19 MAYIS VE HAVZA GENELGESİ

ABONE OL
18:11 - 01/10/2020 18:11
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

19 MAYIS VE HAVZA GENELGESİ

Osmanlı İmparatorluğu Birinci Dünya Savaşı’ndan yenilerek çıkınca, şartları çok ağır olan Sevr anlaşmasını imzalamak zorunda bırakılmıştı. Ordusunun elinden silahları alınmış ve ordu dağıtılmıştı; üstelik Anadolu işgal edilmişti. Ülkeyi yöneten hükümet aciz, haysiyetsiz ve korkaktı. Padişahın ise kendini ve saltanatını korumaktan başka hiç bir düşüncesi yoktu.

Emperyalist güçler tarafından bağımsızlığı yok edilmek istenen Osmanlı İmparatorluğu’nun bu korkunç şartları altında, Mustafa Kemal’in kurtuluş savaşına başlamaktan başka bir seçeneği kalmamıştı. Bu nedenle 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a çıkan Mustafa Kemal, vatanın kurtulması için örgütlenen Anadolu insanının bağımsızlık mücadelesini ateşlemiştir. Mustafa Kemal, Samsun ve çevresinin iç güvenlikle ilgili önlemlerinin alınmasının ardından, ordunun ve ulusun savaşa hazırlanması için çalışmalar yapmıştır.

Cepheden cepheye koşan asker yorgun ve savaş araç gereçlerinden yoksun bir haldeydi; halk yoksul ve umutsuzdu. Anadolu topraklarında kalan üç ordunun asker sayısı yaklaşık elli bin kadardı. İşte bu yüzden hem ordunun, hem ulusun savaşa hazır duruma getirilmesi gerekiyordu. Mustafa Kemal bu amaçla Samsun’da 21 Mayıs tarihinde Erzurum’daki 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir, 23 Mayıs tarihinde Ankara’daki 20. Kolordu Komutanı Ali Fuat Cebesoy ile görüşmüş ve başlatacağı eylem için fikir birliğine varmıştır. Birlikte Samsun’a geldiği Refet Bele’yi Sivas’taki 3. Kolordunun başına getiren Mustafa Kemal, böylece üç kolorduyla ulusal kurtuluş savaşının çekirdeğini oluşturarak, savaşa bu olanaklarla hazırlık yapmaya başladı.

Samsun’da bir hafta kalan Mustafa Kemal, 25 Mayıs tarihinde Kavak üzerinden Havza’ya geçmiştir. Her gittiği yerde asker ve sivil yöneticilerle, halkla, halkın ileri gelenleriyle görüşmekte; ülkenin her tarafındaki yöneticilere telgraflar çekerek onları ulusal savaş için hazırlamaktaydı. 9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle 28 Mayıs 1919 tarihinde Havza’dan valilere, bağımsız mutasarrıflıklara, Erzurum’daki 15. Kolordu, Ankara’daki 20. Kolordu, Diyarbakır’daki 13. Kolordu Komutanlıklarına ve Konya’daki Ordu Müfettişliğine gönderilen genelgeyle yapılması gerekenler anlatılmıştır.

Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın ilk sinyalini veren Havza’da yayınlanan bu genelge 9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle tüm askerі ve idari birimlere telgraf çekilerek duyurulmuştur. Milli Mücadele döneminde yayınlanan ilk ulusal belge olan 28 Mayıs 1919 tarihli Havza Genelgesi, Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktıktan sonra ilk resmi tepkisi olması nedeniyle, büyük bir öneme sahiptir. Bu genelgeden sonra yurdun değişik yerlerinde düzenlenen mitingler ve yurdun dört bir yanında işgale karşı halkın direnme bilinci, Havza Genelgesi’nin halk üzerindeki etkisini göstermektedir. Mustafa Kemal, düzenlenen gösterilerden birini Havza’da 30 Mayıs tarihinde Havzalılarla birlikte yaşamış, her türlü saldırıya silahla karşı koyulacağı yolunda halkla birlikte and içmiştir.

Bu genelgeyle Mustafa Kemal, Türk halkının işgallere tepki göstermesini sağlamış ve milli mücadele fikri etrafında birleştirmeye başlamıştır. Aynı zamanda bu genelgeyle, Türk halkının milli bilincinin uyandırılması da amaçlamıştır. Bu genelge sonrasında, Mustafa Kemal’in başarısını gören ve halkı isyana teşvik ettiğini düşünen İngilizler’in baskısıyla 8 Haziran 1919 tarihinde İstanbul Hükümeti tarafından Mustafa Kemal Paşa geri çağrılmıştır. Ancak Mustafa Kemal Paşa, bu emre uymamış ve 12 Haziran 1919 tarihinde Amasya’ya geçmiştir.

Bu genelge bir gerçeği açık seçik ortaya çıkarmaktadır. Mustafa Kemal Samsun’a çıktıktan sonra tüm Ulusal Kurtuluş Savaşı boyunca her konuyu, her davranışı, her eylemi en ince ayrıntılarına kadar düşünmüş, tasarlamış, neler yapılması gerektiğini anında tüm yurda olanakların elverdiği ölçüde duyurmuş, bunları izlemiş, duyarlı, etkileyici, izleyici, sürükleyici kişiliği ve çalışkanlığıyla her eylemi, davranışı kendisi yürütmüştür.

Mustafa Kemal tüm bu eylem ve uygulamalarla ulusu, orduyu tümüyle Ulusal Kurtuluş Savaşına hazırlıyordu. Ancak bu hazırlığın yanında otoriteyi de kendi üzerinde toplamaya çalışıyordu. İstanbul’daki padişah ve hükümetin otoritesi ve gücü sınırlı hale gelmiş, giderek azalmaya başlamış ve zamanla bir otorite boşluğu doğmuştur. Mustafa Kemal doğmakta olan bu boşlukta otoritenin kendisinde olduğunu kanıtlamak istemiştir. Çünkü savaş dönemlerinde otoriteyi kimin elinde bulundurduğu önemlidir ve halk otoriteyi taşıyan, kullanan kişinin, önderin yanında yer alır. Bu nedenle Anadolu’daki tüm asker ve sivil, vali, mutasarrıf, komutan, memur ve halk, herkesin İstanbul’la yönetsel ve düşünsel bağını, ilişkisini kesmeyi tasarlamıştır. Bu yüzden tüm Anadolu’yu devleti oluşturan yapısı ve örgütüyle kendisine, kuracağı yeni ulusal örgüte, siyasal birliğe bağlamayı tasarlayarak, adım adım bu amaca yaklaşmak için planlamalar yapmıştır.

Milli mücadeleye ilk ateşi veren Havza Genelgesi’nin ardından büyük liderin öncülüğünde, şanlı zaferler birbirini izlemiş ve kurtuluş süreci tamamlanmıştır. Mustafa Kemal’in önderliğinde 1923 ile 1938 yılları arasında gerçekleştirilen herşey Kemalist Devrim’in büyük başarılarla oluşturduğu yapılanmanın eseridir.

Mustafa Kemal Paşa, 28 Mayıs 1919 tarihli Havza Genelgesi’yle Türk halkının işgallere karşı tepki göstermesini, milli mücadele fikri etrafında birleşilmesini ve milli bilincinin uyandırılmasını sağlamıştır. Bugün aynısını bizler de yapmak zorundayız. Çünkü emperyalistler ve yerli işbirlikçileri tarafından, ülkemiz yine işgal altındadır.

21 Kasım 1938 tarihinde İsmet İnönü şöyle demişti; “Devletimizin bânîsi (kurucusu) ve milletimizin fedakâr ve sadık hâdimi (hizmetinde olan); insanlık idealinin âşık ve mümtaz (seçkin) siması; eşsiz kahraman Atatürk. Vatan sana minnettardır. ”

Evet hepimiz Atatürk’e minnettarız ve O’na layık olmak için çok çalışmalıyız. Hepimiz Mustafa Kemal’in yurttaşlarıyız, ilke ve devrimlerinin bekçileriyiz. İşte bu yüzden sürekli emperyalizme karşı savaşacağız ve yine başaracağız. Ne mutlu Atatürk’ün gençlerine, ne mutlu Türküm diyene…

Suay Karaman

 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.