GELECEĞİN TÜRKİYESİ

ABONE OL
18:12 - 01/10/2020 18:12
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

GELECEĞİN TÜRKİYESİ



Türkiye, Suudi Arabistan, Katar yakınlığını sağlayan ABD’nin Araplara, Mısır’a, Libya’ya, Tunus’a demokrasi getirme amacında olmadığı ortaya çıktı.
Ama Türkiye’ye giydirilmek istenen elbisenin ölçüleri ise Başbakan Davutoğlu-Genel Kurmay Başkanı Hulusi Akar’ın sahra kıyafeti üniformasıyla, Suudi Kralı ile verdiği fotoğrafın anlamını askeri kaynaklar şöyle yorumluyor;



”Türkiye TSK ile Suudi Vehhabi Kraliyeti, Katar ittifakının tescili.”
İşte Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesinin sonucu budur.
Atatürk Türkiye’sinin Ordusu TSK’nin Tayyip Erdoğan’ın padişah başkan olmasını engelleyecek her türlü görevi yapmaya görevlendirildiğinin fotoğraf karesiyle sunulmuştur.
Gelecek tepkiye veya tepkisizliğe göre tavrını belirleyecektir.
Genel Kurmay Başkanı, bu karedeki mutsuzluğunu gizleyemiyor.
Ama ne sesi çıkıyor, ne itiraz ediyor.

RTE’nin, artık yetki sınırlarını o kadar aşmasını sadece politik hırs, cahil cesareti gibi gerekçelere dayandırılamaz.
Son senelerdeki frenleyemediği hırsını, öfkesinin önüne geçilemiyordu.
İç hastalık sorunları yanında psikolojik rahatsızlıkları nedeniyle saldırgan tavrı giderek artıyordu.
Bürokratlarını, hatta bakanlarını, yandaş gazetecileri bile tokatladığı konuşuluyordu.
Bu nedenle kızı Sümeyye babasını durduracak tek kişi olası nedeniyle yanından hiç ayrılmıyor.
Türkiye böyle yönetiliyor.

İktidara getirildiğinde, sermayenin, Avrupa’nın özellikle de ABD’nin desteklerine rağmen her attığı adıma, her söylediği söze özen gösteriyordu.
Eski Marksist, yeni liberaller yol gösteriyor, özellikle Avrupa Birliğine bir demokrasi havarisi olarak pazarlanıyordu.
Değişti mi, değişmedi mi falına bakanlara:
”Mili Görüş gömleğini çıkardım.” Diyerek güvence veriyordu.
Hele Siyonizm’in elinden Yahudiliğe Üstün Hizmet ödülünü Haham elbisesi giyerek alması tüm kuşkuları gidermeye yetmişti.
O hızla 2004 yılında Türk Diplomatlarına güvenmediği için adamlarıyla katıldığı AB toplantısından dönüşünde Türkiye’de gündüz vakti havai fişekleriyle AB’ye girişimizi kutlatacak kadar uçmuştu.
Irak’ın bölünmesi, Suriye’nin Irak gibi parçalanması, Arap Baharları yeni dünya düzeninin Kuzey Afrika ve Ortadoğu Projelerinin sonuçları birer birer ortaya çıkmaya başladı.

Gelin seneler öncesini hatırlayalım;
 Dönemin Genel Kurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’la Dolmabahçe Sarayında yapılan baş başa görüşmeye gidelim;
AKP’nin iktidar dönemlerinde Hilmi Özkök’ün TSK’nin Genel Kurmay Başkan olmasına TSK’nin önemli kesimi karşı çıkmışlardı.
Özkök’ün ordu içinde anti laik tutumuyla, AKP’nin görüşlerine yakın biri olarak bilindiği için Edip Başer’in Genel Kurmay Başkanı i olması isteniyordu..
Dönemin başbakanı Bülent Ecevit’e durum anlatılmış, gericilik ve irtica ile mücadele Hilmi Özkök’le yapılamayacağı kuşkusu vurgulanmıştı.
Ecevit’in güvendiği Gülen kadrosundan kabinede yer alan Hüsamettin Özkan, Kıvrıkoğlu’dan sonra Kara Kuvvetleri Komutanlığına Edip Başer yerine Mesut Yılmaz’la birlikte Hilmi Özkök’ün atanmasını 
dayattılar. Devlet Bahçeli’nin aldığı misyonun ilk belirtisi o tarihlerde başlamıştı.
Mesut Yılmaz, hükümeti bozma resti, Bahçeli ve Hüsamettin Özkan’ın desteklemesiyle Hilmi Özkök TSK’nin başına getirildi.
Bu dönemde TSK’de AKP ve ABD ve Irak’ın işgaline karşıt subaylar tespit edildi.
Genel Kurmayın hizmet içi eğitim, manevra planları, olası tehlikelere karşı mizansenler Cemaat ve AKP’ye aktarıldı.
Hilmi Özkök’ten sonra Genel Kurmay Başkanlığına AKP’nin karşı çıkmasına rağmen ordu kademesinin tavır koymasıyla Yaşar Büyükanıt atandı.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’den sonra RTE Cumhurbaşkanı olmak istiyordu. 
Milyonlar sokaklara dökülmüş Cumhuriyet Mitingleri ile Laik Cumhuriyet’e sahip çıktı. RTE, zoraki Abdullah Gül’ü adaylığını açıkladı.
Bu mitinglere Büyükanıt destek vermişti.
Mitingler devam ederken, Devlet Bahçeli yine AKP’ye destek vererek Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesine katkı vererek tarihi sadakat görevini yerine getirmeye devam etti.
Cumhuriyet Türkiye’sinde ilk kez tesettürlü eşi olan biri Cumhurbaşkanı oldu.
Bush, körfez savaşında destek vermeyen TSK personeli tasfiye edilmesini istiyordu.
Asıl amaç, Laik Cumhuriyet’in kuruluşundan beri destekçisi olan TSK’nin Türkiye’nin siyasi hayatından çıkarılarak Büyük Ortadoğu Projesinin önündeki en önemli engel etkisiz duruma getirmekti.
Bu projeye Büyükanıt karşı çıkıyordu.
5 Kasım 2007 de Başbakan RTE, Büyükanıt’ı Dolmabahçe’de görüşmeye çağırdı.
İki buçuk saat süren görüşme sonrası Büyükanıt konuşmadı, ama başbakan sadece;
”Genel Kurmay Başkanı ile yaptığımız görüşme mezara kadar aramızda kalacaktır.” Dedi.
Böyle konuşmalar gizli olabilir ama en azından bir tutanak tutulur ve devlet arşivinde saklanır.
Zamanla bu konuşmalar çeşitli yorumları da birlikte getirdi.
Ama yargıya yansıyan Büyükanıt-Fikri Sağlar davasında ve sonradan sızan söylentilere göre;
RTE, Bush’un isteği doğrultusunda subaylar, komutanların tutuklanmasına müdahale etmeyecek, bunun karşılığında Büyükanıt’ın eşinin yasadışı harcamaları ile ilgili belgeler hasıraltı edilecekti.
Diğer bir söylentiye göre Büyükanıt’ın elinde RTE’nin sinirsel bir hastalığı ile ilgili belgeler vardı.
Başbakan ve Büyükanıt sırlarını ahrete taşımakta anlaşınca TSK’ne operasyon başlatıldı.
Sonunda subaylar, gazeteciler, komutanlar tutuklandı TSK sessiz kaldı.
Büyükanıt emekli oldu, RTE üstün hizmet Madalyası ve zırhlı Mercedes’le ödüllendirdi.
Büyükanıt yerine gelen İlker Başbuğ’ da sessiz kaldı.
Emekli olduktan sonra tutuklandı.
Yerine seçilen Işık Koşaner, ve kuvvet komutanları, hükümeti protesto ederek istifa ettiler. 
Necdet Özel, kuvvet komutanlarının istifalarına katılmayarak, rütbesi yükseltilerek Genel Kurmay Başkanı oldu ve AKP iktidarı ile uyumlu bir görev süresi sonucu emekli oldu.
2012 de ilk Genel Kurmay Başkanı olarak Suudi Arabistan’ı ziyaret etti.
Yerine gelen şimdiki Genel Kurmay Başkanı cumhuriyet tarihinde ilk kez başbakan ile Vehhabi Suudi Kralı ile Riyad’da birlikte oldular.
Laik, bağımsız, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti başbakanı, genelkurmay başkanı gerici, Sünni ittifakının hamisi, Osmanlı ve Atatürk düşmanı Vehhabilerin huzurunda sadakat pozu veriyorlar..
Suriye’yi parçalayacaklardı, IŞİD gibi en acımasız terör grubunu Şiileri katletmeleri için para ile silahla desteklediler.
Ne İran teslim oldu nede Suriye parçalandı.
Ama görünen o ki; belki Türkiye parçalanacak
Türk-Kürt ya da Sünni-Alevi savaşları başlatılarak halkları birbirine kırdıracaklar.
Ne Obama, ne AB’nin umurunda olmayacak.
Ne Holande’nin içi acıyacak
Ne de Merkel’in 
Petrol için yurdundan, topraklarından koparılmış milyonlarca göçmeni Avrupa’ya gitmelerini engelleyecek RTE’ye;
”Padişah ol, diktatör ol arkandayız, yeter ki bu insanları Avrupa’ya gönderme!”
RTE’ye ve Merkel’e Barış Ödülü verirlerse şaşmayın.
Sosyal Demokratlar mı?:
Görmedik, duymadık bir şey söylemedik! Noktasında sessiz ve uysallar.
İşte medeniyeti dedikleri Batı! 
CHP ise mecliste canla başla çalışıyorlar;
Nutuklar atarak!
Başka ne yapsın garibanlar?

Yıldız AKALIN
 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.