BU DİRENİŞ BURDA BİTMEZ

ABONE OL
18:07 - 01/10/2020 18:07
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

BU DİRENİŞ BURDA BİTMEZ
 
CHP’nin öncülüğünde geç de olsa başlatılan direnme hakkının kullanıldığı adalet ve demokrasi hareketinin ”ADALET’‘ yürüyüşünün önemini ve ciddiyetini sadece AKP değil, bir çok kişi ve siyasetçi bile kavrayamadı.

Hele bu yürüyüşü başlatan siyasetçi Kılıçdaroğlu gibi karınca ezmez, sporla pek ilişkisi olmayan altmış dokuz yaşında birinin olması, birleşik cepheyi umutlandırmıştı.

Ankara’dan  İstanbul’a 25 günde 435 Kilometre yürüyerek HAK-HUKUK-ADALET araması hem iktidar için, hem CHP karşıtları için gökte ararken yerde buldukları fırsat olarak değerlendirildi.
 
”En fazla Kızılcahamam’da biter.” İnancı sadece bir istem olarak, beklenti olarak değil, böylesine uzun ve gerek fiziki, gerekse de olağanüstü  psikolojik direnç isteyen bu siyasi ve olmak veya olmamak sonucuna ”ne CHP, ne de Kılıçdaroğlu” hazır ve inançlı olamazdı!
Bu Türkiye siyasetinde her siyasi partilerin başvurduğu ”Önce AT, sonra UNUT ve UNUTTUR.” taktiğinin bir örneği olarak görüldü.

Bu kararı fırsat olarak değerlendiren AKP ve AKP’de tek karar verici  AKP Genel Başkanı Erdoğan bile ciddiye almadı, etkisi ve yetkisi olmayan kağıt üzerinde ”Başbakan” gibi görünen Bin-Ali bile Kılıçdaroğlu’nu (Tİ)ye alarak; ”Adalet yürüyerek yollarda değil, mecliste aranır!” Diye vecizeler diziyordu.

Halbuki Mecliste Bahçeli’nin MHP’sinin gönüllü teslimiyetiyle ”Türkiye Erdoğan’ın tapulu malıdır.”Diye  bir kararını bile bu iki partinin oylarıyla bile alınacağını kendisi de bilir.
 
Kızılcahamam geçilip, hele Erdoğan’ın AKP’si,Bahçelinin MHP’si, Destici’nin MHP’si, hatta Perinçek’in Vatan Partisi dışında tüm muhalefet bu yürüyüşe destek verince işin boyutu değişti.

Bu ittifakın yayın organlarında CHP’nin ve özellikle Kılıçdaroğlu’nun PKK’lı, FETÖ’cü, IŞİD’ci, ESET’çi bile olduğu yazılmaya, yandaş –  yanaşma gazete ve TV kanallarında tüm etik kuralları bir yana bırakılarak yalanın, iftiranın ölçüsüz her türlüsü çirkef gibi saçılmaya başladı.
 
Hatta, AKP Genel Başkanı ”Bizim himmetimizle, iznimizle yürüyorlar!” Diye lütufkar demeçler verdi.
Öyle ya;  O’nun Türkiye tarihinde ne Çanakkale, ne İnönü Savaşları, ne Dumlupınar savaşları ne de 30 Ağustos gibi savaşların kıymeti harbiyesi yoktur.

Onun için tek Türk Zaferi 15 Temmuz Fetö’yü tongaya düşürme günüdür.
 
Rivayet olunur ki; bu Fetö Kalkışması önceden bilinen, aylarca önce önlemi alınan, yeni Anayasa için neden sayılması için 248 kişi öldürüldüğü söylentiden öteye bile gitti.

AKP Hükümetince hepsi Türk Tarihinin en makbul  şehitleri sayıldı. Bahçeli gaipten aldığı emirle Erdoğan’ı tek karar verici, cumhuriyeti, laikliği, Türkiye tarihinden Atatürk’ü çıkarıp, sadece tek muktedir olmasının önünü açtı. Bu kuralın gerçekleşmesi için tüm desteği vererek Anayasanın halk oylamasıyla kabul edilmesi için kendisi dışında partisini bile yakmaktan çekinmedi.
 
16 Nisan Anayasa oylaması  YSK’nın yetki gaspıyla meşruluğu dünyada bile tartışmalı duruma
düştü.
 
ADALET yürüyüşü Düzce’ye ulaştığında Düzce Belediye Başkanı yürüyüşün konaklama yerine belediye kamyonları ile hayvan pisliği döktürdü.

Bu sabotajın karşılığı olarak FETÖ üyesi olan damadı bu günlerde serbest bırakıldı.
 
AKP’nin, yandaşlarının, yanaşmalarının,hesapları  CHP’nin geleceğine kişisel varisi sayanlar ve Vatan Partisinin üst yönetimi ADALET yürüyüşünü eleştiride yarışa girdiler.

Maltepe’de çevreyi bilenlerin görüşlerine göre miting alanında iki buçuk  milyon, sahil ve
meydana giremeyenler kahvelerde, sahil kesiminde sokaklarda bir o kadar insanın ADALET yürüyüşünü desteklediğini vurguladılar. 

Bu tarihi yürüyüşün tanığı olma şansına sahip olmak benim yaşamımda önemli anılarımdan biri oldu…
Bu yürüyüş, Atatürk Posteri ve Türk Bayrağı dışında hiçbir siyasi partinin bayrağı, logosu olmadan Türkiye’de HAK-HUKUK-ADALET isteyen her inançtan,  her kökenden insanların katılımıyla tarihi bir yürüyüş olarak sadece Türkiye’de değil  dünya tarihinde yerini almıştır.

                                                                       *****

CHP’nin öncülüğünde ADALET yürüyüşünün devamını ”ADALET KURULTAYI”  Çanakkale savaşlarının yapıldığı Eceabat-Kocatepe’de gerçekleştirildi.

Kurultayda açılış konuşması yapan Kılıçdaroğlu; “Biz gerginlik, kavga istemiyoruz. Kendi ülkemizde huzur içinde barış içinde yaşamak istiyoruz. Biz adaletli bir Türkiye istiyoruz.” dedi.
Çok iyi hazırlanmış bu kurultay yine ana teması olan ADALET kavramının ülkenin tüm katmanlarında AKP iktidarı ve Bahçeli’nin MHP’sinin ortaklığı ile yok edilmesi ile gitgide Türkiye birçok Ortadoğu ülkelerinin bile gerisine düşmüştür.

Ülkede adaleti sağlayacak yargı Danıştay, YSK, AYM’si AKP’nin baskı aracı gibi çalışmaktadır.
Savcılar ve yargıçlar AKP Genel Başkanının isteği dışında hüküm verdiklerinde görevden alınma, hatta FETÖCÜ olma suçlamasıyla tutuklanma korkusuyla baş başadır.

Bu kurultayda her siyasi görüşten ve inançtan insanlar,  ADALET’in öneminde hemfikir olarak ortak hareket etme,  Anayasa oylamasında ve ADALET yürüyüşünden sonra ADALET Kurultayından sonra da birlikte mücadele etme noktasında mücadeleye devam kararı aldılar.
 
AKP’nin7 Haziran seçimlerinde başlayan düşüşü, Anayasa oylamasında da devam etmiştir.
Devletin tüm olanaklarını tek taraflı kullanmasına rağmen gerçekte YSK’nin yasaların, anayasanın aksine yanlı kararıyla iktidarın kazandığı ilan edilmiştir.
 
Son günlerde Danıştay Başkanının AKP Genel Başkanı karşısında yargıç cübbesinde ilik aramasından sonra AYM Başkanının AKP Genel Başkanı karşısında eğilmesini eleştirenlere AKP sözcüsü gibi hakaretlerle yanıtlar vermesi AYM mahkemesine az olan güveni tamamen yok etmiştir.

 AKP ve onun genel başkanı başta İstanbul belediye başkanlığı döneminde yolsuzluk suçlamalarının iktidar çoğunluğuyla ört-bas edilmesi, kendisinin,  çocuklarının ve yakınlarının servetleri, 25-27 Aralık yolsuzluk suçlamalarının, İslami Terör örgütlerine silah gönderilmesinin tarafsız ve bağımsız yargı tarafından incelenmesi varsayımı uykularını kaçırmaktadır.
 
Bu nedenledir ki; Kılıçdaroğlu’nun atletle kahvaltı etmesi, kamp çadırında birilerinin bira içmesini bahane etmesi bile düştüğü zor durumun dışa vurumudur.

Gezi olaylarında; ”Camide içki içilmesinin, bir yakını olan kadını bebeği ile elleri eldivenli, üzerleri çıplak yüzlerce adamın tacizinin görüntülerini gösterecekti.”
Aylar yıllar geçti ne görüntüden ne de özür dileme  var.
 
Birde yandaş ve yanaşma basından ayrı kendilerine sözde ulusalcı yakıştırması yapan Bahçeli dönmeleri ve onların takipçileri; kurultayda  ”Saidi Nursi” çamuruyla AKP’ye şirin görünme yarışına girmelerine yanıt vermek isteyenlere  ”yapmayın” dediğim için  serzenişte bulunan dostlara yanıtım:
”Cahille tartışmayın, sizi de cahil sayarlar!”

O cahiller duyduklarını papağan gibi tekrar etmekten başka bir şey bilmezler…

Biz hukuk devletini

Direne direne kazanacağız

Siz o hedefe odaklanın…

Yıldız AKALIN
 
 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.