HALKA KIZMAYALIM!

ABONE OL
18:59 - 01/10/2020 18:59
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Referandum sonuçlarını, hertürlü kötü yönetimine karşın iktidar partisine desteği Türk halkının bilinçsizliğiyle açıklayanlar var.

Fatura yine halka çıkarılıyor; halkın yarısının cumhuriyete, çağdaşlığa ihaneti deniliyor.

Ne yani; halk, kurucu liderinin görüşlerini esas almayan, terörden başka ülke sorunlarına ilişkin herhangi bir görüşü, düşüncesi, projesi olmayan slogancı MHP’ye mi inanmalıydı?

Kurucu liderin bağımsızlık ve egemenlik temeline dayalı görüşleri yerine, AB’cı, ABD’ci ilkesizlerin partisi haline gelen yolsuzluk, çıkar ilişkisi ile ülkeyi yabancılarla gizli anlaşmalarla ipotekli yapanlara karşı politika üretmeyip, yönsüz rotasız, türban, irtica sendromu yaşayan CHP’ye mi inanmalıydı?

Yoksa siyasi geçmişindeki tutarsızlıkları ile ne dediği, neleri önerdiği belli olmayan, merkez sağı birleştireceğim diyip dağıtan lideriyle, amaçsız hedefsiz vizyonsuz DP’ye inanmalıydı?

Evet halk kime destek olmalıydı? AKP, CHP, MHP ve DP’nin reklamında olduğu gibi farksız, renksiz kimliksizliklerinde hangisine inanmalıydı? Tabi ki istismar araçlarını devlet gücü ile kullanan AKP’ye ve vaadleriyle peşinden sürüklenen döneklere.

Oysa halkı suçlayan bu bilgiçlerin bilmesi gerekir ki; demokrasisi en uzun tarihli toplumlarda bile halkın çoğunluğu, örgütlere göre güçsüzdür.

Siyasal partilerin, yargının, basının, üniversitelerin, meslek kuruluşlarının yapması gerekip de yapmadığı ödev unutuluyor.

Yani, yıllarca din istismarcılığı ve demokrasi düşmanlığı yaptıktan sonra değiştim deyip ülkeyi yönetmeye gelmenin, demokraside meşru olmadığını zamanında haykırmak ödevi yapılmamıştır.

Bu ödevi yıllardanberi bir türlü yerine getirmeyenler, söz konusu hain, bayağı siyasetçileri oy vermeyerek etkisizleştirmeyi, genelde örgütsüz olan halktan istiyorlar.

Bunu yapamadı diye de halkı suçluyorlar; hem de ihanetle!

Yıllarca halka Bir insan ya müslümandır, ya demokrattır; ikisi birden olunmaz diyenlerin; yıllarca AB Hristiyan kulübüdür, oraya girilemez diyenlerin bir günde Biz artık değiştik demekle demokratik düzende siyaset yapma hakkı kazanamayacağını” zamanında haykırmadılar.

Yabancılara süpürmeyin kullanın denilen birisinin, bırakınız devlet yönetimi koltuğunda, herhangi bir siyasal partide en küçük yönetim koltuğunda bile bir saniye oturmaya meşru hakkı kalmayacağı, basın manşetlerinde, cumhuriyeti, devleti, sistemi hukuku korumakla görevli savcıların davalarında, üniversite senatolarının, Türkiye Barolar Birliği’nin, meslek odalarının, sendika federasyonlarının bildirilerinde ilan edilmedi.

Tam tersine Demokraside siyasal yasak olmaz gibi içi boş, bu nedenle de yanlış bir anlayışı kesin doğru gibi halka sunanlar, şimdi halkı suçluyorlar.

Neden Batı’da nazi ve faşist partiler, şiddeti seçen marksist partiler gayrımeşru sayılıyor? Bu ülkelerde hiçbir faşist geçmişli politikacı, Ben artık faşizmi reddediyorumBırakalım da herkes aktif siyasal örgütlenmeye girişsin, seçmen onlara oy vermesintesti kırıldıktan sonra halkı suçluyorlar. diyerek milletvekili, bakan, başbakan, devlet başkanı olabiliyor mu? Onlar neden deyip topu seçmene bırakmıyorlar da anayasal düzenlemeler yapıyor, bunları uygulayacak yönetsel, eğitsel, iletişimsel önlemler alıyorlar? sorularını kendilerine sormayanlar,

Muhalefeti ve iktidarıyla tüm siyasal partilerde parti-içi demokrasinin rafa kaldırılmış olmasının o parti yönetimlerinin demokratik meşruluğunu yitirmesi demek olduğunu, ülkeyi yıkıma götüren yolun böyle döşendiğini kitleler mi bağırsaydı? Basının, üniversitenin, yargının görevi nedir? Halka gerçekleri söylememek, halkı yanıltmak mıdır?

Devlet kurumlarını alt üst eden, hayali demokrasi özgürlük sloganları arkasına sığınarak sanal bir varlık gerekçesi yaratmaya çalışanların, demokratik meşruiyeti olamayacağı, en büyük özgürlük ihlalinin, hukuk tanımaz anlayışla sempati yaratmaya çalışanlarca yapıldığı, ülke insanlarının yandaş gazeteci, akademisiyenlerce ve propagandacılarınca yıldırılmakta olduğu bağırılmadı. Dağınık örgütler ortak platformda buluşturulamadı.

Böylece de, siyasal yaşamlarının en büyük bölümü boyunca demokrasi düşmanlığı yaptıktan sonra yalandan çark edenlerin, devleti yönetme yolları açıldı.

Bütün bu yıkımlar karşısında görevlerini yapmayanlar, şimdi halkı ihanetle suçluyorlar..

Halkı bilgilendirmek ve bilinçlendirmek gerekir.

GÜNÜN SÖZÜ: Başarı korkuyu, korkakları korkutur.

Prof. Dr. Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.