanki siyaset esir almış. Yaşadığımız dünya ne yazık ki kutuplaşma, cepheleşme, farklı olanı dışlama, karalama, aşağılama, vicdansızlık, acı, gözyaşı ve üzüntü dolu.

İnsanlık ya da sağlıklı insani ilişkiler yerini başka değerlere kimlikçiliğe ve taraftarlığa bırakmış durumda.

Acı olaylarda ölümlere üzülmede bile “biz ve onlar tezatlığı yapılır oldu..

Türkiye geçen Mayıs ayı sonunda Gezi olaylarıyla başlayan çok önemli sosyal çalkantılara halk isyanlarına, Bakan çocuklarının tutuklanmalarını çok yüksek rakamların döndüğü rüşvet iddialarına, telefon dinlemelerine Bakanların istifa ettiği olaylara şahit oldu.

Gezi olaylarında daha iyi bir yaşam, daha özgür bir toplum isteme arzusuyla milyonlar sokağa, alanlara çıktı.

Bu olaylar ne yazık ki Hükümet ve yandaşları tarafından iyi analiz edilemeyince, yönetilemeyince cepheleşme tepe yaptı.

Siyasi iktidardan başta Başbakan olmak üzere şu ana kadar hiç kimse Gezide ölen gençlerin ailelerine bir Başsağlığı dilememiştir.

Olur mu böyle bir şey? Bu tavırda açıkça kutuplaşmayı, kamplaşmayı körüklemiştir.

Güç zehirlenmesi yaşayan İktidardakiler bir an evvel bu gerginlik ortamına son vermeli, demokrasiden sapma fikrinden vazgeçmeliler.

Bu nedenle AKP lilerin medyaya yaptıkları her açıklamada, konuşmalarında, muhalefete ve muhaliflere yönelik mesajlarında kışkırtıcı değil yumuşatıcı, saygılı olmalılar.

Türkiye’de son çıkan MIT, HSYK, İnternet ve Anayasa mahkemesi yasaları, Medya üzerindeki baskılar bize ortamın daha da gerileceğini, bireyin özgürlüklerinin daha da kısıtlanacağını gösteriyor.

Demokrasi dengeler üzerine oturtulmuş hassas bir yönetim şeklidir. Toplumun dokularını bozmak önce ona zarar vereni bulur.

Yapılması gereken bir an evvel güven verici ortamın kurulması, özgürlükleri genişletmek, kucaklayıcı politikalarla, farklılıklara hoş görüyle yaklaşmak ve olası bir iç çatışmayı önlemek ülkenin tam kaosa girmesini engellemektir.

İyi yönetilmeyen ülkelerde kutuplaşma, zenginle yoksul arasında gelir dağılımında uçurum ve bölgeler arası dengesizlikler olur.

Bizler burada Avrupa’da Milyonlar Türkiye’de hala yarım kalan hayaller ve olmasını istediğimiz umutlarla yaşıyoruz! Çünkü Türkiye halkları şu an olanları hiç hak etmiyor.

Aksi takdirde yay gibi gerilmiş olan Türkiye’yi belki de kan, gözyaşı dolu ve çok zor günler bekliyor.

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.