KALMAK DA ZOR

ABONE OL
18:09 - 01/10/2020 18:09
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

KALMAK DA ZOR

Dünya’da 60 milyon insan anayurdunu terk etmek zorunda kalarak yollara düştü, duruma göre gitmek te, kalmak ta zor olabilir.
Sığınmacı olarak bilhassa Suriye’den yola çıkanların çoğu önce ara ülkelerde çalışıp para biriktiriyor, varını yoğunu vererek yolda ölmezse Avrupa’ya ulaşıyor.

Geride kalanların acısı fazla konu olmuyor, iç savaşta bomba altında yaşamaya çalışıyorlar. Dışardan ilk yardım gelmezse aç susuz, bazan da yaralı bekliyor.

İlk nesil Almanya’ya gelirken geride kalan çocukları, anne babaların çektiği hasretlik, ruh sorunu o zaman konu yapılmadı. İkinci neslin yazdığı kitaplarda yaşanan travma daha yeni su yüzüne çıkıyor. Yetmiş yıllarında Türkiye’de bırakılmak zorunda kalıp, sonra Almanya’ya getirilen ikinci neslin üçüncü ve dördüncü nesle aktardığı davranışlar nasıl bir etki yaptı, bıraktı hâlâ araştırılmadı.

Üçüncü nesil, bir öğrenci okulda başarısız olursa ancak ruh doktorlarına, okul psikologlarına çok geç götürülüyor. Haklı olarak okul duyarsa, biyografi dosyasına geçer ve gelecek ders yılında ders verecek öğretmene negatif etkilenmesinden korkuluyor. Aile okul dışında kendisi bir psikoloğa güvenebilir.

Geçmiş deneyimlerden ders çıkarılırsa sığınmacı olarak Suriye’den gelen çocuklara daha etkili psikolojik destek verilmelidir. Bu, gençlerin radikalleşmesini de önleyebilir. Fakat maalesef öne çıkarılan tek konu terör olduğundan dolayı korku alınacak önlemleri etkisi altına alıyor.

Konu sığınmacılar olunca, velileri ve öğretmenleri uyarmak istiyorum. Kökü kazılmış sanılan verem hastalığı en fazla Londra olmak üzere Avrupa’ya gelmiş durumda. Veliler çocuğun öğretmeni aracı ile bilgi edinmelidir. Berlin’de verem merkezi açılmıştır.

Kalmak konusu Dr. Martin Luther’in (1483-1546) reform yılının 500 yıldönümünde ele alınıyor, tartışılıyor. Kiliseler boşalıyor gerek Katolik gerek Protestanlarda üye azalıyor.
İki sebebi var, birincisi işsiz sayısı arttıkça kilise için verilen vergiden kaçmak, diğer sebep te gençler dinin etkisi bilimin üstünde olmasını istemiyor. Yatıp, kalkıp bilhassa İslâm konusu tartışıldıkça dinden dahi bıktırılmış oluyor. Bu iki sebepten başka dinî yatılı okullarda öğrencilere yapılan taciz olayları da negatif etki etti.

Johannes Gutenberg (1400-1468) matbaayı icad etmeseydi, Martin Luther İncil’i tercüme ederdi, ama halka ulaştıramazdı. Basım imkânı olunca halk kendi dilinde dinini okuyup öğrendi ve böylece reformun şart olduğunu anladı.

Kutsal kitabı okuyan inananlara yazdığı 95 maddelik bildiri daha kolay kabul gördü. O mezhep savaşı istemiyordu, savaşı çıkaranlar prensliklerde halka hükmeden emirlerdi.
Kutsal kitabın Almanca ’ya çevrilmesinden sonra küçük devletler dilin birleştirici gücüyle anlaştılar. Martin Luther’in dile hizmetini filozoflar tartışıyor, bu konuda kitaplar yazılıyor.
Alman halkı her konuda olduğu gibi, dinî tarihlerini de tabu yapmadan tartışıyorlar.

Hataları da bu yıldönümünde konuşulacak. Yahudiler hakkında söylediği negatif kavramları 3. Alman Devleti zamanında Hitler soykırımda kullandı.

Türkler hakkında sözleri ile bugünkü Türk düşmanlığına etkisi de araştırılmalıdır. Üniversitede doktora yapacak öğrencilere bu konuyu not etmelerini öneriyorum. Birinci Viyana kuşatmasından (1529) sonra sözleri tarihe geçmiştir. Türkler Tanrının Hristiyanların başına verdiği şeytandır, cezadır.
Nitekim Hristiyan dininde birleşme çağrısı Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılma, parçalanma sebeplerinden biridir.

İsa peygamberle karşılaşan iki kişinin ilk sorusu kaldığın yer neresi, olmuştur. Bir insan kalacak yeri yoksa, sokakta bırakılmaz. Varsa yeri merak edilir, bir insan hakkında hüküm vermek, tanımak oturduğu yeri görmekle mümkündür. İncil’de kalmak ile oturmak aynı anlamda kullanılır.

Türkçe’de daireye gidilmez, eve gidilir. Ev kavramı kaldığın yeri izah eder. Çadırda bile yaşansa, eve gidilir.
Çölde giderken bile göç esnasında Tanrı’nın halkın yanında olduğuna inanılırdı. Göç İsa peygamberden önce de vardı, ondan sonra da devam etti, hâlâ devam ediyor. İnancı beyninde, kalbinde ve ruhunda hisseden umudunu kaybetmez.

Kış mevsimi yaklaşırken evsizleri, sokakta yaşayanları düşünme zamanıdır. Terörden çok, sığınmacılara verilecek kalma hakkı konuşulmasını diliyorum.

Hoşça kalın!

İlter Gözkaya-Holzhey                

Başucu kitabı, tarihten ders almak için:
Ein Dokument der Schande, 
Martin Luther, Von den Juden und ihren Lügen.
Kommentiert: Matthias Morgenstern
Berlin university press, Wiesbaden 2016 
ISBN 978-3-7374-1320-6

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.