0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Gün geçmez ki bir mail alırız neymiş “Bor madenleri satılıyormuş”, neymiş “İsrailliler, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde sürekli arazi alıyorlarmış”, neymiş “Ülkedeki tüm şirketler yabancılar peşkeş çekiliyormuş”… Bu maillere de bir de “Bu maili dağıtmayan vatan hainidir” ibaresini eklerler… Yani en büyük milliyetçiler bunlar, gerisi vatanını yeteri kadar sevmez veya vatan hainidir… Hele bir de sol görüşlü isen milliyetçi olamazsın… Geçtiğimiz günlerde Münih’te yine şer ocakları toplandı ve sözde soykırımının propagandasını yaptı. Bu toplantının olacağını daha önceki toplantılar gibi çok önceden öğrenip derhal katılmaları dileğiyle Münih ve civarındaki yüzlerce kişi ve derneğe mailler attık. Mail attığımız dernekler arasında “Bağımsız Türkiye” diye bağırandan tutun da “Türk, titre kendine dön” diyene kadar geniş bir yelpazede hepsi vardı…

Ve toplantı gecesi… Fazla Ermeni bulamadıkları için çoğunluğu Süryani yurttaşlarımızın oluşturduğu izleyicilerin bulunduğu toplantıya katılan konuşmacılar, Türklere verdi veriştirdi. Sözde soykırımındaki hayali 1,5 Milyon Ermeni kurban rakamına bir de Rum, Süryani ve diğer Hıristiyan grupları ekleyerek 3 milyona çıkardılar. Bir katliam olduysa niye neden oldu hiç değinilmedi, sanki Osmanlılar bin yıldır beraber yaşadığı gayri Müslim gruplara birden saldırmaya başladı… Bu gecede Yunanistan’ın Münih Başkonsolosu Andreas Psycharis, sözde soykırımının büyük savunucularından Dr. Tessa Hofman’a Osmanlı’nın sözde soykırımında yok ettiği Rumlar için hazırladığı bilimsel çalışmalardan dolayı bir onur plaketi verdi. Peki tüm bunlar olurken bizim “Milliyetçiler” ve “Vatan-Millet Sakarya Nutukçuları” neredeydi?

Toplantıya katılan Türklerin sayısı gazetecileri saymazsak iki elin parmak sayısını geçmez… Toplantıya katılan tek Türk dernek başkanı ise çoğu kişilerin eleştirdiği ve kağıt üzeri dernek dediği Güney Bavyera Türk Dernekleri Koordinasyon Kurulu (TÜDEK) başkanı Mahir Zeytinoğlu oldu. Başkan Mahir Zeytinoğlu yarım yamalak Almancasıyla orada yırtındı, Almanca hazırlattığı bildiriyi okumaya çalıştı, izin vermediler. Yunan ordusunun, Hıristiyanları korumak için galip müttefik kuvvetlerce Ege’yi işgale zorlandığını iddia edecek kadar tarihi gerçekleri saptıran Dr. Tessa Hofman’la tarihsel gerçekler üzerine tartışmaya çalıştı.

Münih’te Ermeniler ve Pontus Rumcular her yıl ortalama ikişer program düzenlerler ve sözde soykırımını ısıtıp ısıtıp romantik Almanların önüne koyarlar. Bu toplantılarda hiçbir derneğe üye olmayan birkaç Türkiye sevdalısı dosttan başkasını göremem… Bizimkiler de yılda bir iki kez Ankara’dan bir tarihçiyi davet ederler ve orada görünmek için hemen hemen tüm Türk dernek başkanlarının katıldığı toplantılarda Türkçe olarak sözde soykırımının nasıl bir yalan olduğunu anlatırlar, bilgilenirler… Kendin çal kendin oyna… Çıkın sokağa sorun Almanlara Ermeni soykırımı oldu mu diye? Yüzde doksan dokuzu “OLDU” diyecektir. Yüzde biri de önyargılı olarak “Bilmiyorum ama siz Türkler yapmışsınızdır” derler…

Beyler, kendimizi aldatmayalım! Nasıl dinimizi camilere hapis ettiksek, milliyetçiliği de İnternet’e, dernek levhalarına ve balo salonlarına hapis etmeyelim… Siyasi görüşümüz ne olursa olsun, gerektiği yerde tek yumruk olmayı bilelim… Uluslararası platformlarda demokratik olarak ülkemizi, ilkelerimizi ve ecdadımızı savunamazsak, daha çok Sarrazinler bize hakaret etme cesaretini bulur…

Ahmet İNCEL