TEŞEKKÜRLER SAYIN HAYDAR BAŞ…

ABONE OL
11:52 - 23/10/2020 11:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

TEŞEKKÜRLER SAYIN HAYDAR BAŞ…


1980’li yıllarda tanıştığımız ve bizim izciliğimizde ufkumuzu açan, kendileri izci olmadıkları halde ideallerimizi paylaşan, bugün aramızda olmayan dört değerli insanı anmak istiyorum. 
Bu dört kişinin bizimle ilgili ortak yönü Uludağ Üniversitesi Veteriner fakültesinin kuruluşunda görev almış olmaları ve yollarının Uludağ Kirazlıyayla ve Sarıalanda ki izci kamplarında buluşmuş olmasıdır.
Prof.Dr.Zihni Erençin, Prof.Dr.Atıf Şengün, Prof.Dr.Ahmet Minbay ve Doç Dr. Aydın Evren… 
Hepsi kendi dallarında birer derya olan bu insanların arasında, soyadı Evren olduğu için bir türlü Prof. yapılmayan sevgili Aydın hoca bu sabah birden bire aklıma düştü.  
Bizim için; 
Ülkede “Kopya” çekme alışkanlığının, birbirinin düşüncesini çalmanın, başkalarının önerilerini kendi önerileri haline getirmenin örneklerinin yaşandığı günümüzde,  buna benzer bir olayı Aydın hoca 80 lerde yaşamış ve bize bir hayat dersi vermişti. (Kendisi Fransa’da  bir dönem zararlı içeriği nedeni ile deterjanı yasaklatması ile ünlü idi,) 
Üniversite senatosunda yaptığı önerilerin genellikle tepki gördüğünü ve kabul edilmediğini, ancak bir müddet sonra  reddedenlerin sanki kendi önerileriymiş gibi bunları uyguladıklarını anlatmıştı. Aydın hoca sessiz kalırken çevresindekiler bu sessizliğine içerler, kızarlarmış. O da; “Önemli olan düşüncelerimin ve önerilerimin kabul görmesi, hayata geçmesidir… Demek ki doğru şeyler düşünmüş ve önermişim…” diye sevinirmiş. 
Kıssa’dan hisse…
Şimdi biz de Sayın Haydar Baş’a ne kadar teşekkür etsek azdır. Öyle ya, ortaya attığı “Milli Ekonomi Modeli” hem iktidar hem de muhalefet partilerince taraftar bulmuş durumda. Birileri Haydar Baş’ın söylevlerini kopya çekmeye başladılar. Bu durum; ülkedeki dar gelirli insanlarımız ve emeklilerimiz için  iyiye işaret…
Düne kadar milli gelirin hortumlandığını söyleme cesaretini bulamayan; asgari ücretlilere, emeklilere, gazi, dul ve yetimlere maaş artırımı için yeterli kaynak olmadığı yalanını söyleyenler, geri adım atmaya başladılar. 
7 Haziranda kim kazanırsa kazansın, görünen o ki kazanan sayın Haydar Baş’ın ekonomi modeli olacak. Pek çok partinin maalesef iktidara geldiğinde bir Milli Ekonomi modeli ve devleti tarif eden Milli Devlet Modeli olmadığı için ister-istemez mevcuttan esinlenmek zorunda kalacaklar.              Tabii, uzun bir süre “Bunu neden biz düşünemedik?” diyerek batı modeli argümanlardan yararlanmak yerine, ülkenin Milli’leşme yolunda alternatife ihtiyacı olduğunu görecekler. 
Görülen o ki, 
Bağımsız Türkiye Partisi ve Prof.Dr.Sayın Haydar Baş sessiz-sedasız, kavgasız-gürültüsüz, bağırıp-çağırmadan hedefine varmış oldu. 
Ne mi yaptı?
Giderek Matematik’ten uzaklaştırılan vatandaşlarımızı uyandırdı. Hesap yapmasını ve milli gelirin dağılımı konusundaki haksız bölüşmenin nedenlerini düşünmesini sağladı… İane ile geçinenlerde bile iş keseye ve kasaya dayandığı zaman aymazlıklar sona erer… Muhalefet partilerinin yapamadığını, mecliste temsil edilmediği halde yapmayı başaran Prof.Dr.Haydar Baş’a ve Bağımsız Türkiye Partisine ne kadar teşekkür etsek azdır…
Benim bildiğim, 
Halk kitleleri yıllardır kandırıldığını fark ettiğinde ise hesaplar değişir ve siyasi dengeler bozulur.  Bakalım bizde bu olacak mı?
“Size daha modern yaşayacağınız konutlar sunacağız” diyerek kandırılan ve üstüne üstlük borçlandırılan; eski mahallesinden uzaklaştırılan; güzel bir zenginlik olan komşuluk kültürünü kaybettiğini fark eden, ancak geri adım atmak için geç kalan,  evleri ellerinden alındığı için mağdur olan insanlarımız kentsel dönüşüm masalı ile  günden güne çoğalıyor. 
 Enflasyon yok diyenlerin,  doların değer kazanmasını ekonomik hareketlilik olarak millete yutturanların, mahalle bakkalındaki gerçek ekmeğin bile üç lira olduğunu itiraf edemeyenlerin, milli kaynakların hedef alındığını göremeyenlerin, ana arterlerdeki yollara ve parklara yaptıkları makyajlar ile arka sokakları gizleyenlerin, nükleer enerjinin henüz kirletemediği bu güzel ülkeyi radyasyon canavarı ile buluşturmaya çalışanların,  standartlara uymadığı için dışarıya satamadığı ürünleri “Biz Türküz bize bir şey olmaz” diyerek ülke içine pazarlayanların ve buna göz yumanların, hastaneye kadar mükemmel ulaşım sağladıklarını söyleyen ancak her geçen gün artan hastalıkları teşhis ve  tedavi edemeyenlerin, Hipokrat yeminini bir tarafa bırakıp para yemini edenlerin mahşerde nasıl hesap vereceklerini düşünmeden edemiyorum. 
7 Haziran bütün bu tespitlerin ülkede nasıl algılandığının bir sınavı olacaktır.
Umarız bu sınavdan zarar göreceğimiz sonuçlar çıkmaz…

Taner Tümerdirim

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.