Yıllardır çeşitli çevrelerce “kan davasına, intikam duygusuna, öç almaya, ayrışmaya, kutuplaştırılmaya…” sürüklenen gezi davasının kararı çıktı. Gezi Parkı kararına halkların bir kısmı öfke duyuyor. Bir kısmı adaletin siyasallaştığını söylüyor. Bir kısmı “canımız yanıyor” diye feryad ediyor…
Gezi parkı?
Türkiye’de yaşayan halkların birlikte yaşadığı coğrafyayı sevmeleridir. Ağaca, toprağa, suya, tüm milli değerlere sahip çıkma atılımıdır. Yaşamın sürekliliğini savunmadır. Doğada var olan canlı, cansız varlıkların kendi doğallıkları içinde birlikte yaşamıdır.
Gezi yaşamı korumadır.
Gezi dayanışmadır!
Ağaçların kesilmemesi için dayanışmadır. Yeşil alanların betonlaşmamaması için dayanışmadır. Göz altına alınan doğa gönğllüleri ile dayanışmadır. Çadırları yakılan çevreciler ile dayanışmadır. Halkların; ağaçlar, kuşlar, börtü böcekler, bitkiler için, halkların birlikte yaşadıkları vatanları için dayanışmasısıdır.
Gezi direnişti!
Doğa gönüllülerinin içine karışarak araçları ateşe verenlere karşı duruş, şiddete karşı direniştir. İş yerlerinin camlarını kıran vandallara karşı direniştir. Çevre duyarlılığını terörize edenlere karşı direniştir. Yaşam alanlarını korumak, her canlının yaşam hakkı için direnişti. Vatan severlerin, çevre gönüllülerin yasadışı tutuklamasına, dövülmesine, sokak infazlarına, öldürülmelerine karşı yasal insan haklarının kullamak için dirençti.
Gezi halkların kardeşliğidir.
Doğa, çevre, şehirleri, vatanları için omuz omuza duranlar:
Hangi ulustan olduklarını sorgulamadılar.
Hangi inançtan, mezhepten olduklarının araştırmalar. Hangi milliyetten olduklarına bakmadılar. Ortak değerleri için gezi parkında yan yana durdular.
Gezi poravaksıyona karşı duruştur.
Yaşam alanını korumak için yan yana gelenler:
Ülkenin güvenlik güçlerine düşen görev; bu insanların güvenliğini sağlamaktır. Yasal haklarını icra eden halkın can güvenliğini korumaktır. İçlerine sızan pravakotörlerin poravaksıyonlarını engellemektir. Pravakotörleri yakalayıp ayrıştırmaktır.
Yalanları açığa çıkarma!
Ülkenin toprağını, ağacını, suyunu, zenginliklerini, değerlerini, doğasını, bitkileri…, korunmada ülke olunur mu?
Vatanın zenginliklerini korumak için çocuğuna, annesine, babasına, kardeşine sarılır gibi ağaçlarına sarılanlar, toprağını kucaklayanlar vatan haini olur mu?
Ülke zenginliklerini koruyanlara düşman olanlar, kendi çıkarına dayalı, vatan, millet, bayrak…, üzerinden halkın milli duygularını kullanmasıdır.
Gezi yaşamdır!
Kutuplaşmaya, ayrışmaya karşı, canlı cansız varlıkların kendi doğallığını koruyarak birlikte yaşamdır.
İnsan kalmayı başarmak, vatan bütünlüğünü korumak, eşit sosyal siyasal ve gelir dağılımı içinde kardeşçe yaşamdır.
Köylülerin, kentlilerin, yoksulların, işsizlerin, çırakların, kadınların, kızların, gençlerin, emeklilerin, emekçilerin vatan sevgisini güçlendirecek ortak sorunlarına ortak çözüm yaratarak, farklılıklara hoş görü içinde birlikte yaşamdır.
Sorumluluk!
Çalıştığı iş yerinde sendikalı olmayı, meslek odalarında yer almayı küçümseyen, köyünde yoksul yaşam koşullarını sineye çeken, işsizliğini kader sayan, aç yaşamına şükür edenler insanca yaşıyor olurlar mı?
Yazarlar, sanatçılar, bilim insanları…
Yoksullar, çalışanlar, ezilenler, emekçiler…Kadınlar, erkekler, gençler…
Ülke toplumunun geniş kesimleri örgütlü değilse o ülkede kapitalizim örgütlü güç olur.
Karl Marx: Kapitalizm, gölgesini satamadığı ağacı keser.
Kaynak: Kapital
Hadi hayırlısı…