ENİŞTEM BENİ NİYE ÖPTÜ..?

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Değerli ha-ber.com okurları… Dilimize dolaşmış eski bir değim vardır ani değişmeleri, beklenmedik gelişmeleri ve girişimleri ifade edebilmek için… Hatta buna 60`lı yılların sonunda bir de zamanın politik olgusu eklenmiştir…

“Bayram değil, seyran değil, Amerikan 6.cı filosu gelmedi, eniştem beni niye öptü..?” diye…
Evet… Almanya`daki Türk kökenli seçmen zaten ağırlıklı olarak oylarını Sosyal Demokrat Parti SPD`ye vermekteydi… Ama son dönemde SPD Genel Başkanı Franz Müntefering başta olmak üzere, tüm yöneticilerin Türklere yaklaşımı, öylesine sıcak ve samimi bir havaya girdi ki, insan ister, istemez yukarıdaki soruyu sormak gereğini duyuyor…
Franz Müntefering önce Türkiyemspor`un 30.cu kuruluş kutlamalarına katılıyor ve bu klübe üye oluyor… Ardından TDU`nun(Türk-Alman İşverenler Birliği) yeni üyelerine beratlarının verilmesi törenine katılıyor ve Türk kökenli gençlerin 23 yaşına gelince iki vatandaşlıktan birisini seçme zorunluluğunda bırakılmalarını eleştiriyor… Derken; Berlin İçişleri Senatörü SPD`li Körting, yıllardır sahası elinden alınmış durumda faaliyetlerini sürdürme çabası veren Türkiyemspor`a, aniden bir saha tahsis ediveriyor… SPD Berlin Eyalet Milletvekili Dilek Kolat son kongrede parti yönetimindeki yerine, yeniden seçiliyor… Bunlar sadece Berlin`de ve Türk kökenli göçmenlere yönelik olanlar… Dışişleri Bakanı ve SPD`nin Başbakan adayı Steinmeier`de üzerine düşeni yapıyor ve her vesile ile Türkiye`nin AB üyelik görüşmelerine ” Tam Üyelik ” perspektifi ile başladığını, dolayısı ile başka bir alternatifin söz konusu olamıyacağını vurguluyor… Bir yerde, koalisyon ortağı CDU/CSU`nun yapmakta olduğu yanlışı vurgularcasına onların, Türkiye`yi dışlayabilmek için uydurdukları, böylece de Türk kökenli seçmenleri yaralayan ” İmtiyazlı Ortaklık ” tezlerine karşı çıkarak, Alman vatandaşlığına geçmiş bile olsalar, Türk kökenli seçmenlerin Türkiye hassasiyetlerini kaybetmediklerinin bilinci ile bu kesime olumlu mesajlar veriyor…
Bütün bu gelişmeleri ise, Birlik90/Yeşiller Partisi’nin son dönemlerde yaptığı affedilmez hatalara borçluyuz… En büyük yanlış, Cem Özdemir`i partinin eş başkanı yaparken, milletvekilliği yolunu tıkamaları ve bunu son derece saçma bir gerekçe ile açıklamaları… Efendim… Bir kişi hem as başkan hem de milletvekili olamazmış… Bunu kamuoyuna açıklarkende, başta Türk kökenliler olmak üzere, herkesi aptal yerine koymaları… Nedenine gelince… Partinin diğer eş başkanı olan Claudia Roth, aynı zamanda milletvekili… Berlin`in başarılı milletvekili Özcan Mutlu`ya listede seçilemiyeceği bir sıradan yer vermeleri ve önünü tıkamaları… Ne Avrupa Parlamentosu ne de genel seçimler için Türk kökenlilere aday olarak yer vermemeleri veya seçilemiyecekleri sıradan yer vermeleri… Daha önce de yazmıştım… Cem Özdemir`i parti eş başkanlığına seçerlerken, milletvekilliğinin önünü tıkamalarını, kamuoyunun dikkatini ” Almanya`nın Barack Obama`sı ” palavrasıyla başka tarafa çekerek kapatmaya çalışmışlar ve bizim medyada bu konuya ” Mal bulmuş Magribi ” gibi atlayarak, bir güzel alet olmuştu…
Siyaset boşluk kaldırmaz… Bu kuralı çok iyi çalıştıran SPD, Birlik90/Yeşiller`in göstermelik tavırlarının Türk kökenliler tarafından, er veya geç farkedileceğini bildiği için, derhal hareketlenmiş ve diger partilerden doğan boşluğu çok iyi doldurmaya başlamıştır…SPD`nin bu atılımı son derece önemlidir, çünkü Birlik90/Yeşiller, SPD ile birlikte Türk kökenli seçmenlerden en çok oy alan ikinci parti konumundadır ve SPD`nin de bu seçimlerdeki hedefi tek başına iktidar olmasa bile, içinde CDU/CSU olmayan bir koalisyonda yer almaktır… Bunun için de, Türk kökenli seçmenlerin oyları, her zaman olduğundan daha da değerlidir… Kaldı ki; Birlik90/Yeşiller koalisyonlarda, her zaman blok partilerinin yanında küçük ortak olarak yer almak zorundadırlar… Oysa SPD, 150 yılı aşkın geçmişi ve şu anda Almanya`nın ikinci büyük partisi olmasından dolayı, ya koalisyonlarda büyük ortak veya sözünü dinletebilecek güçteki ana muhalefet olma durumundadır… Yani; gerek SPD`nin Türk kökenli seçmenlere daha fazla değer vermesi doğrudur, gerekse Türk kökenli seçmenin SPD tercihi doğrudur… Demokrasinin Türk seçmenler açısından da çok çeşitli ve çok tercihli olmasını ne kadar istersek isteyelim, ne yazıkki CDU ülkedeki yabancılar, Türkler ve Türkiye polotıkaları ile Türk kökenli seçmeni kendisinden soğuturken bir de üstüne üstlük, ortağı CSU`nun, ondanda aşırı biçimde bu konulara negatif yaklaşımı, bu kesime tam anlamı ile itici geliyor…
Ancak; bu seçimlerde son derece sıkı çalışılmalı ve seçim sonrası ortaya çıkacak tabloda Türk kökenli seçmenlerin tercihlerini iyi analiz ederek bunu mutlaka Alman kamuoyuna defalarca anlatmalıyız… Bu da, SPD`ye yakın duran sivil toplum örgütlerinin görevi olmalı, seçim sonrası yapılacak basın toplantıları ile bu konu gündemde tutulmalıdır, diye düşünüyorum…
Kalın sağlıcakla efendim…
 
M.Deniz Olcayto

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.