ANLAM ARAYIŞI

ABONE OL
18:53 - 01/10/2020 18:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Yaşam için nedeni olan bir insan, başına ne gelirse gelsin katlanır.

Friedrich Nietzsche
Her yılın sonuna gelirken hayat, yaşam ve zaman üzerine düşünceler üretilir. Geçmişte olanlarla veya gelecekte olabilecek şeylerle meşgul olunur.
Bu arada şimdiki zamanı, şu anı kaçırmamak gerekir. Oturduğum sokaktaki kestane ağaçların çiçeklerinin beyaz ve pembe iki renkte olduğunu emekli olduktan sonra fark ettim. Demek ki o anı yaşamamışım, dikkatim ya geçmişle veya yapılacak işleri plânlamaya yönelmişim.
Bu nedenle sevgili genç okurlarıma öğretmenin yaptığını değil, söylediğini yapın diyorum. Torunlarıma gidiyorsak gidiyoruz, yemek yiyorsak yiyoruz, şu anda olmalarını yaptıkları işle yaşamalarını etkilemeye çalışıyorum. Yaşama anlam veren nedenler sevdiğimiz bir meslek, hayata anlam veren bir insan, inanç duyduğumuz bir din olabilir. Tutunacak dalım sendin, kıymetini bilemedim, diye türkülerde dile getirilmiş.
Dalı kırılan insan ölümü düşünür. Arabasının bir yeri zarar gören genç, bilinçli değilse yok olmayı düşünür. İntihar denemelerin çoğu genç veya yaşlı erkekler oluyor. Sosyal beklentiler erkeklere hata yapmasına, zayıf olmasına izin vermiyor.
Psikiyatrist ve psikoterapist Profesör Dr. Viktor Emil Frankl, depresyon olan hastalarına neden intihar etmediklerini sorarak onları önce bir şok altında bırakıyor. Bu soru ile dayanacakları dala neyin bağladığını buldurmayı amaç ediyor.
Bu sorumlu olduğu sevdiği bir çocuk veya ilgi duyduğu bir uğraşı olabilir. Onlara başına kötü olaylar geldiği halde ıstıraplarını ürüne dönüştüren insanların biyografisini örnek gösterir.
Kendi hayatını, yaşadıklarını anlatır. Frankl 1905 yılında Viyana’da doğdu. Logoterapi, Egzistananalizi, üçüncü Viyana psikoterapi okulunu kurmuştur. Deneyimlerini yazdığı kitaplar kırk dile çevrilmiştir. Aldığı unvan ve ödülleri sayısızdır.
Viyana’da 1930 yılında hiç bir intihar olayı görülmemesi onun organize ettiği eyleme bağlanır.
1933 – 1937 yılları arasında intihara teşebbüs eden hastaların tedavi edildiği hastahane bölüm şefi iken Yahudi kökenli olduğu için hastalara bakması 1938 yılında yasaklanır.
1942 yılında toplama kampına gönderilir. Eşi ve yakınları orada öldürülmüştür.
Dachau toplama kampından 27 Nisan 1945’de Amerika ordusu tarafından aileden tek sağ kalan kişi olarak kurtarılır.
 
Kurtuluştan kısa bir müddet sonra diyalog, barışma çağrısında bulunur. Çektiği acılar yüreğinde nefrete dönseydi, o ağırlığın altında ezilecekti. Taş gibi ağır nefret taşıyan insan faydalı işler üretemez.
Önümde duran bir köşe yazısı 1988 yılında TAGESSPIEGEL gazetesinde yazıldığında yazdığı Almanca kitap sayısı 28 olarak veriliyor, İngilizce yazdığı kitapların sayısı verilmemiş. Berlin’de o zaman verdiği o konferansta 83 yaşındaydı. Yazdığı kitaplarla, öğrettiği tıp öğrencileri sayesinde kaç kişiyi depresyondan tedavi etti, intihardan kurtardığını sayamayız.
Yaşadığımız bu “babavatan” ‘da hâlâ kökenlerinden dolayı insan öldürülüyor. Bir arkadaşımın öğretmen annesi Holocaust filmini, Yahudilerin nasıl ıstırap çektiklerini daha iyi bilseydiniz Almanya’ya gelmeye cesaret edemezdiniz demişti. Almanya’da izlediğim bu filmin Türkiye’de yasak olduğunu yeni öğrendim, DVD’si bile.
Çocuklarımıza vereceğimiz sevgi, cesaret ve mücadele duygusu, özelliği ile onlara krizleri atlatabileceği gücü verebiliriz.
Biraz önce otobüste okuldan gelen öğrencileri izledim. Sanal ışıkta hepsi cep telefonu ile meşguldü. Bir tek erkek çocuğu annesi ile konuşmak istiyordu, onunda maalesef annesi cep telefonu ile meşguldü, çocuğu ile değil.
Teknolojinin, endüstrinin getirdiği faydalar, yanlış kullanma ile yok edilirse, gençleri uyuşturucu, alkol gibi kötü alışkanlıklara yönetebilir. Sağlam olmasını istediğimiz erkek çocuklarımıza iyi bakmalıyız. Çok televizyon izlediği için değil, neden o yola kaçtığını araştırmalı. Çocuğa problemi kendisinin bulmasına yardım edip, spor müzik gibi güzel ilgi alanlarında hem dinlenme, hem de öğrenmelerini sağlamalıdır.
Çağımızda tüketim ihtiyaçları gideriyor, ama tüm dünya gençlerini bir boşluğa iterken yaşamı anlamsız kılıyor. Çoğunlukla bir amaç, bir görev ve sevgi yokluğu gençleri boşluğa itiyor. İlgi ve bir uğraşıya yönelme engellenmiş oluyor.
İlk makalesini 1924 yılında Sigmund Freud’un tavsiyesi ile yayınlayan Frankl’inin depresyon tedavisinde metodu hastasına yaşamın anlamını buldurup, ilgi alanlarını güçlendirmek.
Beş yaşındaki torunuma bir problem varsa bir, hatta bazen daha fazla çözüm vardır, alternatifler arasında seçim yapılabilir, diyorum.
Sevgili genç anne babalara şu günlerde yanılmayın, çocuğunuza bir de siz baskı yapmayın, diye çağrı yapıyorum. On, oniki yaşındaki bir çocuk intihar eder mi demeyin. Bunları altıncı sınıfta çocukları olanlara duyurmak istiyorum.
Çocuğunuz bu hafta lise için okuldan tavsiye almadıysa birde evde baskı uygulamayınız. Öğrencinin içinde beceri varsa, istiyorsa sonradan orta dereceli okulda da başaracak, yüksek tahsil yapacaktır.
Buna inanmak için ikinci neslin yazdığı kitapları okuyunuz, kendi çektiklerinizi düşünün.
Her meslekte olduğu gibi öğretmenler arasında Öğrencinin adı Türk olduğundan dolayı, cesaretini kıran önyargılı alman öğretmenleri maalesef var. Çocuğun benliğini kuvvetlendirip kendine güvenini artırmak gerekir.
Orta dereceli okula gidecek çocukları olan annebabalar, büyük annebabalar iki haftalık güzel bir Noel tatiline hazırlanmanızı diliyorum.
Viyanalı Profesör Dr. Viktor Emil Frankl’i 1997 yılında 92 yaşında vefat edene kadar insanlığa faydalı olmuştur. Yazdığı kitap sayısı kırka ulaşmıştır.
En önemli kitabını henüz ben de okumadım, yeni sipariş verdim.
İnsan Yaşamın Anlamını Arıyor.
İyi okumalar!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen 
 
 
Kaynak: Auf der Suche nach Sinn,
Artikel im Berliner Tagesspiegel (gez. wez)
22 Kasım 1988
Kitap tavsiye:
V.E.Frankl, Der unbewußte Gott, DTV-Taschenbuch Nr. 35058
ISBN 978-3-407-22757-7
Otmar Wiesmeyr, Alexander Battjyány Hrsg.)
Sinn und Person, Beltz-Taschenbuch, 2006
ISBN 978-3-407-22179-7
 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.