İSLAM DİN DERSİ ALMANCA VERİLMELİDİR

ABONE OL
18:56 - 01/10/2020 18:56
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Sayın Bahattin Gemici İslâm din dersinin Türkçe verilmesi gerektiği kanaatindedir. Bu kanaatini yurttaşlarımızın isteğinin ve beklentisinin bu dersin Türkçe olması yönünde olduğunu söyleyerek meşrulaştırmaktadır. Bahattin Gemici’ye göre Müslüman çocukların yüzde doksanını Türk çocukları oluşturmaktadır. ”Öğretmenlerimiz bu derste peygamberimiz Hz. Muhammed’in hadislerini, Yunus Emre’nin ilâhilerini, Mevlâna’nın, Hacı Bektaş Veli’nin şiir ve deyişlerini Türkçe olarak öğretseler, haftada verilecek iki saatlik Din Bilgisi dersinde de Türkçe konuşmalarını geliştirseler kıyamet mi kopar?” diyerek de çok masum gibi görünen bu kanaatini duygusallık çerçevesinde yurttaşlarımıza takdim etmektedir.

Bahattin Gemici, din dersinin Türkçe verilmesinden korkulduğunu söyleyerek, ”Bu korkunun doğmasına sebep radikal unsurların varlığıdır.” diyor. Devam ediyor, ”Bu dersin Türkçe verilmesinde ne gibi bir sakınca görülmektedir? Radikal unsurlardan mı korkuyorlar? Böylelerini işe almazsın, olur biter. Kaldı ki dersi verecek olan öğretmen, ders planını okul müdürüne sunacak, öğrenciler ve veliler de dersle ilgili bir sorun olduğunda bunu mutlaka dile getireceklerdir.”

Nedense, Bahattin Gemici aynı hoşgörüyü cemaatlerin vereceği din dersinde göstermemektedir. Oysa, cemaat öğretmenleri de ders planını okul müdürüne sunacaktır, öğrenciler ve veliler dersle ilgili bir sorun olduğunda cemaat öğretmeninden de haberdar olacaklardır.

Gemici yazısında şu ilginç tespiti de yapmaktadır: ”Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti’nin birçok kentinde Almanların verdiği Din Bilgisi saatinde öğretmenlerimizce Türkçe dersi verilmektedir. Müslüman çocuklara verilecek Almanca Din Bilgisi dersinin yaygınlaştırılması ve aynı saate denk getirilmesi durumunda Türkçe dersi öğleden sonraya atılacak ve birçok nedenden dolayı bu derse olan katılım giderek azalacaktır. Türkçe’yi bir türlü hazmedemeyen kesimler ise, Türkçe dersine katılımın azaldığı gerekçesiyle ilk fırsatta bu dersi tamamen ortadan kaldırmak yoluna gideceklerdir. ”

Bahattin Gemici din dersinin Türkçe olarak verilmesini isterken, asıl isteğinin din dersinin okullarda okutulması değil, din dersinin Türkçe olarak verilmesidir. Bu isteğini de yurttaşlarımızı provoke ederek dile getirme ihtiyacını hissetmektedir:
”Çocuklarımızın Türkçeyi unutmasını ve kültüründen koparılıp asimile edilmesini içimize sindirecek miyiz? ”

Satır aralarını iyi okursak, Gemici’nin asıl maksadının İslâm din dersinin okullarda verilmemesi gerektiğidir. Gemici provoke etmeye devam ediyor:
”Her şeye rağmen, yetkililerin kararı ne olursa olsun bizler doğrunun arkasında durmaya ve Din Bilgisi dersinin Türkçe olarak verilmesini ısrarla savunmaya devam edeceğiz.”

Gemici yazısında giderek agresifleşiyor ve din dersinin Almanca olarak verilmesinin doğuracağı tehlikeleri şu şekilde ifadeye koyuyor:
”Almanca okutulacak din dersi, özellikle genç zihinlerdeki değerler dizgesinin ve dinin anlamının bulanıklaşmasına yol açacaktır. Sonra da bu çocukların ana- baba kültürüyle ilişkisinin zayıflamasına, kopmasına ve giderek onların tümden yabancılaşmasına neden olacaktır.”

Ayrıca Gemici ne istediğini tam olarak ortaya da koyamamaktadır, bir tarafta din dersleri Türkçe verilsin diyen Gemici öbür taraftan din dersi Türkçe de verilse cemaatler vermemelidir demektedir. Gemici’nin anlayışına göre, yurttaşın Türkçe’yi öğrenme konusundaki demokratik hakkı, maalesef din dersini öğretme konusunda rafa kaldırılıyor. Gerekçe radikal gruplar. Bu gerekçenin arkasında bir tahammülsüzlüğün var olduğunu sezmemek mümkün değil. Şu ifadelere bakın, Gemici adeta muhbirlik yapıyor:

”Federal Anayasa, dini cemaatlerin din dersine etkide bulunma hakkını vermektedir. Böyle bir uygulama Hıristiyan dinine uygundur. Ancak İslam dininde merkezi bir otorite ve bir ruhban sınıfı bulunmadığından, buna ters düşmektedir. Diğer taraftan, İslam Din Bilgisi’nin cemaatlerce verilmesi bazı sakıncaları da beraberinde getirecektir. Böyle bir uygulama, dine dayalı bir devlet düzeni kurmayı amaçlayan çeşitli radikal görüşlü İslam cemaatlerince ve tarikatlarca istismar edilebilecektir.

Dini siyasete alet etmeye çalışan ve Almanya’daki Müslümanların resmi temsilcisi olmaya çaba gösteren bu radikal gruplar, çocuklar üzerinde etkili olabilecek ve Din Bilgisi Dersi’ni kendi görüşleri doğrultusunda yönlendirme olanağına kavuşacaklardır. Ayrıca, dini temsil yetkisi olan bir kuruluş olarak, Hristiyanlıkta olduğu gibi, din vergisi adıyla gelir temin edebilecekler ve elde edilen geliri aşırı gruplara aktarma olasılığı doğabilecektir. Bu ders, cemaatlerin yetkisine verildiği takdirde, mezhep farklılıkları nedeniyle, her cemaat kendi mezhebini empoze etmeye çalışacak, bu da zamanla öğretmen ve veliler arasında anlaşmazlığa yol açabilecek, değişik dini görüşteki gruplar arasında sürtüşmelere yol açılacaktır.

İslam Din Bilgisi’nin, aslında birer tarikat olan cemaatler tarafından verilmesinin, Almanya’daki Türk toplumu üzerinde birleştirici değil, bölücü etki yapacağından kuşku duyulmamalıdır. Bir diğer husus ise din derslerinin cemaatlerce verilmesinin Türk eğitim sistemindeki laiklik ilkesi ile hiçbir şekilde bağdaşmayacağıdır.”

Gemici’nin laiklikten anladığı nedir? Almanya’da verilen bir din dersinin Türk eğitim sistemindeki laiklik anlayışıyla ne gibi bir ilişkisi vardır? Alman eğitim sistemi okullarda vereceği dersleri Türk eğitim sistemine göre mi verecektir? Yoksa Almanya laikliği Türkiye’den mi öğrenecektir? Sayın Gemici’nin din dersi konusundaki samimiyetini aşağıdaki cümleleriyle test etmek mümkündür:

”Din Bilgisi dersinin laik ve çağdaş bir eğitim almış Türkçe dil dersi öğretmenleri tarafından verilmesi hem Türk, hem de Alman toplumunun yararına olacak en uygun yöntemdir. Köktendinci kuruluş veya grupların din dersi okutması sadece Türk vatandaşlarını değil, Almanya’nın kamu düzenini de olumsuz yönde etkileyecektir. Almanya’daki Türk toplumunun bu ülkede kalıcılığı göz önünde tutulursa, iki toplum arasında entegrasyonu güçleştirecek yollardan kaçınılması gerekmektedir.”

Gemici’ye göre, din dersi gibi önemli bir dersi, Türkçe öğretmenleri verecektir. Hem de Almanya’da! Meslek öğrenme konusunda oldukça hassas olan Almanya’da din dersini Türkçe öğretmenleri verecektir.

Ne adına?
Almanya’nın kamu düzenini bozmama adına. Sayın Gemici 50 yıldan beri hangi İslami cemaate mensup, mezhebe mensup, tarikata mensup bir Müslüman Almanya’nın kamu düzenini bozmuştur?

İslam dininin zenginliği sayılan mezhepler arasında bu güne kadar bir çatışma olmamıştır. Karşılıklı kavga olmamıştır. Kıbleye dönerek divana duran, Allahü ekber diyerek Allah’ı ululayan ve bu Ulu Varlık karşısında secdeye kapanan mezhep mensupları arasında bir kavga bir sürtüşme olmamıştır. Bu insanlar Alman kamu düzenini de bozmamıştır. Bozmaz da. Müslüman olduğunu söyleyen mezhepler kamu düzenini bozmakla değil, sağlamakla kendilerini görevli bilirler. Üyelerini bu şekildeki bir görev şuuruyla yetiştirirler. O insanlar sokaktaki bir taşın başkasının ayağına dokunabileceği endişesiyle hareket ederler ve o taşı ibadet aşkıyla kenara iterler. O insanlar insanların en hayırlısının insanlara faydalı olanlar olduğuna inanırlar. Onlar kendilerinde olanı başkaları da mutlu olsun diye onlarla paylaşırlar. Zekât verirler, sadaka verirler, fitre verirler, kurban keserler. Komşuları açken kendileri tok yatmazlar.

Onlar Müslümandır. Allah’a teslim olmuşlardır. Hataları vardır elbet. Ama bozguncu değildirler. Nerede bir bozguncu gördüyseniz, ben Müslümanım dese de inanmayınız, o Müslüman değildir, sahtekârın birisidir veya provokatördür. Ben Müslümanım demekle Müslüman olunmaz. Müslümanlık sözle olmaz, yaşamakla olur. Allah’ın buyruklarını yerine getirmekle olur. Kur’an’ı rehber edinmekle olur.

Hasan Gemici’ye okullarda İslâm din dersinin verilmesi konusunda katılıyorum. Ancak bu dersi Türkçe öğretmenleri değil, din dersi öğretmenleri vermelidir. Bu öğretmenlerin yetiştirilmesi gerektiği konusunda da Gemici’ye katılıyorum. Bu öğretmenler ilahiyat Fakülteleri tarafından yetiştirilmelidir veya cemaatlerin açacağı yüksekokullarda yetiştirilmelidir. Alman eğitim sistemi başka türlüsüne müsaade etmez. Ederse kendisiyle çelişir. Laikliği Alman hukuku böyle anlıyor.
Ben yobazlığın her türlüsüne, yozlaşmanın, yozlaştırmanın, radikalliğin her türlüsüne karşıyım. Sağ gösterip de sol vuranlara da karşıyım.

Ben İslâm din dersinin Almanca verilmesinden yanayım. Türkçe dersleri konusunda, anadilin öğretilmesinin bir insanlık hakkı olduğunu düşünüyor ve bu çerçevede okutulmasını istiyorum.

Bahattin Gemici üzüm yemek mi istemektedir yoksa bağcıyı dövmek mi istemektedir tam olarak anlayabilmiş değilim.

Rüştü Kam

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.