MEKTUP ÖLMEDİ

ABONE OL
18:18 - 01/10/2020 18:18
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

MEKTUP ÖLMEDİ 

Sevgili Güven Pamukçu,

hızlı teknoloji çağında mektup yazmayı yaşatmak gerektiğini söylemeden, izlenceye tema olarak ele aldın ve eyleme geçtin.
Eylül ayında, önce Akköy Şiir Yazı Çeviri Evi’nin açılışında eşimle, yerli konuk yazar, Didim’i idare eden sanata saygı ve sevgi duyan kentin büyükleriyle birlikte sevinçle katıldık.
Aralık ayında Noel Bayramı’ndan önce Berlin suni ışıklandırmayla renkli bir cennet manzarasına büründü. Ama doğal ışıklı yazı ceviz ağacının gölgesinde Çeviri Evi’nin bahçesindeki güzel birlikteliğimizi anmaya engel değil.
Açılışın akabinde, üç yıl aradan sonra Didim 11. Edebiyat Günleri’nde tüm sanatseverler buluştu. Akköy Dergisi Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni olarak sevinç ve mutluluğun gözlerinden bütün katılımcılara yansıdı, sana derneğinize inanan, kent kültürü almış, donanımı ve öngörüsüyle sanat ve edebiyat üreten ve seven, insanlara yol veren Didim Belediye Başkanı meclisi ile birlikte A. Deniz Atabay da mutluluğunu gösteriyordu.

Ara verilen üç yılda seninle birlikte üzüldük, birlikte sponsorları hareket haline getirmek için çareler aradık. Sana sormadan Mavi Didim Gazetesi’nde çağrı yazmam, karakterine hiç uymamıştı. 

Bu gece çok güzel bir rüya gördüm. Bulutların arasında oturuyor, gökyüzünü maviliklerini izliyor, güneşleniyordum. Vücudumda hiç bir ağırlık yoktu, kuş yeleği gibi hafiftim ve yalnız değildim.

Sigmund Freud, rüyaların mutlaka geçmiş veya gelecekte dayandığı bir sebep vardır, diyor. Rüyamı canlandıran Apollo Tapınağı yanında gökyüzü ay ve yıldızların altında açık havada geçirdiğim edebiyat akşamları olacak. Sana not alırsam iyi dinleyemem demiştim. Sen, tüm etkinlik boyunca okunan mektuplar dergide basılıp, yayınlancak deyince çok sevindim.

İşte bugün Söke’ye gidip sıra beklediğin postaneden gönderdiğin, yalnız Türkiye’de değil Dünya’da tek olan köy dergisini aldım. Sayfalar kâğıt yeni baskı kokuyor. Sanala alıştığımız çağda başka bir lezzeti var ele almanın.

Açılış konuşmalarından, onur konuğu Enver Ercan’a hitap edilen konuşmalardan başka otuz mektup var. Hani sitem etmiştin çağın hızından başı dönen dünyalı mektup yazmıyor artık, diye. Senin kendine yazdığın mektubu çok anlamlı buldum, eşime çevirmeye çalıştım.

                        
Sana Akköy Şiir ve Edebiyat etkinliğine davet etmeni tavsiye ettiğim Berlinli şair ve yazar Dr. Ertekin Özcan’ın organize ettiği 
7. Şiir izlencesi bu akşam Berlin Tiyatrom’da yapılacak. Yaz mevsimi sıcağında, açık havada gerçekleştirilen şiir etkinliği gibi olmasa da bir teselli olacak. Can dost sevgili Güven Pamukçu, mektubumu noktalamadan, Almanya’yı meşgul eden üzücü bir olaydan bahsetmek istiyorum.

Olaya geçmeden önce Alman Anayasası başlangıç cümlesini yazmalıyım.
“Tanrı ve insanlar karşısındaki sorumluluğunun bilincinde olan bu anayasa, bütün Alman milleti için geçerlidir.
1. Madde: 
– İnsanın, bireyin onuruna ve haysiyetine dokunulamaz.
Tüm devlet erki, ona saygı göstermek ve onu korumakla
Yükümlüdür.
2. Madde:
Cinsiyeti, soyu, ırkı, dili, yurdu ve kökeni, inancı,dini veya siyasi görüşleri dolayısıyla hiç kimse mağdur
edilemez ve hiç kimseye imtiyaz tanınamaz.”

Tuğçe Albayrak, 22 yaşında öğretmen adayı bir üniversite öğrencisiydi. Restoran tuvaletinde üç erkek tarafından tacize uğrayan iki Alman kızı kurtardı. Şiddet meyilli bu gençler çıkışını bekleyip Tuğçe’ye saldırdılar. Alman vatandaşı Türk kökenli kızı ölüme götüren, yaralayan genç Sırp kökenli. Ölen başarılı Alman çoğunluğun istediği gibi topluma uyan, öldüren ise göçmenleri gündemde tutan şiddet uygulayan göçmen çocuğu.

Türk kızı gösterdiği cesareti hayatıyla ödedi ve ölümüyle kahraman oldu. Bir erkek ona şiddet uyguladı, ama yine sorumluluk duyan diğer erkekler cenaze töreninde tabutunu omuzlarında taşıdı. Sırp kökenli bir futbolcu gol attıktan sonra T-şörtüne yazdığı yazıyı açarak kızın ailesinden özür diledi.

Olay en ciddi Alman gazete ve dergilerde konu oluyor. Televizyon yayınlarında tartışma devam ediyor. Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck ve Başbakanı Dr. Angela Merkel toplanan milyonlarca imza karşısında Türk kızına Alman Almanya Federal Cumhurbaşkanı Liyakat Nişanı (Bundesverdienstkreuz) ile ödüllendirmeyi düşünüyor.

Medeni cesareti, ölümden sonra ortaya çıkan organ bağışlama vasiyetiyle daha öğretmen olmadan insanlığa büyük bir ders veren Tuğçe için din ayırımı göstermeden herkes dua ediyor.

Onur insanın kendisine arzu ettiği saygı, şeref, haysiyet, izzetinefsini başkaları için de istemektir. Genç erkeklerde şiddet konusu zaten gündemden hiç düşmüyordu, bu olayla tekrar doruğa çıktı.


Katil olan Sırp kökenli gencin de onuruna saygı gösterileceği anayasaya göre umut ediliyor. Halkı temsilen fahri hakimlik yapan eşim şiddet uygulayan genç, o iki Alman kızı bulup, şahitlik etmelerini sağlar ve terapisini sağlıklı kabul ederse ceza indirimi olabilir, diyor.

Kısa ve öz yazma bir sanat işidir, bu sanat dalı da edebiyattır. Dergideki mektupları okumaya devam ederken, 12. Akköy Şiir ve Edebiyat etkinliğini düşleyeceğim. Gelecek yaz gemide yapma fikri şahane. Eşim de senin Didim tarihinde ölümsüz olacağına inanıyor.
Yaz’ın daha güneşli günler göreceğiz, ünlü şair ve yazarların adını taşıyan Akköy’ün sokaklarında dolaşıp, kitap dolu kütüphanesinde çay içeceğiz.

Yeni yılın sana sağlıklı, daha güzel günler getirmesini diliyorum.

Hoşça kal!


İlter Gözkaya-Holzhey   


Bu konuda mutlaka okunması gereken makale ve dergi:

Ahmet Tan, Alman Anayasası-Erdoğan ve Tuğçe, 
Cumhuriyet Gazetesi, 5.12.2014, sayfa 13

Akköy Kültür-Sanat Edebiyat Dergisi, yıl 15, sayı 82,
Genel Yayın Yönetmeni Güven Pamukçu
ISSN 1303 – 3867 


Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.