RAMAZAN MI RAMAZAN

ABONE OL
18:47 - 01/10/2020 18:47
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Ramazanda iyice sinirlerim bozuldu daha bir gördükçe… Adamın sorusuna bakın „Hacca gitmeye niyet etmiştim ama iflas ettim, borç alsam ya da bankadan kredi çekip de gitsem olur mu, gitmesem Allah günah yazar mı” „Saç kesmekle oruç bozulur mu?”

Sen hacca da gitme oruç da tutma bence, bu yaşa gelmiş de hâlâ böyle sorular sorabiliyorsan, otur önce adam gibi dinini öğren.
Yılardır aynı şeyi soruyor kimi de, “Denize girsem oruç bozulur mu”, sakız çiğnesem, kan aldırsam, ameliyat olsam…” Ya hu hocaya hacıya sormaya ne gerek var, haram olan faizle borç alacaksın, farzı eda edeceksin, akıl işi mi? İflas etmişsin, çoluk çocuğun aç, borcun dolu, bu durumda sana hac farz değil zaten.
Denizde su yutmaman mümkün değil, bu durumda girmemelisin, iftardan sonra gir ya da 1 ay girmeyiver veya bu denli vazgeçilmezse senin için deniz, tutma o zaman orucu.

Ameliyatta, narkoz alacaksın, bayılacaksın, bu durumda oruç tutulur mu, bedene eziyet de günah değil mi? Akıl var mantık var. Sanki her gün 24 saat sakız çiyniyormuşsun gibi, durdun durdun da, oruçluyken sakız çiğneme derdine düştün?

Tam dayaklık bunlar gerçekten. Belki de amaçları dalga geçmek!..

Hele de o muhteremlerin verdikleri yanıtlar; anlattıkları Kuranda olmayan hurafeler, masallar, öyküler!..

Arada bir çıkıp da, İslam’da olmayanları, Kuranda net olarak belirtilmiş yasakları ve kuralları bile kendilerince değiştirerek fetva verip adeta yeni bir din yaramaya çalışanlar, milletin kafasını karıştıranlar!..

……

Televizyon programlarının gün boyu terbiyesizliği de ayrı; hadi diğer zamanlar yapıyorsun bu yemek programlarını, hiç değilse, Ramazanda bari yapma.

Öylesi yemekler tarif edilip gösteriliyor ki sürekli, sormadan edemiyorum, bu malzemeyi alıp da, bunları yapmaya kaç ailenin gücü yeter diye.

Bu ülkede açlık sınırında pek çok insan var, bayramdan bayrama et gören var, çocuğuna süt alamayan var, hastalar var, diyetliler var; büyükler bir nebze sabreder de, çocuklar var!.. Hele de Ramazanda, gün boyu oruçlular var!..

O malzemeleri alıp da pişirebilenlerin elinde zaten yemek kitapları var, internet var elleri altında, ulaşabilirler o bilgilere de, sen ne diye milleti özendiriyor, canını çektiriyorsun, hiç mi vicdanın yok senin?! Hiç mi acıman yok insanlara, çocuklara hele?!

Bir de sofraların olmazsa olmazı olarak lanse edilen kola reklamları; zararları ayyuka çıktı, gelirinin nereye gittiği de artık herkesçe malum; yakışıyor mu iftar sofralarına?!

Ya o gösteriş yarışına dönen iftar ziyafetleri, davetlilerin hep kendileri gibi zenginlerden oluştuğu, kuş sütü eksik sofralar, pek çoğunun oruçlu da olmadığı gösteriş iftarları!..

Tokların daha bir doyup açların daha bir açlığa mahkûm olduğu bir ramazan!..

Akşama dek isyana varır boyutta döylenip durarak, göz saatte ya da uykuda akşamı etmeler… İftar edilir edilmez, namaz yerine deniz ya da havuza koşmalar!..

Ramazanın ne olduğu, nasıl idrak edilmesi gerektiğinin bilincinde olunmayan, maksattan uzak bir ramazan!..

…….

Üzülüp sinirlendiğim diğer bir konu da; bu milletin nasıl bu denli akılsız, bu denli idraksiz ve saf olabildiği, hayretler içerisinde kalıyorum.

Herkes para kazanmanın da bir yolunu bulmuş; bu safları yolup duruyor her bir şekilde!..

Kendisini Mehdi, hatta Peygamber ilan edenler, şifacılar, otçular, şeyhler şıhlar, efendiler, hazretler, tövbe kabul ediciler, cennet tapusu dağıtıcılar, tükürüğünü yalatıcı, ayak suyunu içiriciler, cinsel paylaşımla aklandırıp çocuk sahibi yapıcılar, falcılar, büyücüler, yaşam koçları, kuantumcular, reikiciler!..

Ramazanda daha bir çoğaldı bu fırsatçılar!..

Ya hu sizin hiç aklınız yok mu? Kafanız hiçbir şeye basmıyor mu? Kendinizi yönetmekten, doğruları bulmaktan, gerçeğe ulaşmaktan bu denli mi acizsiniz?!

İlla birileri mi gütmeli sizi ya da paranız mı çok!..

Hele de o yazımın başında da bahsettiğimce mantıksız, manasız, çocukların bile sormayacağı sorular!..

Gerek Kuran, gerekse pek çok din görevlisi bangır bangır, türbelere mum yakmayın, çaput bağlamayın, taleplerinizi Allaha yapın diye bağırmasına rağmen, hâlâ oralardan medet umanlar!..

Allah burnunun dibinde, her an her yerdeyken ve “Size şah damarınızdan yakınım” derken, “Dönüşünüz bana, benden isteyin…” derken; kilometrelerce yol kat ederek, tövbe etmeye, af dilemeye, dolayısıyla cennete kabul edilmeye birilerini ziyarete gitmeler!..

Allah katında muteberdirler, iyi de bir kuldurlar belki ama nasıl Allah adına tövbe kabul ederler, tövbe edip de sayesinde vazgeçildiğine inanılan kötü huylar, alışkanlıklar, Allah izin vermese, nasip etmese kabul edilebilir mi; esas tövbe edip af dilenmesi, bağışlanmayı beklenilmesi ve cennet umulması gereken Allah’ın kendisi değilmiş gibi bir nevi şirk koşmalar!..

Fal ve büyü şiddetle yasaklanmışken, hâlâ falcılara, büyücülere koşanlar!..

Akıl alır gibi değil akılsızlıkları!!!

Perihan Reyhan Alkan

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.