BEN BAYRAMINIZI KUTLAMAYACAĞIM

ABONE OL
18:13 - 01/10/2020 18:13
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

BEN BAYRAMINIZI KUTLAMAYACAĞIM



İslâm hoşgörü dinidir, barış dinidir. Kim İslâm’ın barış mesajına gölge düşürmek isterse bilsin ki o, Müslümanlardan değildir. 
İslâm öldürmek için değil, yaşatmak için gelmiştir. Bilakis huzuru tesis etmek için gelmiştir. Teröre asla prim vermez.

Adı ne olursa olsun, dini ne olursa olsun, kılık kıyafeti nasıl olursa olsun, tüm terör örgütlerini ve o örgütlere yardım ve yataklık edenleri, ister özel, isterse tüzel kişilik olsun hepsini şiddetle lanetliyorum. 

Allah Kur’an da şöyle buyurur; “Gerçek şu ki, inkâr edenler ve zulmedenler, Allah onları bağışlayacak değildir, onları bir yola da iletecek değildir. (Nisa Suresi, 168)

“Allah’ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmeyin.” (İsrâ: 33) 

“Kim cinayet suçu işlememiş veya yeryüzünde fesat çıkarmamış bir kişiyi öldürürse bütün insanlığı öldürmüş gibi olur. Dahası kim de bir hayat kurtarırsa, bütün insanlığı kurtarmış gibi olur. Elçilerimiz onlara hakikatin tüm delilleriyle gelmiştiler; fakat daha sonra onların çoğu yeryüzünde her tür taşkınlığı irtikap ettiler..” (Mâide: 32)

Aslında bugün yas günlerindeyiz. Ve eğer bayramlar barışa, ödeşmeye, kardeş olmaya vesile ise, Müslümanların bugün bayram kutlamaya hakları yoktur: Çünkü bütün İslâm âlemi kan ağlamaktadır. 

Suriye’de, dünyanın gözleri önünde öldürülen bebelerin, çıplak ayaklarıyla topa koşarken vurulan Muhammed’in, Esed’in bombardımanında, yıkılan evlerinin enkazı önünde, yere çöküp ağlayan Suriyeli kadınların, oğullarının cansız bedenini kucaklarında taşıyan babaların feryatları kulaklarımızda çınlarken, ölümlerin, acıların, yangınların dünyasında bu nasıl bir bayram olacak ki.  Bundan dolayı ben sizlerin bayramını kutlamayacağım.

Hristiyan dünyasının beş yüz yıl önce yaşadığı kanlı mezhep savaşlarını 2000’lerde çok daha vahşi, çok daha ilkel ve bir o kadar da insanlık dışı yöntemlerle, İslam coğrafyasına taşıyanlar kimlerdir? Kimdir Suriye’de işlenen suçların birinci dereceden failleri? 

Öte yandan, El Kaide’den IŞİD’e, Boko Haram’dan el-Nusra’ya oradan Talibana kadar uzanan çizgide,  Müslüman adını kullanan terör örgütleri var. Bu örgütler İslam adına kadın, çocuk, genç, yaşlı  demeden, suçsuz ve günahsız insanların boğazını kıtır kıtır kesiyorlar.

“Allahu ekber” diye uluya uluya, kadınlara tecavüz edip elektrik direklerine asıyorlar. “Bize ezan ile Kuran yeter” diyerek müziği, şiiri yasaklıyorlar, saz çalanların ellerini kesiyorlar, şarkı söyleyenleri boğazından hançerliyorlar, camileri, türbeleri yakıp yıkıyorlar, Allah aşkına söyleyin bana,  kimdir bu caniler? 

Bunlar Müslüman olamazlar, böyle bir Müslümanlık yok, böyle bir İslâm yok. 
Kimin uşaklarıdır bunlar, Nasıl bir inançtır bunların inancı? Nasıl bu hale, kanlı katil haline getirildi bu gençler? 

Onların mağduriyete ve ezilmişliğe isyanları, hangi güçler tarafından, hangi iğrenç çıkarlar, hangi pis siyasal amaçlar uğruna, çarpıtılmış, hedefini şaşırıp kendi insanına döndürülmüştür? 

Bayram günlerinde bile zulme, vahşete, kan dökmeye, can almaya devam eden bu meczuplar kimlerin uşaklığını yapmaktadırlar? 

Suriye alev alev yanarken, 10 milyon Suriyeli evlerini yurtlarını ölüm pahasına terkederken, lastik botlarda ölümlerden ölüm beğenirlerken;  bu savaş neden durdurulmaz?

Birleşmiş milletler nerededir? Nerededir dünyanın her bölgesine demokrasi ihraç eden Amerika? İslâm ülkeleri nerededir? Nerededir demokrasi havarisi batılılar? Nerededir Avrupa Birliği? 
Ben bugün,  umutsuzluğa varan bezginliğimden utanıyorum. Savaşı, zulmü, haksızlığı engellemek, bir nebze de olsa azaltmak için çırpınmakla geçen bir ömrün sonunda, büyük bir boşluk var, hiçlik var, yenilgi duygusu var içimde. Bu yenilgi duygusu kahrediyor beni. 
Bundan dolayı bugün ben sizlerin bayramını kutlamayacağım.

Ancak, tüm bu acı tabloya rağmen, güzel şeyler de oluyor dünyada: Huzurlarınızda 3 milyon mülteciye kucak açan, onların yaralarını sarmaya çalışan, Türkiye’ye ve sonra da 800 bin mülteci alacağını söyleyerek 4 milyon Müslümanın yüreğine su serpen ikinci vatanımız Almanya’ya teşekkür ediyorum. 

Ey Türkiye, Ey Almanya, o zulüm altında inleyen insanlara kucak açtınız ya, onlara ekmek verdiniz, aş verdiniz ya sizlere şükranlarımı sunuyorum. 

Ve ben bütün bu olup bitenlere rağmen,  bugün sizlerle, aramızda bulunan Suriyeli, Afganistanlı mültecilerle  birlikte bu bayramı yaşamak istiyorum,  sevgi ve muhabbetlerimle kucaklıyorum hepinizi. 

Sözümü 1990’ların başında, Birinci Körfez savaşı günlerinde, arkasında kısacık bir not bırakarak intihar eden yaşlı, saygın bir Alman savaş muhabirinin o notuyla bitiriyorum. “Artık yazacak tek bir satırım kalmamıştı.”

Seneye VIII ci Geleneksel Berlin Kurban Bayramı Şenliği’nde buluşmak ümidiyle, hoşcakalın, sağlıcakla kalın. 

Ben bugün sizlerin bayramını kutlamayacağım.

Rüştü Kam

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.