Kuzey Bavyera Türk-Alman Kadınlar Kulübü 32’ inci yılını kutladı

Kuzey Bavyera Türk-Alman Kadınlar Kulübü 32’ inci yılını kutladı

ABONE OL
23:34 - 19/11/2023 23:34
Kuzey Bavyera Türk-Alman Kadınlar Kulübü 32’ inci yılını kutladı
2

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

1991 yılında kurulan Kuzey Bavyera Türk-Alman Kadınlar Kulübü, kuruluşunun 32’inci yıldönümünü, Press Club Nurnberg / Marmorsaal, adresinde kutladı.

Programı Dr. Leyla Güzelsoy sunarken, konuklar kapıda Başkan Meryem Kurter tarafından karşılandı, bayanlara birer sarı gül verildi.

Niderbayern Filarmoni orkestrası görevlisi Hazar Birkan flüt ile Almanca ve Türkçe parçalar sundu.

Dernek 2.Başkanı Nazar Orman, Basın Kulübü Başkanı Dr. Siegried Zelnhefer ve Türkiye Cumhuriyeti Nürnberg Başkonsolosu Fatma Tasan Cebeci birer konuşma yaparak, kadınlar kulübün 32.yılını kutlayarak başarı dileklerini sundular.


VİDEO KONFERANSLA TEBRİK ETTİ

Bavyera Eyaleti Çalışma, Aile ve Sosyal Bakanı Ulrike Scharf gönderdiği video ile kadınlar kulübünün çalışmalarını takdirle karşıladıklarını dillendirerek, başarılar diledi. Nürnberg Belediye Başkanı Marcus König’i temsilen Dr. Tatjana Körner’de başarı dileklerini sundu.

FOTOĞRAFLARLA GECMİŞTEN BUGÜNE ÇALIŞMALAR İZLENDİ

Denetleme Kurulu üyesi Dr. Leyla Güzelsoy ile İnge Weiss, Derneğin, geçmişteki etkinliklerinden örnekleri fotoğraflarla perdeye yansıttılar. İlk kurucular, üyeler ve eski başkanlar şükranla anıldılar.

KULÜBÜN KURULUŞUNU ANLATTI

Kutlamada bir konuşma yapan Kulübün kurucu üyesi, eski başkan ve şimdilerde onursal başkan olan Gülseren Suzan Menzel, konukları selamlayarak, kadına karşı şiddete karşı olduklarını vurguladı Menzel’in konuşması şöyle:

KURULUŞ 32 YIL ÖNCESİNE DAYANIYOR

„ Kulübümüzün kuruluşu ve benim kurucu olarak katılımım 32 yıl öncesine dayanıyor. O dönemin Başkonsolosu’nun eşi, Sayın Ülker Serdaroğlu, Türk kadınlarının alman kadınlarla buluşmasını sağlamak istiyordu ve o zamanlar öğretmenler, konsolosluk çalışanları ve işadamlarının eşlerinin içinde bulunduğu bir kadınlar kulübü kurmak istiyordu. Bu, Türkiye’nin AB’ye katılımına da destek olacaktı. Beni aradı, yardım istedi. Ben o zamanlar AWO’da tercüman ve sosyal danışman olarak çalışıyordum ve diğer İki meslektaşımla birlikte, Kuzey Bavyera’da yaşayan 40 bin Türk misafir işçi ve aileleriyle ilgileniyorduk. Kurum ve Kuruluşlarda aktif çalışıyorduk. Bu nedenle Nürnberg’de iyi bağlantılara sahiptim, O zamanlar Kadınlarla Çalışma, benim çok önem verdiğim bir alandı ve o dönem Alman ve Türk kadınları arasında karşılıklı var olan önyargılar ve yanlış algılar, yaptığım anketimde de ortaya çıkmıştı.

ÖN YARGILARI AZALTMAK

Ön yargıları azaltmak amacıyla siyaset ve dinler üstü bağımsız bir kadın kulübü kurma fikri, bana çok uygun geldiğini ifade eden Gülseren Suzan Menzel sözlerini şöyle sürdürdü:
Bu şekilde, sadece “acı çeken, ezilen” değil, aynı zamanda “ezilmeyen idari pozisyondaki” Türk kadınlarının bu toplumda varlığını da gösterebileceğimi düşündüm. Bu nedenle, kuruluş hazırlıklarına aktif olarak katıldım ve Uni Erlangen’de Anayasa Hukuku profesörü olan Prof. Blomeier, derneğin tüzüğünün doğru bir şekilde oluşturulmasında bana yardımcı oldu.
Kasım 1991’de Grandhotel Nürnberg’de kuruluş toplantısını yönettim ve o günden beri de çalışmalara eşlik ediyorum.

TÜRKİYE’NİN AB’YE KATILIMI GERÇEKLEŞMEDİ

Türkiye’nin AB’ye katılımı maalesef gerçekleşemediği için, konularımızın odak noktası da değişti. Toplumda kadınlar arasındaki ilişkileri sosyal, kültürel, ekonomik ve bilimsel düzeylerde derinleştirmeye, devam etmek istiyoruz.

Detaylı bir bakış açısıyla baktığımızda, Almanya’da yaşayan Türk kökenli kadınlarının yaşamını belirleyen konuların, örneğin Türk kadınlarının hemen Müslüman olarak adlandırılması gibi, yabancılaştırma etiketleri etrafında döndüğünü görüyoruz. Ayrıca, sadece temizlik görevlileri değil, aynı zamanda bilinçli başörtüsü takan, akademisyenlerin de bulunduğunu fark ediyoruz.
Bu nedenle, hangi kökenden geldiklerine ve hangi inanç sistemine sahip olduklarına bakılmaksızın, kulüpte bir araya gelmek ve gelecekte de karşılıklı önyargılarla mücadele etmek istiyoruz. Bunu, ancak bir araya gelerek başarılabiliriz.

KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞIYIZ

Bildiğiniz gibi 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü, ben bu fırsatı kullanarak, konuya ağırlıklı değinmek istiyorum. Dünya genelinde her üç kadından biri hayatlarında en az bir kez şiddetin kurbanı oluyor- yaş, eğitim düzeyi veya sosyal statüden bağımsız olarak. Bu nedenle, kadınlara yönelik şiddetle mücadelede sürdürülebilir projeleri hayata geçirmeye, önemle devam etmek ve İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasına, yardımcı olmak istiyoruz. Şiddet hepimizi ilgilendiriyor! Şu an sürdürülen savaşlarla ilgili olarak, kesinlikle “şiddete hayır!” diyoruz! Antisemitizme ve her türlü ırkçılığa karşıyız! Maalesef, camilere ve sinagoglara yönelik saldırılar ve nefret söylemleri gittikçe artıyor. Üyelerimiz endişeli.

Kültürler arası arabuluculuk eğitimi de almış birisi olarak, şiddeti şiddetle çözmenin, mümkün olmadığını söyleyebilirim. İnsanlar isterse daima bir çözüm yolu bulmak mümkündür. Maalesef bu savaş şiddetinin sonu henüz görünmüyor!

Biz, İsrail’in kendini koruma hakkı olduğunu ve varlığını saygıyla karşılıyoruz. Ancak aynı zamanda Filistin halkının da kendini koruma hakkı olduğunu ve BM İnsan Hakları Bildirgesi’nin uygulanması gerektiğini düşünüyoruz.

Ödürülenlerin %70i Kadın ve çocuklarmış!

Bu nedenle Şiddete karşı net bir duruş sergilemeliyiz!

Şu anki İsrail hükümetine ve ordusunun faaliyetlerine yönelik, eleştirilerde antisemit olarak, etiketlenmeden, düşüncelerimizi ifade edebilmeliyiz. Almanya’da yaşayan kadınlar olarak, bizi, bölmeye izin vermediğimize dikkat çekmek istiyoruz. Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanlar, sosyal barışa el ele, birlikte katkıda bulunmalıdır, diye düşünüyoruz. Türk Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün bir zamanlar dediği gibi: “Ülkede barış, dünyada barış.” Bu bağlamda konuşmamı Yunus Emre’nin dizeleriyle sonlandırmak isterim:

13. yüzyılda yaşamış, bir Anadolu dervişiydi ve Moğollarla olan savaşa karşı mesajı „insanı sevmek “üzerineydi. Yaratılanı severim, yaratandan, ötürü “Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz.”

ha-ber.com/Taner TÜZÜN/NÜRNBERG

Inal

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.