ÇEVRE BİLİNCİ

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Daha önce de yazmıştım, Ankara’da yaşadığınız kent Berlin’deki gibi nefes alacak, yürüyüş yapacak veya koşacak geniş kent ormanı veya parklar yok pek. Yine de Oran semtindeki ODTÜ ormanı bir ölçüde artan ihtiyaca cevap vermeye çalışıyor. Artan ihtiyaç diyorum, çünkü son yıllarda halkımızın büyük bölümünde sağlık için spor yapma bilinci oldukça gelişti. Oran ormanında sabahın erken saatlerinde yürüyüş yapan ve koşan çok kişiye rastlayabiliyorsunuz. Hatırlarım, bundan kırk yıl önce atletizm yapardım, sokakta koşarken gelip geçenin laf atmasından, alaylı sözler söylemesinden, hatta eğer yol kenarında koşuyorsak arabaların üzerimize üzerimize gelmesinden çok şikâyetçi olurdum. Şimdi bakıyorum, spor yapanlar artık garipsenmiyor. Eh, ne de olsa kırk yıl geçti benim şikâyetçi olduğum zamanın üzerinden. O kadar değişikliğin olması normal artık.

Oran ormanına geldiğinizde gözünüze ilk çarpan şey çok sayıda sokak köpeğinin orayı yaşam çevresi olarak seçmiş olması. Onlarca başıboş köpek ormanın ziyaretçilerini kanıksamış, onların varlığından hiç kaygı duymadan tembel tembel ortalıkta yatıyor. Çoğu zaman da ormana gelenler ellerinde evlerinden getirdikleri atık yiyecek torbalarını onların yakınına bırakıyorlar. Köpekler de bu rituele o kadar alışmışlar ki, her gelenin elinde bir torba var mı diye kulaklarını dikip dikkatle süzüyorlar.

Geçtiğimiz yıldı galiba, Ankara’da Mamak çöplüğünde köpek ölüleri bulunmuştu da, Almanya’da “bir fırsat olsa da şu Türkiye ile bir uğraşsak” diyen ne kadar marjinal tip varsa Türkiye’yi caniler diyarı, Türk insanını da cani ilan edivermişti. O köpekleri hangi vicdansız öldürdü, bilemiyorum. Fakat Türk kentlerinin sokaklarında dolaşan başıboş köpeklerin tehlike yarattığını da bilmeyen yok. Yapılması gereken, belediyelerin çağdaş köpek barınakları oluşturmaları ve halk sağlığını da böylece korumalarıdır. Bu yapılmadığı sürece zavallı sevimli dostlar ortalıkta kalıyor, üredikçe de tehlike olmaya devam ediyorlar.

Oran ormanına gelen birçok vatandaşı da ellerinde çöp torbalarıyla görüyorum. Çevre bilinci gelişmiş gönüllüler pervasızca oraya buraya atılmış pet şişeleri topluyorlar. Bizde bu pet şişe olayı tam bir çevre felaketi haline gelmiş. Biliyorsunuz, doğanın bu şişeleri eritmesi çok ama çok uzun zaman alıyor. Bizim insanımız da bu gerçeğe hiç aldırış etmeden içtiği suyun şişesini her tarafa saçıyor. En ufak bir vicdan sızısı duymadan!

Çevre sorunu işte bu güzel ülkede böylesine çelişkilerle bezenmiş durumda. Bir yandan başıboş köpekleri besleyen, onlara sevgiyle yaklaşanlar; bu arada görevini yapmayan ve köpeklerin sokaklarda başıboş gezmesine göz yuman belediyeler ve köpekleri zehirleyerek öldürmeye kalkışan karanlık ruhlular. Oraya buraya çöplerini saçan, başkasının hakkını, bırakın çevre konularında, yaşamın hiçbir alanında takmayan, ne yazık ki bazısı eğitimli kişiler, değer yandan sabahın erken saatlerinde ellerinde çöp torbalarıyla ormanı temizlemeye çalışan gönüllü güzel insanlar…

Bu çelişkiler hiç kuşkusuz her ülkede, içinde yaşadığınız Almanya’da da var. Sadece bize özgü değil çevre konularındaki bilinç eksikliği. Berlin’in Kotbusser Tor’undan geçerken neredeyse yere basmamaya gayret ederdim ben. Böylesine bir kirlilik ne Ankara’da ne de en büyük metropolümüz İstanbul’da yok şükür ki. Çevre bilincini eğitim ve bilgilendirmeyle geliştirmeye çalışırken devlet erkinin de kararlı bir şekilde çevrenin korunmasına önem vermesi gerekiyor. Bu güzel yurt, üzerinde yaşayan insanı, bitkisi, ormanı, hayvanı, toprağı, suyu ve havasıyla korunmaya muhtaç. En azından sonraki kuşaklara bırakacağımız mirasın kötü olmaması adına…

Dr. O. Can Ünver

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.