GEÇMİŞE TAKILIRSAN ZARARLI ÇIKARSIN!

ABONE OL
19:03 - 01/10/2020 19:03
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Başbakan, gerektiği için bindiği ‘’demokrasiye benzettiği” trenden bazen başını uzatıp hedefe varıp varmadığına bakadursun, yandaş liboşlar, sonradan şeriatçı ateistler ABD destekli “The Taraf” azgınları komplo teorilerinin dozunu artırdılar.
Artık açıkça, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne, aydın, demokrat aydınlara hakaretlere varan şirretliği ele aldılar.

Başbakan Erdoğan’la işbirlikleri, Erdoğan’ın ta Refah Partisi döneminde başlıyor. İstanbul’un Türklerde olmasından duyduğu acıyı yana yıkıla anlatan, yazan uzun tosuncuk Erdoğan’ı ta o dönemlerde danışıklı TV programlarında ağırladığı internetlerde dolaşıyor.

Türbanın meclise sokulmasında başrol oynayan, kursaklarında öğretmenlerin kesintilerinden alınan arsaların parasını taşıyan, oğluyla TV kuponları verip köşeyi dönünce Amerika’ya kaçan Nazlı ve kaşarlanmış haramzade, şimdi de demokrasi havarisi kesilerek TSK’ya saldırıda gönüllü elebaşlığa oynuyor.
R. T. Erdoğan, liboş danışmanlarının yazıp, karşıdaki aynalı teknikten defalarca talimden geçtikten sonra okumaya çalıştığı hamasi nutukları okurken, öfkesi kontak yapınca; eski imamlık kimliğine bürünüp dağarcığındakini de döküveriyor. Eskiden, Erdoğan sınırı geçince onu masa altından tekmeleyerek uyaran, zapteden Gül, Çankaya’ya çıkınca, kontrolsüz kalıp olur-olmazı da konuşmaya başladı.

CHP’ye nefretini o kadar ileriye götürdü ki, Baykal’ı da aşarak işi İsmet İnönü’yü ‘’diktatör” olarak nitelendirmeye kadar getirdi.
Milli Görüş gömleğinin üzerine giydiği, İtalyan, Fransız modasının iğreti, elbiseleriyle korkak, çıkarcı yalakaları inandırıp değiştiğini ilan ettirmişti.Geçmişi kurcalayanlara öfkeleniyordu.
Ama eğer geçmişi eşeleyecekseniz, çok eskilere gitmeye gerek yok.
Hep karşı devrim saflarındaydılar.
Şu veciz! lakırdılara bir göz atalım:
‘’Tutturmuşlar, Laiklik elden gidiyor diye.Elbette gidecek. Millet istemedikten sonra elbette gidecek!”
‘’Hem Müslüman hem Laik olunmaz. Yüzde doksan dokuzu Müslüman olan ülkede laiklik olmaz!”
‘’Anıtkabir’e gidip sap gibi dikiliyorlar!”
‘’Hakimiyet, kayıtsız şartsız milletindir safsatası olamaz. Hakimiyet kayıtsız şartsız Allah’ındır!”
‘’Şalvar, cübbe giyen kardeşlerimiz, bizim örnek kardeşlerimizdir.”
‘’Bu demokrasi amaç mıdır, araç mıdır? Demokrasi bizim için araçtır. Demokrasi trene benzer . amacımıza ulaşana kadar biner, amacımıza ulaşınca ineriz”!
Bunları söyleyen ne bir meczup ne de İranlı molla.
Bunları söyleyen, Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı, halkın iradesi, milli irade nakaratını tekrarlayan Erdoğan’ın ta kendisidir.
Bunların çoğunu ABD’de ve New York’ta ‘’Yahudi Cesaret Ödülünü” aldığı Musevi Komitesinin cübbe giydirdiği törenlerinde söylemiştir.
Amerika’nın icazetini alırken Yahudi Cesaretine sarılacaksın, yine Amerika’nın taktiği ile Yahudi düşmanlığı yapacaksın.
Onurlu dış politika dedikleri bu olsa gerek.
Bunların belgeleri, öyle “The Taraf” sapkınlarınca uyduruk imzalarla değil, görüntüleriyle, sahibinin sesinden izlenmekte.
Senin diktatör dediğin adam, 2. Dünya Savaşında dört yanı ateş içindeyken Türkiye’yi o ateş çemberinin içine atmayı önleyen yurtsever bir vatanseverdir.
DP’ye seçimle iktidarı devretmemesini isteyenlere, ‘’Benim bu seçim yenilgim en büyük zaferimdir” diyecek kadar demokrat bir siyaset adamıdır.
Geçmişe yaslanırsan sen zararlı çıkarsın. Açıkça söyleyemediğin soyağacın çıkar!
Milletvekilleri,her seçim sonrası mecliste Ulus’un karşısına çıkar şu andı içer:

Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim.

Yukarıdaki andı okurken tek ayağınızı mı kaldırmıştınız?

Bir dönemlerin ünlü siyasetçisi Osman Bölükbaşı, partisi Millet Partisi’nden çekilecek milletvekillerinden Noter onaylı senet alırdı. MP’den seçilen milletvekili ‘’partiden ayrılırsam, milletvekilliğinden de ayrılacağıma namusum ve şerefim üzerine ant içerim”imzalı senedi Bölükbaşı’ya teslim ederdi.
Bir gün MP’li milletvekili partiden istifa edip, başka partiye geçince Bölükbaşı meclis kürsüsünden ‘’bu adam hem namussuzdur, hem de şerefsizdir”suçlamasına, meclis başkanı o sözleri geri almasını isteyince, senedi çıkararak ‘’ Bunları ben değil partimden başka partiye geçen bu milletvekili söylüyor” diyerek bu fır döndülere gerekli yanıtı vermişti.

Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olan AKP’nin milletvekilleri, bakanları, başbakanı, cumhurbaşkanı yukarıdaki yemin ettiler mi?
Bu yemine sadık kalmazlarsa.
Ne olurlar?
Hukukçulardan mı sormalı, başbakanın kardeşim dediği teke tekin kadrolu adamı Cübbeli Ahmet’ten mi sormalı?
Kime sormalı!!!
Ha, halkın iradesi deyip duruyorlar ya!
Kömüre, makarnaya, onca rüşvete rağmen aldığın halk iradesinin en tavan oranı yüzde kırk yedi.
Oysa Hitler yüzde doksan beş, Franko yüzde doksan, Mussolini yüzde seksen beş, Kenan Evren yüzde 92 halk iradesinin desteğini aldılar..
Sizin mantığınızla Hitler mi, Faranko mu, Mossolini mi, Kenan Evren mi yoksa siz mi daha fazla halkın iradesini temsil ediyorsunuz? O oranda mı demokratsınız?

Aslında birbirinizden bir farkınız yok mu?

Yoksa siz Osmanlı Bankası mısınız.!!!

Yıldız AKALIN

Hessen Sosyaldemokrat Halk Dernekleri Federasyonu Başkanı

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.