DAĞ FARE DOĞURDU

ABONE OL
18:51 - 01/10/2020 18:51
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

22 Haziran Cuma günü keşif uçağımızın Suriye tarafından vurulmasından sonra siyasal trafik yoğunlaştı. RTE ve yandaşlarının konuşmalarına, tavırlarına, yürüttükleri görüşmelere bakılınca salı günkü AKP grup toplantısını heyecanla beklenmeye başlandı. Ancak RTE’nin açıklamalarında çok da yeni bir şey yoktu. Yine dış politikayı iç politik çıkarlara feda etme anlayışı egemendi konuşmada.
Konuşmada en dikkat çekici bölüm: ” Türkiye yerini, zamanını ve yöntemini kendisi tayin ederek bu haksızlığa karşı, uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanacak, gereken adımları kararlılıkla atacaktır, altını çizdiğim budur. (…) Bu son olaydan sonra artık yeni bir aşamaya geçilmiştir. Türkiye olarak, Suriye rejiminin sınırlarımızda oluşturduğu güvenlik risklerini hiçbir şekilde tolere etmeyecek, karşılıksız bırakmayacağız. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin angajman kuralları artık bu yeni aşamaya göre değiştirilmiştir. Suriye’den Türkiye sınırını güvenlik riski ve tehlikesi oluşturacak şekilde yaklaşan her askeri unsur bir tehdit olarak değerlendirilecek ve askeri hedef olarak muamele görecektir.” tümceleridir. Bu sözlerle Suriye yönetimi tehdit edilmekte, saldırganlık gösterisi yapılmakta.

Başbakanın bir ulusal sorunla ilgili görüşlerini partisinin grup toplantısında açıklaması şık değildir. Bu, dış politikayı parti çıkarları için kullanmak demektir. Bu nedenle de inandırıcılığını hem içerde hem de dışarda yitirir. Bu konudaki düşüncelerini TBMM’de ya da bir basın toplantısında açıklaması daha uygun olurdu ve inandırıcılığını artırırdı. RTE yukarıdaki sözleriyle misilleme yapacağını söylüyor. Yine esip gürlüyor, tehditler savuruyor. Neredeyse ”Evim yanıyor!” diye komşularda yardım isteyen yalancı çobana dönecek. Defalarca söyledik, dış politik konularda gerekli gereksiz bu kadar çok konuşan bir hükümet dünyanın hiçbir yerinde görülememiştir.
Uçağımızın düşürülmesinden sonra NATO’yu göreve çağıran yandaş basın da hayal kırıklığına uğradı. NATO olayın yalnızca kınamakla yetindi. ABD ise bu olayda neredeyse tarafsızlığını ilan edecek. Anlayacağınız okyanus ötesi dağ fare doğurdu. ABD ve NATO’nun tavrı ne anlama gelmektedir? AKP’nin güvendiği dağlara kar yağmıştır. Abi yalnız bıraktı. ABD, Türkiye’yi gaza getirip Esat’ın üzerine kışkırttı. Esat sağlam durunca da Türkiye’yi yalnız bıraktı. Bunun Türkçesi, RTE’yi sattı ABD. Bu, ilk kez mi oluyor? Biraz tarih bilgisi olanlar, Amerika’nın geleneksel politikası içinde bu tür satışların acıklı öykülerini görürler.
Türkiye’nin Batılı dostlarının(?) yan çizip hızlı viraj almaları karşısında, Suriye’nin yol arkadaşlarının kararlılığı ders verici nitelikte. Özellikle Rusya’nın Suriye’nin uçağımızı düşürmesi konusunda açık desteği ilginçtir. Demek ki insanlar gibi devletler de dostunu, düşmanını iyi seçmeli. Sahte dostluklara kanıp bin yıllık komşularını karşına almanın sonu budur.
Her siyasetçinin bilmesi gereken emperyalistlerin dostluk gösterisine güvenmemek gerektiğidir. Emperyalizmin çıkarları, sömüreceği alanlar ve bunun için kullandığı işbirlikçiler vardır; dostları yoktur.

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.