MUSTAFA KEMAL’İN KÜÇÜK SOYAĞACI

ABONE OL
18:09 - 01/10/2020 18:09
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

MUSTAFA KEMAL’İN KÜÇÜK SOYAĞACI

Eeeey Hasan Baki!

Sana ve senin gibilere bir akıl vereceğim. Sakın ola, ağzınızı açmayasınız! Sonra gagasındaki peyniri kaptıran kargaya dönersiniz.

Seni ve senin gibileri kargaya ya da tilkiye benzeterek o hayvancıklara hakaret ettiysek elimizde olmadan, affola! 

Bak şimdi; kedi olmadan fare yakalamaya kalkan Bakilerin Hasan’ı!

Vadina’nın batısındaki dağlık bölgeye, Teselya alındıktan sonra, oraların Türkleşmesi amacıyla Anadolu’dan Türkmen aileler götürülüp yerleştirilmiştir. Bunların Konya Türkleri olduğu kesin tarih bilgisidir. O nedenle yerliler bunlara ‘Konyar” derler. Bir başka göçmen gurup da Söke (Aydın) dolayından gelmiş ve Sarıgöl Bucağı ve çevresine yerleşmişlerdir. 

Bu ikinci göçmenlerden birkaç aile Selanik yakınlarındaki Langaza’ya taşınmışlardır.

Babalarını kaybettikten sonra Küçük Mustafa; annesi ve kız kardeşi Makbule’yle, Selanik yakınlarındaki dayısının yanına giderler.

Hatta; burada öğrenimini tehlikede gören annesi Zübeyde Hanım çocuklarını alarak Selanik’teki kız kardeşinin yanına taşınır.

Şimdi; “Kimlerdir bu insanlar?” diye soracak olursanız, anlatayım sana ve senin gibilere.

Anadolu’dan gelerek Selanik’e yerleşen bu ailelerden birinin Feyzullah adlı bir oğulları vardı. Feyzullah; Zübeyde Hanım’ın babası, Mustafa ve Makbule’nin dedesidir. 

Anneannelerinin adı Ayşe’dir. 

Zübeyde Hanım bu evlilikten dünyaya gelmiştir. Okuma yazma bilir. Kuran’ı da ezbere okuyabilen bu hanımın bir adı da Molla Zübeyde’dir.

Mustafa’nın iki de dayısı vardır. Hasan ve Hüseyin’dir dayılarının adları. Hasan; Langaza’da aşçıdır. Hüseyin; Rapla Köyü’nde, Selanik eşrafından Hacı Süleyman Bey’in çiftliğinde subaşılık ve kâhyalık yapmaktadır.

Zübeyde Hanım; geçirdiği bir kaza nedeniyle, Selanik’e doktora gider. Onu orada, iriyarı, sarı bıyıklı, sarı saçlı bir adam görür. Beğendiği bu hanımı ailesinden, Hacısofugiller’den ister. Bu sarışın adam Ali Rıza Efendi’dir. 

Ali Rıza; Anadolu’dan Rumeli’ye göçen bir yörüğün, Hafız Ahmet Efendi’nin oğludur.

Saçı ve sakalı kırmızı olduğu için Kırmızı Hafız da denilen bu Yörük Türk Mustafa’nın baba tarafından dedesidir. 

Mustafa’nın halası Rukiye, amcası Salih’tir.

Mustafa’nın Makbule’den başka Fatma, Ahmet ve Naciye adlarında üç kardeşi daha gelmiştir dünyaya. Ancak; aile bu üç çocuğunu kaybetmiş, yalnız Mustafa ve Makbule yaşamışlardır.

Sarışın bir kurda benzeyen Mustafa saçlarının rengini tümüyle babasından almıştır.

Zübeyde Hanım ve çocukları, yakalandığı bağırsak vereminden kurtulamayan Ali Rıza Efendi’yi çok erken kaybederler.

Mustafa; askerî okulda öğrenciyken, Zübeyde Hanım, işleri biraz yoluna sokabilmek için, Emekli Albay Ragıp Bey’le evlenir.

Mustafa bu evliliği hiçbir zaman ve biçimde sindiremez. Bu nedenle de Halası Rukiye’nin yanına kaçar.

Mustafa’nın nasıl Kemal olduğunu da anlatmak gerekir mi sana ve senin gibilere, bilemedim.

E! Onu da siz merak edersiniz herhâlde.

Ona en çok yakışansa KURTARICI ve KURUCU nitelemeleridir.

Kurtarmıştır. Neyi mi? Yurdu! Yurdunu! Yurdunuzu! Yurdumuzu!

Kurmuştur. Neyi mi? Cumhuriyeti! Cumhuriyetini! Cumhuriyetinizi! Cumhuriyetimizi!

“Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen Türk İstiklâlini ve Türk Cumhuriyetini ilelebet müdafaa ve muhafaza etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbâlinin yegâne temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir.” diyen de odur. 

O kıymetli hazinedir bugün tehlikede olan Bakilerin Hasan’ı.

Gaklama!

Ahvâl ve şerait ne olursa olsun! Vazifeye atıl! Düşünme!

Bu davet bizim!

Hepimiz; Kifayetsiz Reis(!)in karaya oturtmak üzere olduğu bu cumhuriyet gemisindeyiz.

Hasan Arslan

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.