DİREN ODTÜ

ABONE OL
18:47 - 01/10/2020 18:47
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Demokrat Parti iktidarında Birleşmiş Milletler’in ABD’li uzmanları, ülkemizde özel yasalı üniversite kurma girişimine başlamışlardır. Özerk üniversitelere karışamayan Demokrat Parti, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ve Atatürk Üniversitesi’ni özel yasa ile kurarak, siyasi iktidara bağlı üniversite kurulmasına öncülük etmiştir. ODTÜ, ABD’li uzmanlar ve Demokrat Parti Hükümeti tarafından farklı bir anlayışla kurulmuştur. Bugün ülkemizin en seçkin ve saygın üniversiteleri arasında yer alarak, bilimsel düzeyi yüksek, nitelikli mezunlar veren ODTÜ, 15 Kasım 1956 tarihinde “Orta Doğu Yüksek Teknoloji Enstitüsü” adıyla, kuruluş yasası olmadan, hükümet yetkisiyle açılmıştır. Yaklaşık iki ay sonra, 29 Ocak 1957 tarihinde 6887 sayılı “ODTÜ’nün Kuruluş ve Hazırlıkları Hakkında Kanun” çıkarılarak, Orta Doğu Teknik Üniversitesi adıyla kurulmuştur. Altı maddesi olan bu kuruluş yasasıyla, Milli Eğitim Bakanlığı’na, ODTÜ’yü kurma yetkisi verilmiştir.

27 Mayıs 1959 tarihinde 7307 sayılı “Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kanunu”, ODTÜ’nün özel statüsünü belirleyen ve tüzel kişiliğine kavuşturan asıl yasasıdır. Yeni kurulan ODTÜ’de, hükümet yanlılarının görev aldığı, Demokrat parti milletvekilleri ve bakanlarının Mütevelli Heyet Üyesi olduğu ve başbakan Adnan Menderes’in Mütevelli Heyeti Başkanlığı yaptığı bilinmektedir. Kuruluş sırasında Demokrat Parti Antalya Milletvekili Burhanettin Onat, ODTÜ’nün işlevini şöyle tanımlamıştır: “Komünizme karşı paratoner gibi kullanılacak olan bir kurum.” 27 Mayıs 1960 öncesi, ülkedeki protesto eylemleri ve üniversite olaylarına ODTÜ’nün akademisyen ve öğrencilerinin katılmaması, ODTÜ’ye “Demokratlar Üniversitesi” denilmesine yol açmıştır.

27 Mayıs 1960 Devrimi sonrasında ODTÜ Mütevelli Heyeti görevden alınmış, kuruluş yasasında bazı değişiklikler yapılmış ve ihtilalden üç ay sonra ilk kez bir Türk akademisyen Prof. Dr. Turhan Feyzioğlu, rektör olarak atanmıştır. ODTÜ, 27 Mayıs 1960 Devrimi’nden sonra, devrimin getirdiği özgürlük ortamına uyum sağlamış, ilericilik ve çağdaşlıkta büyük atılımlarda bulunmuştur. ABD’lilerin kurduğu ODTÜ’de, 6 Ocak 1969 tarihinde Vietnam’daki katliamların sorumlusu ABD’nin Ankara Büyükelçisi Robert Komer’in (1922-2000) makam arabası yakılmıştır. YÖK öncesinde ve sonrasında okuduğum iki farklı ODTÜ, herşeye karşın, bilimin ve özgür düşüncenin yuvası olarak, öğrencilere büyük katkılar sağlamıştır.

Türk üniversite sistemine de büyük katkıları olan, nitelikli öğrencilerinin kültürel ve düşünsel boyuttaki ağırlığı ile ülkemizin önde gelen eğitim kurumlarından ODTÜ, bugün siyasi iktidarın hedefindedir. 15 Aralık 2010 tarihinde ODTÜ’de bir toplantıya katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a karşı protesto gösterileri yapılmış, polisle çıkan çatışmada birçok öğrenci göz altına alınmıştır. 18 Aralık 2012 tarihinde ise Göktürk 2 uydusunun uzaya fırlatma töreni için ODTÜ’ye gelen başbakana karşı yoğun protesto gösterileri yapılmıştır. Polisin her zamanki gibi orantısız güç kullanması sonucunda birçok öğrenci yaralanmış ve gözaltına alınmıştır. Bu olaylar üzerine, zaten ODTÜ’den hoşlanmayan siyasi iktidar, daha da sertleşme politikası izlemeye başlamıştır.

Siyasi iktidarın ve emrindeki Ankara Anakent Belediyesi’nin inatla ODTÜ’nün içinden yol geçirme gayretleri bütün hızıyla sürdürülmektedir. ODTÜ yerleşkesindeki ormanın içinden ve çevredeki mahallelerden geçecek olan ve ısrarla yapılmak istenen otobanın, trafik sorununu çözecek olduğu iddiaları, diğer yapılanlar gibi bir göz boyamadır, aldatmacadır, rant eksenlidir. Bu konudaki yasal süreçler henüz sonlanmamışken başlatılan yol inşaatı ile birçok ağaç sökülmüştür. ODTÜ yerleşkesinin hemen yanında sürdürülen bu yol inşaatına tepki gösteren, protesto eden ODTÜ’lülere ve vatandaşlara karşı güvenlik güçleri tarafından orantısız güç kullanılmıştır. Atılan gaz bombaları ve plastik mermiler nedeniyle yaralananlar olmuş, ODTÜ yerleşkesi birçok kez yangın tehlikesi atlatmış ve çevrede bulunanlar yoğun gazdan olumsuz etkilenmiştir.

ODTÜ’de kayıtların olduğu sırada, 5 Eylül 2013 Perşembe günü, ODTÜ öğrencisi olmayan kişiler üniversiteye girerek “yurtlarda fuhuş yapıldığı, kız öğrencilerin merdiven altlarında düşük yaptığı” gibi yalanlarla açık bir karalama kampanyası yürütmüşlerdir. Bu kampanyayı yürütenlerin bazı tarikat ve cemaat yurtları adına çalışma yaptıkları anlaşılmıştır. Bu duruma tepki gösteren öğrenciler, siyasi iktidar tarafından hedef gösterilmiş ve bazıları gözaltına alınmıştır.

ODTÜ’yü yıpratmaya yönelik eylemler içinde yaşanan bu olaylar, siyasi iktidarın çabalarıyla ve yandaş medyanın yalanlarıyla sürdürülmektedir. Her türlü gerçekdışı eylem ve söylemi kullanan siyasi iktidar, ODTÜ’yü itibarsızlaştırarak, topluma karşı sorumluluğunu yapamaz duruma getirmek ve güçsüzleştirmek istemektedir. Ancak bu istekleri, tıpkı Taksim Gezi Parkı eylemlerinde olduğu gibi ters tepecektir.

Günümüzde tarikatların ve cemaatlerin içinde yaşanan her türlü yasa dışılık, fosseptik gibi dışarıya akmaktadır. Bütün bunların yanında Deniz Feneri yolsuzluğu ile Hüseyin Üzmez’in 77 yaşındayken, 14 yaşındaki bir kıza defalarca cinsel tacizde bulunarak, hapis cezası alması gibi olaylar karşısında sessizliğini koruyanlar, ODTÜ’ye gerçekdışı söylemlerle saldırmaktadırlar. Her türlü yolsuzluğun ve ahlaksızlığın içine batmış olan tarikat ve cemaatlere karşı ODTÜ’lüler ve toplumumuz, her zaman gereken tepkiyi gösterecektir.

Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.