İLETİŞİMİN BÜYÜSÜ

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Almanya’ya ilk kez 1973 yılının 5 Ocak günü 18 yaşımdayken ayak bastım. Ankara Koleji’ni yeni bitirmiştim ve amacım bu dilini bilmediğim ülkede yüksek öğrenim görmekti. Başkalarının yaptığı gibi hem çalışacak hem de okuyacaktım. Nasıl olsa bu ülkede çok Türk vardı. Bana bakacak akrabalarım yoktu belki. Ama çok yabancı bir yere gelmediğimi düşünüyordum. İlk geldiğim kent Köln’de vatandaşlarımız çoktu.

Çok geçmeden aslında o yıllarda Almanya’nın şimdiki durumla mukayese edilemeyecek kadar “gurbet” olduğunu anladım. Türkler, birbirleriyle iş yerinde, evlerde, kahvelerde bir araya geliyorlardı. Fakat henüz gazetelerimiz bugünkü düzeylerine gelmemişti, sayfaları bir gün sonra Türkiye’den geliyor ve haberler gurbete geç ulaşıyordu. Basım teknolojisi bugünküne nazaran henüz emekleme çağındaydı. Faksın bile olmadığı, telefonların santral üzerinden bağlandığı bir çağdaydık. Ailemle telefonla görüşebilmek için Münih Telegrafenamt’ında tam on iki saat beklediğimi anımsıyorum. Yıl 1974’tü galiba. Yurt özlemi, hele gençken daha da acıtıcı oluyor. Doğru dürüst iletişimin olmadığı o dönemde pek bir yalnız hissediyorduk kendimizi.

O yıllarda ve sonraki yıllarda vazgeçemediğimiz haber kaynağımız Köln Radyosu’ydu. Her gün o kırk dakikalık yayını merakla beklerdik. Ha bir de haftada bir gün TRT ile ZDF işbirliğiyle hazırlanan “Türkiye’den Mektup Var” programı vardı. O da yurt özlemimizi giderir miydi, yoksa daha mı arttırırdı, doğrusu bilemiyorum.

Derken 1990’da TRT-INT kabloyla evlere girmeye başladı, gazeteler teknolojileri ve içerikleri açısından büyük aşama kaydettiler ve özel televizyon kanalları devreye girdi. Bu arada yavaş yavaş radyo yeniden keşfedildi ve Almanya’da Türk Radyoları ortaya çıktı. Ben Berlin’de bulunduğum son dönemde TD 1 Televizyonunun çok önemli bir işlev üstlendiğini, ayrıca Metropol Radyosu ile Radio Multikulti’nin çok önemli boşlukları doldurduğuna tanık oldum. Sanıyorum Kuzey Ren Vestfalya’da bir özel televizyon kanalı daha yayın yapıyor. Ne yazık ki, TD 1 yayınlarını durdurdu bildiğim kadarıyla. Eğer yeni bir gelişme yoksa tabii.

Tüm bu gelişmeler, Almanya’daki Türk toplumunun yerleşikliğe geçiş sürecinde oldu. Hiç kuşkusuz son derece önemli kazanımlar elde edildi, iletişim gelişti, birçok şeyden daha çabuk ve çok haberdar olunmaya başlandı. Bu da içinde bulunulan iletişim çağında pek normal sayılıyor artık.

Tüm bu gelişmelere karşın hep bir eksiklik varmış duygusu egemen olmuştur bana. Yerel yayımcılık bir türlü istenen düzeye gelemedi çünkü. Almanya, hatta Avrupa genelinde satılan gazeteler yerel ekler verdiler, veriyorlar. Ama günlük seri bir haber akışı olamadı bir türlü. Şimdi ama ha-ber.com ile önemli bir boşluğun doldurulduğunu düşünüyorum. Günümüzün medyası internetin kullanıcısı sürekli artıyor. İnternet üzerinden yapılan yayınlar yaygınlaşıyor. İşte tam bu noktada ha-ber.com ortaya çıktı. Kısa süre içerisinde de hem izleyeni çoğaldı, hem de görüyorsunuz, kurumsallaşmasını geliştiriyor. Yeni bürosunda bu gelişmeyi daha da ileri götüreceğine inanıyorum.

Evet, artık durum benim Almanya’ya ilk geldiğim yıllardakinden farklı. Artık her şeyi daha çok, daha çabuk, daha ayrıntılı duyuyor, iletişim teknolojisinin nimetlerinden fazlasıyla yararlanıyoruz. Bir “tıklamayla” dünya elinizin altında, ekranınızda. Bu doğrusu hem heyecan verici, hem de bazı istismarlara açık olduğu için de korku verici bir gelişme. Fakat ben şahsen iletişimin bu denli gelişmesinden memnunum. ha-ber.com’un ileride bir internet radyosu ve hatta bir internet televizyon kanalına da öncülük etmesini diliyorum. Neden olmasın?

Bu süreçte ha-ber.com’un devreye girmesinin önemi sanıyorum yakın gelecekte daha da iyi anlaşılacak. haber-com’a emeği geçen herkesi kutluyor, başarısının sürekli olmasını diliyorum.

Dr. O. Can Ünver

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.