KARARTMA

ABONE OL
18:15 - 01/10/2020 18:15
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

KARARTMA

Tarih tekerrürden (tekrarlanmaktan) ibarettir derler.
Hitler’den, Mussoli’den sonra gelen diktatörler tüm dünyada ibretlik olsun diye başlı başına bir ders konusu olurken, bizde tarih yine tekerrür ettirilmekte.
Hem de, mazlum ülkelerin esaretten, sömürge olmaktan kurtuluşu örnek alınan Türkiye de.
Siyasal İslamcı AKP’yi, tüm diktatörlerin yaratıcısı emperyalizm, tarihi tekrarlatma görevi ile iktidara getirirken elçileriyle, ajanlarıyla engelleri de yok etmesine katkıda bulundu.
Hem de, Göbels’in Almanya’da uyguladığı propaganda taktiklerini birebir uygulayarak 
Dini ve halkın öfkesini, yoksulluğunu kullandı.
 Teknik eleman yoksulluğunu cemaat’in okul bitirmiş, her dalda yetenekli müritleriyle giderdi. Demokratları, yurtseverleri, aydınları, solcuları Yahudilere uygulanan Toplama Kampı uygulamasını Silivri’de kurdu.
Kemalist kadroları etkisiz duruma getirerek baskıcı polis rejimini yerleştirmeye başladı.
Komünistler, Marksistler dönmüş, ileri demokrasi rüyasıyla Türkiye’nin adım adım ortaçağ karanlığına götürülmesini coşkuyla desteklediler.
AKP’nin çıkarları için araç saydığı demokrasi treninden onlara gereksinim kalmadığında da fırlatıp attı.
Sonra iktidara ortak ettiği, her dalda yararlandığı cemaati de saf dışı etmeye kalkıştı.
Artık AKP kendi kafasındaki İslami Diktatörlük rejimini kurmayı adım adım ilerletti.
Gerektiğinde kefen giydirilmiş katillerle,
 Gerektiğinde yandaş; şiddeti içselleştirmiş eli sopalı, palalı esnafıyla, özel seçilmiş cinayetleri soruşturulamayan polislerle
Baskılara boyun eğmeyenleri, Laik, Demokrat, Üniter, bir Hukuk Devletinden yana olanları hapsederek, linç ederek, kurşunlayarak öldürerek yok etmeyi hedefledi.
Yolsuzlukla, rüşvetle, hırsızlıkla mücadele edeceğiz diye tepinerek iktidara geldiler 
En çirkin yolsuzluğu kendileri yaptılar.
İsviçre’de sekiz hesabını ABD duyurdu kriptolarında.
”Kanıtlamayan…” Diye hakaretleri sıraladı ama İsviçre’ye açıklayın diyemedi.
 Çünkü korktu. 
Ailece Karun oldular. Din, iman diyerekten.
Çamurlu yollarda, yırtık ayakkabılarla birilerinin çıkarları için bulunup tepeye çıkarıldıklarını unuttular
Sonra buldum delisi oldular
Sadece kendilerini değil ailesini, ülkesini de yaktılar.
Vicdan, insanlık, din, iman da demokrasi gibi onlar için araçtır.
Her ülkede, her toplumda vardır böyleleri.
Daha niceleri geldi geçti.
İşsizlik aileleri canından bezdirirken
Ülke borç batağında debelenirken
Onlar gömlek değiştirir gibi uçak değiştirdiler.
Milletin gecekondusunu başına yıkarken
Onlar yargıya rağmen kaçak saraylarda sefa sürmeyi yeğlediler.
Gezi olayları bir dersti onlar için, uyarıydı.
Ama anlamazlıktan geldiler.
17 Aralıkta ummadıkları anda kâğıttan kaleleri dağıldı.
Ortaya saçıldı kirli çamaşırları
Kifayetsiz muktedir şaşkın mı şaşkın
Kurban aradı can havliyle
O kadar emindi ki kendi ilahi gücünden:
Savcıları, Yargıçları namuslu polisleri görevden attı, hapsetti.
Başta yalan da diyemedi. ”Başbakanı gizli dinlediler.” Diye tutturdu.
Bu bir darbedir diyerek sıyrılmaya kalkıştı.
Alışık değildi sorgulanmaya, soruşturulmaya
Her gün bir başka belgeler ortaya çıkıyordu.
Pis kokular sadece Türkiye’ye değil, dünyaya yayıldı.
Bu belgeler sahte dedi, belgeler doğru çıktı.
Bakanları gözden çıkardı, bakanlıklarını aldı.
Yüce Divana gönderip bir müddet kendisini unuturlar diye umarken
Bakanlar resti çekti; ”Ya hepimiz ya da hiç birimiz!”
Dünya bu rezaleti nasıl kapatacaklar diye beklerken,
Kendini başbakan sanan biri, dört bakana Yüce Divan’ı önerdi.
Anlı şanlı TBMM Soruşturma Komisyonu Başkanı, hem de hukukçu, tam karar anında Kaçak Saray’dan aldığı telefonla ne etik kaldı ne hukuk. 
Koltuk ahlaktan üstün çıktı.
Milletvekilleri zaten kurulmuş birer robot sanki.
Tirajı-komik oylama başladı, bitti:
Parmak sayısıyla vicdan kelepçelenip fosseptik çukuruna atıldı.
Merhamet ayaklar altında ezildi gitti
Allah korkusu; Oy çokluğuyla kaldırıldı 
Kifayetsiz Muktedir korkusu Allah korkusunu yendi
Fireye rağmen
Vicdanlar karartıldı belgeler karartılmak istenirken
Hırsızlık, rüşvet, soygun oy çokluğu ile saygınlık kazandıran görev sayıldı, Yüce Mecliste.
Şaşırdınız mı?
Ben şaşırmadım.
Ama biz inanıyoruz ki;
İstediği kadar karartmaya çalışsın gerçekleri
Gün doğacak her yer aydınlık olacak bir gün
Ve bağımsız yargıda mutlaka hesap verecek suçlular
Tarih; Kifayetsiz Muktedir’i
”Ne çektiyse dilinden, 
Ne çektiyse kibrinden 
Ne çektiyse cehaletinden, 
Ne çektiyse dizginleyemediği hırsından çekti.”
Diye yazacak…

YILDIZ AKALIN



Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.