İHANETİN BEDELİ

ABONE OL
18:21 - 01/10/2020 18:21
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

İHANETİN BEDELİ

Kurt puslu havayı sever.
HDP’li Adil Sozani, TBMM’ inde konuşurken;
”Mustafa Kemal, biraz Hitler, biraz da Mussolinidir !” Diyerek aklınca Yüce Meclise ve Türk ulusuna hakaret etme küstahlığını gösterdi.
AKP’li Meclis kadın Başkanvekili hoşnut bir halde bu çirkin saldırıya seyirci kaldı.
Bu arsız söylemi bir meczubun hezeyanı diye geçiştiremeyiz.
Bu sapkınlık, vatanın bağımsızlığı için canlarını hiçe sayarak emperyalizme, onların yerli işbirlikçilerine karşı verilen kurtuluş savaşının yönetildiği mecliste yapılması AKP desteğiyle hangi boyutlara uzandığının utanılacak bir örneğidir.
Osmanlı Hanedanı, Sevr antlaşması ile sembolikte olsa tahtında kalma karşılığında vatanın parçalanması ve bölünmesine rıza göstermişti.
Bu antlaşma ile Karadeniz’de Pontus Rum devleti, doğuda Ermenistan Devleti, Kürt Özerk Bölgesi kurulacak, diğer bölgeler İngiliz, Fransız, Yunanistan ve İtalyanlarca işgal edilecekti.
Mustafa Kemal önderliğindeki yurtseverler bu dayatmaya karşı tavır alarak:
”Vatan bir bütündür, parçalanmaz!”ilkesiyle başlatılan Ulusal Kurtuluş Savaşının yönetildiği Büyük Millet Meclisi, Türkiye Cumhuriyetinin temellerinin atıldığı onurlu direnişin merkezidir.
Bu mecliste birçok ihaneti karakter edinmiş sapkınlar çıkmış, ama Türk Ulusunun kararlı tutumuyla çekip gitmişlerdir.
Dün Osmanlının taht karşılığı verdiği ülke topraklarının paylaşılması ödünü, bugün AKP iktidarınca tekrarlanmaktadır.
Yeraltı zenginliklerine el koymak isteyen emperyalizmin projelerine eş başkan olarak atanan kişi, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanıdır.
Irakta bir buçuk milyon, Mısır’da, Afganistan’da, Suriye’de yüz binlere varan Müslüman’ın katline yardımcı olan siyasi iktidar, Türkiye’nin yurtta barış, dünyada barış ilkesini de çiğnemekten çekinmiyordu.
Türkiye’nin güvenliğini sağlamak için canını veren şehitlerimize kelle diyen iktidar, Irak’ta işgal için saldıran ABD askeri için dualar etme görevini de üstlenmişti.
Suriye’de kardeşim dediği Esad’ı satmış, kardeşkanı döken teröristleri ülkemizde beslemiş, eğitmiştir.
Ayağına giderek elinden ödül aldığı Kaddafi’nin linç edilmesine katkıda bulunmuştur.
Mısır’da ölen Rabia için gözyaşı dökerken, Türkiye’de gençlerin, çocukların öldürülmelerini zafer diye kutlamıştır.
Suriye’de ki Türk şehitliğine MİT’in düzenleyeceği bir baskınla Türk askerini katlederek savaş çıkarma planları yapacak kadar şuursuz bir çıkmaza saplanmıştır.
Hukuk dışı etik dışı baskılar, delilleri karatma, özel savcı ve yargıç atamalarıyla aklanmaya çalışmalarının işe yaramayacağını anladıkça daha çok hırçınlaşmış, tam saldırgan kişilikle herkese saldırmaya başlamıştır.
Öyle ki; bazı bakanları, bürokratları tokatladığı söylentileri yalanlanmamıştır..
”Benim referansım şeriattır.” Diyerek laik, demokrat bir hukuk devleti Türkiye’yi dönüştürme çabalarında birlikte çalıştığı Gülen Cemaati ile yollarını ayırınca yeni ortak arayışında daha önceleri seçim arifelerinde desteğini istediği PKK ve onun lideri Öcalan’da karar kıldı.
Daha önce;
”Terör örgütüyle oturan şerefsizdir!” Diye öfke kusarken zaman içinde sürekli tutarsız söylemlerle inanırlılığını kaybetmeye başlamıştır.
”Biz PKK ile görüşmedik. Görüştüğümüzü söyleyenler şerefsizdir!” (2010 )
Oslo, görüşmeleri kanıtlarıyla ortaya çıkınca güya düzeltti:
”PKK Terör örgütüyle biz görüşmedik, devlet görüştü.” (2011)
Bu açıklamaları yalanlayan deliller ortaya saçılınca:
”PKK ile görüşen arkadaşı ben gönderdim, sıkıntısı olan bana gelsin!”noktasına gelmiştir. (20012)
Çözüm süreci adıyla başlatılan ne alınıp ne verildiği bilinmeyen bu karmaşık süreçte Güneydoğu Anadolu PKK terör örgütünün kontrolüne geçti.
PKK’lılar, yol kesiyor, kimlik kontrolü yapıyor, askerleri vuruyor, korucuları öldürüyor, şantiyeler basılıyor, araçlar yakılıyor.
Güvenlik güçleri ya seyrediyor ya da su sıkarak PKK’lıları dağıtmaya çalışıyor.
Batıda, on dört yaşındaki çocuğu terörist diye öldürtüp yuhalatan, parkına sahip çıkanlara gaz bombası, doğasına sahip çıkan yaşlı başörtülü kadınları dövdüren başbakan PKK’ya karşı çok suskun.
Yazılı metinden başını kaldırıp; ”B ve C Planını uygulayacağız!”Blöfüne Demirtaş;
”Başbakan B Planı, gidip Öcalan’a yalvarmak, C Planı, ikinci defa gidip yalvarmak. Onun tüm planları için İmralı’dan onay almalı.” Diyerek Öcalan-Erdoğan gizli anlaşmasını açıkladı.
Başbakan, parti başkanı eleştirilerine ”Cibilliyetsiz, boyun kadar konuş, şerefsizler” diye hakaret ederken, PKK’lılara karşı o kadar sert olmaması Çankaya adaylığının etkileri olduğu kesindir.
ABD’nin ve Avrupa’nın istenmeyen politikacı olarak gördükleri Erdoğan, ittifak kurma konusunda Kuzey Irak Kürt aşiret reislerini, kırk bin insanın katili Öcalan’ı iktidarının geleceği ve Çankaya için umut olarak görmektedir.
Vahdettin’in tahtı için kabul ettiği Sevr dayatmasını bugünlerde de bu ülkeyi yönetenler kabul etmektedir.
Biri ülkenin bölünmesini biri tahtı için kabul etmişti, biri iktidarı için bölünmeyi kurtuluş olarak görmektedir.
Bu bölünmeye engel olacak aydınları, TSK’nin onurlu subaylarını kumpas kurarak rehin aldılar.
Geldiğimiz nokta, 2. Hava Kuvvetleri Komutanlığının direğindeki Türk Bayrağının PKK’lılarca indirilmesidir.
İzmir’de Türk Bayrağını indiren işgalci Yunan askeriyle aynı noktada birleşen PKK, Türkiye’yi en can alıcı noktasından vurmuştur.
Tarih, AKP’nin hizmetindeki Genel Kurmay Başkanı, AKP valisini tarih elbette layık oldukları yere koyacaktır.
Geçmişte ihanetinin bedelini ödememek için işgal kuvvetlerinin himayesine sığınmış ne tahtı kalmıştı ne de payitahtı.
Türk Halkı kendine ihaneti asla affetmez.
İhanetin bir bedeli vardır
Kim olursa olsun ihanetinin bedelini mutlaka ödeyecektir.
Belki yarın, belki yarından da yakın.

Yıldız AKALIN




Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.