DİKTATÖRLÜK HEVESİ

ABONE OL
18:15 - 01/10/2020 18:15
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

DİKTATÖRLÜK HEVESİ 

Sonucu önceden bilinen cumhurbaşkanlığı seçimini, seçime katılanların %52’sinin, tüm seçmenlerin ise %37’sinin oyuyla kazanan Tayyip Erdoğan, halen kendisini AKP genel başkanı ve başbakan olarak görmektedir. Üstelik Haziran ayında yapılacak genel seçimler için AKP adına oy istemektedir. Sürekli yurt içinde gezilere çıkan ve her zamanki gibi konuştukça saçmalayan Tayyip Erdoğan, bu konuşmalarıyla gündem değiştirme işini de başarıyla yerine getirmektedir.
 
Bursa’da yaptığı konuşmada da yine Fethullah Gülen cemaatine yüklenen Tayyip Erdoğan,  şahsını ve ailesini tehdit ettiklerini söyledi. 2002 yılından beri bu yapıyla birlikte hareket eden Tayyip Erdoğan, kendisinin bütün kirli ilişkilerini bilen bu paralel yapıdan çekinmektedir. Yoksa kendini bilen bir devlet insanı, çıkıp halkın karşısında tehdit edildiğini söylemez. Bütün güvenlik güçleri elinin altında, o zaman nasıl bu tehditlere boyun eğiyorsun diye sorarlar insana. Üstelik kızdığı paralel yapının maddi işleri için herhangi bir işlem de yaptırmamaktadır.
 
Fethullah Gülen’in New York Times Gazetesi’nde yayımlanan makalesine de sert karşılık veren Tayyip Erdoğan şunları söyledi; “Sen hoca mısın yoksa banka patronu musun? Sırtını nereye yaslıyor? Malum New York Times Gazetesi’ne. Acaba bu gazetenin patronları kim? Burada nasıl yazdırıyorlar? Hesap başka hesap; bilesiniz ki içeriden ve dışarıdan güçlü Türkiye istenmiyor ve bunun için her taraf ayağa kalkmış durumda…” Bugün ABD’ye ve gazetelerine kızan Tayyip Erdoğan, 2002 yılında ABD Başkanını ziyaret edip, gazetelere röportajlar verirken ne düşünüyordu? ABD’nin işi bitince, kullandıklarını tuvalet deliğine süpürdüğünü bilmiyor muydu? Fethullah Gülen’in FBI adına çalıştığının farkında değil miydi? Birlikte bütün kirli işlere imza atıp, ihanete ortak olurken sonlarının ne olacağını hiç düşünmedi mi?
 
“Bunların başındaki zatın yazdığı makale denilen metin başından sonuna Türkiye’yi karalama, Türkiye’ye iftira atma üzerine kurulu bir ihanet belgesi. Neymiş efendim? Türkiye’de demokrasi ve insan hakları rafa kaldırılmış” diyen Tayyip Erdoğan, bu yapı için “ne istediler de vermedik” demedi mi? Bunlarla birlikte yıllardır her türlü yalana, talana, çalana, yolsuzluğa, hukuksuzluğa ortak olmadı mı? Yurtsever insanlara yıllarca Silivri’de zulüm yapılmadı mı? Kendi ordumuza terörist gibi davranılmadı mı? Türkiye Cumhuriyeti’ne en büyük ihanet sizler tarafından yapılmadı mı? Tayyip Erdoğan bunları unutmuş olabilir, ancak bu toplum bu acıların hiçbirini unutmadı ve hesabın sorulacağı, Yüce Divan’a gidileceği günleri sabırsızlıkla beklemektedir.
 
Üniversite, yargı, medya, silahlı kuvvetlerden başka TBMM’deki AKP çoğunluğu ile yasama organını bile emrine alan Tayyip Erdoğan, rüşvet ve yolsuzlukların üzerini örterek, 17-25 Aralık yolsuzluk günlerinden şimdilik kurtulmuştur. Böyle bir ülkede demokrasiden söz edilebilmesi olanaksızdır. Çıkarmak istedikleri yeni iç güvenlik yasasıyla, insan haklarından da söz edilemez.
 
Ülkemizi askeri vesayetten kurtardığını söyleyerek övünüp dururken kendi sivil vesayetinin temellerini atarak, uygulayan Tayyip Erdoğan, 12 yıldır toplumu kandırmaya ve bölmeye devam etmektedir. Çocukluk döneminden gelen psikolojik sorunlar birikip artmış, baskılanmış ve diktatörlük hevesine yol açmıştır. Ülkemizin geleceği açısından son derece tehlikeli olan bu durum, özellikle muhalefet partileri tarafından çok iyi analiz edilmelidir. Eğer Haziran seçimlerinde, muhalefet partileri kendi programlarına uygun adaylar dışında, farklı görüşteki adaylarla ve yanlış ortaklıklarla seçime girerlerse, Tayyip Erdoğan’ın istediği gibi, AKP 400 milletvekili çıkarır ve dilediği tüm değişiklikleri de yapabilir.
 
Üzerinde dikkatle durulması gereken bu konunun gereğini muhalefet partilerinin yapacağına inancımızı korumak istiyoruz. Yoksa önce başkanlık sistemi gelir, ardından padişahlığa doğru yol alırız. Daha sonra bölünme, parçalanma ve iç savaş eşliğinde ortaçağ karanlığına teslim olabiliriz. Mustafa Kemal Atatürk’ün aydınlık Türkiye’sini, ortaçağ zihniyetine teslim etmemek için, bilinçli bir şekilde örgütlenerek var gücümüzle bu karanlıklara karşı mücadele etmeliyiz.

Suay Karaman

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.