0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Yazımın başlığını neden bu sözcüklerden seçtim, ona geleceğim.

Önce bu sözcüklerin sözlüklerdeki anlamlarına bir bakalım:

KANSER: Bir organ ya da dokudaki gözelerin düzensiz olarak bölünüp çoğalması ve başka organlara yayılmasıyla beliren kötümcül ur, hastalık.

Sözlüğe göre Türkçemizdeki adı da incitmebeni imiş bu hastalığın.

METASTAZ: Organizmanın herhangi bir noktasında bulunan bir hastalığın organizmanın başka yerlerine sıçraması

Özellikle kanser hastalığında hücre metastaz yoluyla vücudun başka organlarına da sıçramışsa ‘ hastanın kurtulması ve yaşamını sürdürmesi olanaksızdır.

Ölüm kaçınılmazdır.

Başlığa nereden mi geldim?

Türkiye’mizin iflah olmaz iki Barış’ı var.

Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu.

Bir kitap yazmışlar birlikte.

METASTAZ

Aldım kitabı. Ben; edindiğim kitapların önce arka sayfalarına bakar ve orada yazılanları okurum başlangıçta.

Bakın Barışlar orada neler yazmışlar:

“İlk kez yazılan gerçeklerle tabular yıkılıyor. Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu, METASTAZ’la devleti esir alan kanserli hücrelere ışık tutuyor.”

Kanser olan Türkiye’dir.

Bu kanser metastaz yapmıştır ve ülkenin tüm organlarına atlamıştır.

Ben; kitabın ilk dört bölümüne kadar okudum henüz.

Üçüncü bölümü bitiren şu tümcelere bir bakın ne olur!

“Tahliye ettiği FETÖ şüphelisi işadamlarını tutuklatan savcıya ‘FETÖCÜ’ diyen hâkimi, rüşvet aldığını ortaya çıkaran başsavcının ‘rüşvet alan bir FETÖCÜ’ olduğunu iddia ettikten sonra tutuklayan hâkim, FETÖ’den tutuklandı.”

Biz; bu durumu Türkçemizde ‘Kimin eli kimin cebinde?” deyimiyle açıklarız ya, bilin bakalım, kimin eli kimin cebinde?

‘GAVS’ ne demektir, bileniniz var mı?

‘VİRD’ nedir peki?

Kafaları karıştırmayı sürdürelim.

‘ZİKR-İ HAFİ’ nin ne anlama geldiğini kaçımız biliyoruz?

Bir de ‘İSTİHARE’ var.

Sonuncudan başlayalım:

Anımsarsanız. Bir ara, ülkede çocuk ölümleri yaşandı. Her gün, ülkenin anlı şanlı hastanelerinde, oldukça çok sayıda ölen çocuk haberleriyle sarsıldı Türkiye.

Bu ölümlerin nedenini bir türlü bulamadılar doktorlar.

Devrin Sağlık Bakanı, uzmanlığı çocuk hastalıkları olan, profesör sanlı, adı gereksiz, bir doktordu.

Bakanlığa gelir o günlerde.

“Bana köyü bağlayın!” buyurur çalışanlarına.

Köy; Adıyaman’ın Kâhta İlçesi’ne bağlı olan, Menzil Tarikatı’nın üssü olan Menzil Köyü’dür.

Bağlarlar bakanı.

Bu; anlı şanlı, çocuk hastalıkları uzmanı profesör doktor bakan, tarikat şeyhinden ‘istihare’ye yatmasını ve bu ölümlerin nedenini ve ölümlerin çaresinin bulunmasına yardımcı olmalarını niyaz eder.

Kerameti nedir ola bu ‘istihare’nin?

Anlamı şu sözcüğün: Bir inanışa göre girişilecek bir işin hayırlı olup olmadığını rüyadan anlamak için abdest alıp dua okuyarak uyuma.

Gelelim ‘gavs’a: GAVS; neredeyse peygamberin yerine konan, Menzil Tarikatı’nın şeyhine deniyor.

Tarikatın müritleri;  Gavs’a ve ömürleri boyunca Gavs’ın evlatlarına köle olmayı farz ya da vacip sayıyorlar. O denli yani!

‘Vird’ ve ‘zikr-i hafi (gizli zikir)’ birbiriyle bağlantılı kavramlarmış, ben de kitaptan öğrendim bunları.

Gizlice zikretmek anlamına geliyormuş bu sözcük.

Vibrin yalnız olarak yapılanı değil, toplu olarak yapılanı makbulmüş.

Gittiler FETÖCÜLER, geldiler MENZİLCİLER:

Okuduğum ilk üç bölümde boğazlarına değin rüşvet batağına saplanmış hakimlerden, savcılardan, avukatlardan söz ediliyor.

Resmen bir rüşvet pazarı kurulmuş devletin bu organında.

Hakkın, hukukun, adaletin sağlanmasında görev alan bu asalaklar tam bir kanser hücresi durumundalar. Hem de en tehlikeli olanlarından, en agresif, en öldürücü olanlarından.

Metastaz yaparak tüm organlarına sıçramışlar ülkenin, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye’nin, cumhuriyetimizin.

Durum vahim.

Tehlikenin boyutları varsayılamayacak kadar büyük…

Yurtseverlerin görevi; bu metastaz zehrine panzehir olmaktır.

Bu; savsaklanamayacak bir yurtseverlik görevidir.

Kurtardık, kurtardık.

Kurtaramadık. Doktor fayda etmez artık.

Bu hastalık bizi incitecek karşı durmazsak.

Ne yersek yiyelim ondan sonra.

Ruhumuza el Fatiha!