HALK FIRKASI YA DA CHP

ABONE OL
18:46 - 01/10/2020 18:46
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

İki ölüm haberi Türkiye’nin gündemindeydi.

Gezi olaylarında başbakanın polise saldır emriyle tek taraflı bir polis şiddeti ile bastırılmak istendi.

Gezi olaylarında ölen Mehmet Ayvalıtaş’ın annesi Fadime Ayvalıtaş evlat acısına dayanamayan kalbine yenik düşerek 13 Aralık’ta yaşamını yitirdi.

Fadime Ayvalılaş, oğlunun yanına uğurlanırken onları yalnız bırakmayan, aynı ateşi yüreklerinde taşıyan Ethem Sarısülük’ün ailesi, Ali İsmail Korkmaz’ın ailesi, Taksim Dayanışması üyeleri ve sevenleri katıldı.

İkinci ölüm haberi Eski MİT Müsteşarlığı görevinde bulunmuş ve en son Jandarma Genel Komutanı olarak emekli olan Orgeneral Teoman Kaman’ın Gata’da tedavi görürken yaşamını yitirmesiydi.

Akşam, oto sansür mü? Korku sansürü mü? Bilinmez ama bu iki ölüm haberi manşetlerden düştü.

Kim ne derse desin, başbakan Gezi olaylarını dört ağaçla sınırlamaya çabalarsa çabalasın, bu onurlu direnişi şiddet olayları gibi yansıtmaya çalışırsa çalışsın bu direniş AKP iktidarına karşı en anlamlı bir toplumsal muhalefetin başlangıcıydı.

Başbakanın demokrasiyi kendi dinci dikta rejimine bir araç olarak gördüğü için bu yasal çevre eylemine bile anlayış gösteremezdi.

Hoşgörü, eleştiriye katlanma, uzlaşı kültürü almamış, otoriter, baskıcı, biat kültürüyle yetişmiş bir kişilik benliğine o kadar işlemiş ki, yakın çevresinin uzlaşı dileklerine bile sert tavırlar takınmaktadır.

Cumhurbaşkanı, Başbakan Yardımcısı, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı gerçeği görerek bu hareketi yumuşatmaya çabaladılar.

Bir diyalog kapısı açacak tavır alıp: ”Mesaj alınmıştır!” Demek zorunda kalmışlardı.

Başbakanın bilgi eksikliğini saldırgan bir kişilikle kapatmak tavırları bir devlet adamından çok varoş kabadayısı görünümüyle olayları çığırından çıkardı.

Çapsızlığını sadece muhalefet değil, beynimin yarısı dediği Mehmet Metiner vurgulamıştı.

Ankara milletvekili Yalçın Akdoğan, Başbakanın terör ve Kürt açılımını yönlendiren danışmanı olarak Öcalan’a yakınlaşması, ülkeyi bölünme noktasına kadar getirmesine rağmen, Gezi olaylarında başbakanı devlet şiddetine yönlendiren kişi olarak öne çıkmıştı.

Zaten başbakan danışmanları yetersiz, yeteneksiz, deneyimsiz olmaları, başbakanı olduğundan daha başka niteliklerle pohpohlamaları başbakanı yanlış yönlere yönlendirdiler.

Başbakan da, uzlaşma yerine şiddeti seçerek polislere acımasız saldırı emri verdi.

Dünyanın dehşetle izlediği bu orantısız devlet şiddeti sonucu ölümler, binlerce yaralı, onlarca gaz mermilerinin insanlar hedef alınarak atılması sonucu gözlerini kaybeden, tutuklanan gençler, polislerce cinsel tacize uğrayan kadınların çığlıkları Gezi’nin özetiydi.

Başbakanın öfkesi ölümlere kapı açtı.

Abdullah Cömert

22 yaşında gencecik bir fidandı. CHP gençlik kolları üyesiydi. Antakya direnişinde vurularak öldürüldü.

Ethem Sarısülük

Ankara’da gezi parkı eylemleri sırasında polis tarafından vurularak öldürülen eylemci, direnişçi.

Mehmet Ayvalıtaş

19 yaşındaki direnişçi. İstanbul Ümraniye 1 Mayıs mahallesinde gerçekleşen yürüyüşte otobanı kesen kalabalığın içine dalan bir cip tarafından ezilerek öldürüldü.

Mustafa Sarı

Adanalı polis memuru, Adana’da gösteriler sırasında 20 metrelik köprüden düşerek öldü.

İrfan Tuna

Temizlik işçisiydi. Son bir haftadır çalıştığı Kızılay’daki dershaneden sürekli biber gazına maruz kaldı. Ankara’daki yoğun saldırılardan sonra aniden rahatsızlandı, kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti.

Ali İsmail Korkmaz

Gezi parkı eylemleri sonucunda Eskişehir’deki ağır yaralılardan bir tanesiydi. Sivil polislerce ve AKP yandaşlarınca sopalarla darp edilmiş ve beyin kanaması geçirmişti. Ameliyatı sonucunda uyutuldu, ama uyanamadı ve yaşamını yitirdi.

Başbakan bir türlü kanıtlayamadığı yalan haberlerin arkasına sığınmaya çalıştı.

”Camide içki içtiler, görüntüler var” dedi, ama bugüne kadar görüntüler ortaya çıkmadı.

Caminin müezzini ”Yukarıda Allah var, yalan söyleyemem camide içki içilmedi” dedi, sürgün oldu.

AKP’li Bozdağ, herhalde;”Yukarıda Tayyip Bey var, o daha büyük” diye düşünmektedir ki, içki içildi nakaratını sürdürmekte.

”Bir yakınım olan hamile bir kadına 100 kişi üzerleri çıplak erkek tacizde bulundu, üzerine işediler” gibi korkunç bir iddiada bulundu.

Ne görüntü çıktı, ne de tacize uğrayan kadın çıktı.

Bu yaklaşım başbakanın ruh halinin ne denli bozulmuş olabileceğini göstermektedir.

İkinci ölüm olayı; eski MİT Müsteşarı, emekli Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Teoman Koman’ın İstanbul GATA’ DA uzun süre yoğun bakım ünitesinde uyutulurken yaşamını yitirmesiydi.

28 Şubat soruşturması kapsamında gözaltına alındı, sağlık sorunu nedeniyle hâkim tutuksuz yargılanmasını istemesine rağmen savcı tutuklu yargılanmasını istedi.

Cemaat savcısı boşuna tutukluluk istemiyordu:

WikiLeaks dosyasında ABD Büyükelçilik yazışmalarında ”Koman, Amerikan çıkarlarına aykırı bir komutan” olarak fişlenmişti.

İşte, Balyoz, Ergenekon masallarının asıl perde arkası Amerikan çıkarları idi.

Türkiye’nin laik ve demokrasi ile yönetildiği sürece Ortadoğu da ve yakın doğuda ABD çıkarlarına engel bir ülke konumundaydı.

AKP’nin iktidara gelmesi, TSK’nin etkisiz kılınması Cemaat Yargıçlarınca yargı ayağı, AKP iktidarınca gerekli yasaların çıkarılarak bu çıkarlara engel olacakların hesabı görülecekti.

İlhan Selçuk, Türkan Saylan, Kuddusi Okkır, Ali Tatar, Uçkun Geray, Erhan Göksel, Halil Yıldız Özel Yetkili, Cemaat müridi yargıç ve savcıların baskınları, işkenceden beter sorgulanmaları onlara ağır geldi.

Yaşamlarını yitirdiler.

Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları, emekli, muvazzaf subaylar, aydınlar, gazeteciler, avukatlar.

Toplama Kamplarında vatanlarını sevmenin bedelini ödemekteler.

Ama iktidar hırsı Tayyip Erdoğanlı AKP ile Fetullah Gülenli Cemaat muktedirlik savaşına tutuştular.

Devlet artık iki gövdeli bir canavara dönüştü.

Başbakan nereye giderse gençler gözaltına alınıyor.

Futbol maçları yasaklanıyor.

Başbakan ha bire bas bas bağırıyor.

Korku mu?

Güvensizlik mi?

Toplumsal muhalefetse bir öncü bekliyor.

Atatürk’ün Partisi, Kurtuluş savaşının Halk Fırkası

Devrimlerin öncüsü Cumhuriyet Halk Partisi

Hadi artık

Kımılda biraz…

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.