İSLÂM’IN GELECEĞİ, GELECEĞİN İSLÂMI’NA BAĞLIDIR (III)

ABONE OL
18:45 - 01/10/2020 18:45
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

“Bugün konulu tefsirlere ihtiyaç var. Kur’an neo-koloniyalizme ne diyor, kapitalizme, tü-ketim kültürüne, tüketim toplumuna, borsaya ne diyor, tahvile ne diyor, hisse senetleri-ne ne diyor, sigortacılık sektörüne nasıl bakıyor, bankacılık sektörünü nasıl görüyor, eko-nomik yapı nasıl olacak, siyasi katılım nasıl olacak, sendikacılık, işçi hakları, adil ücret, iş güvenliği, adil vergi salımı ve dağıtımı , bu ve benzeri konularda modern insana Kur’an ne diyor? Bu ve benzeri sorulara tefsirlerin cevap vermesi gerekir.”

Mezhepler
Mezheplerden ziyade mezhepçilik hastalığı ve mezhep taassubu İslâm ümmetini paramparça etmiştir. Mezhep anlayışı İslâm kardeşliği anlayışının üstüne çıkmıştır. Mesela, Ehl-i Sünnet olmak ne kadar Sünnet’le ilgilidir, Ehl-i Sünnet’in kurucu öğretisinin ne kadarı Sünnet’le ilgili, ne kadar kelami ve siyasi ihtilaflarla ilgilidir?.

Muhammed İkbâl ile başlayan , “İslâm Düşüncesinin Yeniden İnşası” projesi ve anlayışı gerilemiştir. Osmanlı’nın yıkılışından sonra Müslüman entelektüeller sürekli şu soruyu sordular; “Biz niçin bu hale geldik?” Cevap; “Müslümanlar Kur’an ve Sünnet’e dayalı gerçek ve sağlıklı İslâm’a sahip çıkmamışlardır.” Bu tespite herkes katılır, çünkü yanlış değildir, ancak gereken nedense yine de yapılmaz.

20.yy’da tefsirler
Kur’an tefsirleri konusunda geçmişte yapılan tefsirlerin yetersizliği masaya yatırılmış ve gereken yapılmıştır. Tefsir konusunda gösterilen bu hassasiyet, maalesef hadisler konusunda gösterilmemiştir. Mesela 20. yy’da saltanatı savunan müfessirler bulamazsınız. Son yüzyıllarda yazılan tefsirlerde Şura sistemi ön plana çıkarılmıştır. Böylelikle, insanların yönetime daha çok katılması sağlanmıştır. Bu çağdaş müfessirler bilinçli olarak çok az rivayet kullanmışlardır. Seyyit Kutup, Mevdudi, Reşit Rıza, İzzet Derveze bu müfessirlerden bazılarıdır. Bunlar Taberi gibi, İbn Kesir gibi bol rivayet malzemesi kullanmamışlardır.

Kur’an’ın nasıl anlaşılması gerektiğini yazan alimlerimiz de vardır. İsmail Raci Faruki, Fazlurrahman, Ali Şeriati burada örnek olarak verilebilir.

Bugün konulu tefsirlere ihtiyaç var. Kur’an neo-koloniyalizme ne diyor, kapitalizme, tüketim kültürüne, tüketim toplumuna, borsaya ne diyor, tahvile ne diyor, hisse senetlerine ne diyor, sigortacılık sektörüne nasıl bakıyor, bankacılık sektörünü nasıl görüyor, ekonomik yapı nasıl olacak, siyasi katılım nasıl olacak, sendikacılık, işçi hakları, adil ücret, iş güvenliği, adil vergi salımı ve dağıtımı , bu ve benzeri konularda modern insana Kur’an ne diyor? Bu ve benzeri sorulara tefsirlerin cevap vermesi gerekir. Geç de olsa müfessirler bu sorulara cevap aramak için konulu tefsirlere yöneldiler.

20.yy.’da hadis
Hadis alanında ise henüz benzer bir çalışma yoktur. Hadis rivayetleri 20. yy.’da ne anlama geliyor?, 20. yy’da hadisler bana ne veriyor?
Hadisler noktasal olarak ekonomi hakkında ne diyor?
Çağdaş anlamda bir hadis kitabı var mıdır?

Çağın sorunlarını çözmek için hadislere başvuramıyoruz. Dolayısıyla da sorulara hadis diliyle cevap veremiyoruz. Şu anda herkesin üstünde ittifak edebileceği hadis malzemesi de elimizde yok. Bu konuda bir model çalışma da henüz yok.
Kur’an konusunda yüzlerce tefsir yazan Müslümanlar, acaba hadis konusunda niçin muhafazakârlaşıyorlar?

Sonuç
1-İslâm dünyasındaki kaosun en önemli sebeplerinden biri de problemli ve uydurma hadislerdir. Hadisler Müslümanlar arasındaki kargaşayı bertaraf etmeye yetmiyor.
İlk yüzyıllarda 4 bin, 5 bin sahih hadis olduğundan bahsedilir, ama daha sonraları bazıları bu yüz binlerle ifade ederler.
2-Uydurma hadislerin birçoğunun Kütüb-i Sitte’de de yer aldığı ifade edilmektedir. Peki, bu altı kitaptaki hadislerden ne kadarı gerçekten Hz. Peygamber’e aittir, bu konuda kesin bir rakam vermek mümkün değildir.

3-Uydurma hadisler konusunda yapılan çalışmalar da asla yeterli değildir. Sünni ve Şii hadis alimleriyle birlikte yaptığımız bir toplantıda Şiiler kendi Buhari’lerini – yani el-Kuleyni’nin el-Kafi adlı eserini – ayıklamaya başladıklarını söylediler ve “Ey Sünniler siz de kendi Buhari’nizdeki rivayetleri gözden geçirip ayıklamaya hazır mısınız ? Gelin bu konuyu birlikte çözelim” dediler, bizimkilerden hiç ses çıkmadı.

4-Çeşitli Y. Lisans ve lisans tezleri vesilesiyle son on beş yılda yaptığımız anketlerde vaizlerimiz ve imamlarımız % 15- 17 civarında uydurma hadis kullanıyorlar vaazlarında. Bu çok vahim bir durum demektir. Bir başka ifadeyle hocalarımız bize sahte ve hileli mal satmaktadır, çünkü bu oranlar, onların vaaz ve irşat faaliyetlerinde bizlere Peygamberimiz’in sözü diye sundukları her 6-7 hadis rivayetinden birinin çürük, asılsız ve uydurma olduğu anlamına gelmektedir.

5-Halk hadis deyince bu sözün gerçekten bire bir Hz. Peygamber sözü olduğunu anlıyor, onun bir rivayet olduğunu gözden kaçırıyor. Nitekim bir rivayeti reddettiği için hadis reddetmekle suçlanan İmam-ı Azam der ki; “Ben bir hadisi reddettiğimde, Peygamber’i değil ravi’yi reddediyorum.”

6-Biz, Ömer Nasuhi Bilmen’in İslâm İlmihali’ndeki hadislerin kaynağını araştırdık, sonuçta hocamızın bunların çoğunu nereden aktardığını bulamadık.

7-Her hadis kitabında, her tefsirde şu veya bu ölçüde zayıf, çürük, problemli, asılsız veya uydurma hadis rivayetleri vardır. Bu sebeple adeta mayınlı arazide ilerler gibi rivayetlere dikkat edilmesi gerekir.

8-İlahiyat fakülteleri ve Diyanet işleri Başkanlığı üzerine düşeni yapsa kısa zamanda bu uydurma rivayetlerden kurtulmak mümkün olacaktır.

9-Son olarak tekrar İbn Teymiyye’nin şu sözünü aktaralım: ” Lâ yeslemu kitâbun mine’l-ğalatı illa’l-Kur’ân -Kur’an dışında hatasız kitap yoktur-.”

BİTTİ

Rüştü Kam

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.