GERÇEĞİN GÜCÜ VE DOSTLUK

GERÇEĞİN GÜCÜ VE DOSTLUK

ABONE OL
13:59 - 21/04/2024 13:59
GERÇEĞİN GÜCÜ VE DOSTLUK
2

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Hazreti Ali: “Gerçeğin hatırı, dostun hatırından üstün tutulmalı.” der. Ne güzel, ne anlamlı bir söz… Gerçeğin gücünün, değerinin ne denli önemli olduğunu vurgular bu özdeyiş.

Hz. Ali, yukarıdaki sözüyle bizlere; gerçeğin peşinden gitmemizi, gerçekle yolumuzu aydınlatmamızı öğütlemekte. Gerçekten uzak dostların hatırının da sayılmaması söz konusudur bu güzel sözde. Dost, gerçeği söylediğinde hatırı sayılmalı, üstün tutulmalı, onun yolundan gidilmeli. Aslında bu söz, bize gerçeklerden uzak kişilerle dostluk kurmamayı da öğütler.

Gerçeklerden uzak, yalanları kılavuz edinmiş, ikiyüzlü kişilerden uzak durmak, onlarla dostluk kurmamak gerektiğini yukarıdaki özdeyişiyle ne güzel anlatmakta yüzyıllar öncesinden Hz Ali.

Gerçekçilikten uzak, yalanlarla göz boyayan kişilerle, siyasetçilerle aynı yolda yürümemenin öğüdüdür Hz. Ali’nin günümüze ışık tutan sözü. Gerçeği eğip bükerek değiştirip yalan denen karşımızdakini aldatıcı süslü sözlerle insanları kandırmayı meslek edinmiş günümüz siyasetçilerine güvenmemenin uyarısıdır bu söz. Doğaldır ki anlayana…

Yunus Emre gibi Taptuk’un tekkesine doğru odunları taşmak, eğrileri içeri sokmamaktır gerçekçilik, doğruluk. Çünkü eğrinin girdiği yerde dirlik düzen olmaz. Eğri, doğruyu gölgeler; onun ışığını karanlığıyla yok etmeye çalışır. Eğrilik, doğru düşünceyi yok eden gizli bir düşman. İnsanlık, tarih boyunca eğriyi doğrultma savaşımı vermedi mi? Gerçeğin aydınlığında mutlu, erinçli, barışçı ve insanca bir düzenin kurulması için çaba göstermedi mi kişi?

Kişi, gerçeği bilir. Ancak kişisel çıkarları için eğrinin yanında durur. “Ben dostuma, dostluğuma, yıllardır üyesi olduğum partiye ihanet edemem.” der. Aslında ihanet edemediği kişisel çıkarıdır. Sen dostuna ihanet etmiyorsun, ama gerçeğe ihanet ediyorsun. İnanmadığın bir yola bilerek gidiyorsun. Bu, insanlık adına bir utanç değil mi? Böylece içinde yaşadığın toplumun geleceğini karartarak insanlığa ihanet ediyorsun. Toplumun geleceği, onu kurtaracak gerçek senin için önemli değil mi?

“Efendim; falanca kişi yerdeşim, komşum, arkadaşım, hısım akrabamdır; o dururken başkasını desteklemem yakışık alır mı?” demekte çoğu kişi eğrinin yanında yer almasını gerekçelendirmek için. Niye Hz. Ali kadar yürekli değilsin? Neden onun gibi gerçeğin ardında koşmayı ilke edinecek yüreklilikten, insanlıktan yoksunsun? Niçin Yunus gibi olamıyorsun da toplumun geleceğinin temeline eğri odunları yerleştirmektesin? İnsan olmak, insanca yaşamak, kişilikli davranmak niye sana bu denli zor gelmekte?

Atalarımız: “Dost acı söyler.” demiş. Gerçeğin ışığında yürümemek için ayak diretenleri, gerekçeler üretenleri uyaran ne güzel atasözü bu… Dostluk, acı da olsa gerçeği söylemektir dostuna. Bu gerçeği söylerken dostumuzun sosyal konumuna, oturduğu koltuğa bakmadan ve eğip bükmeden söylemeli ışıklı sözü. Bugün söylediğimiz gerçek, dostumuza acı da gelse gelecekte büyük yararları olacağından söylemeliyiz güneş gibi aydınlatıcı düşüncemizi. Unutmayalım ki güneşe baktığımızda ilk önce gözlerimiz kamaşır, sonrasında dünyadaki her şeyi onun ışığında tüm güzelliği ve yalınlığıyla görürüz.

Ünlü ozanımız Tevfik Fikret, yüzlerce yıl sonra Hz. Ali ve Yunus Emre’yi doğrulayan şu anlamlı, yol gösterici özdeyişi söyler: “Hak bildiğin yolda yalnız da olsan yürüyeceksin.” Hak bildiği yolda yalnız yürüyemeyenlerin bin kez utanması gereken bir söz bu.

Gerçeğin gücünden korkmamalı, yalanın ve ikiyüzlülüğün sinsiliğinden, zehrinden korkalım.

Bazı kişiler için erdemli insan olmak, çok mu zor?

En iyisi mi biz her koşulda Hz. Ali ve Tevfik Fikret’in sözlerini, Yunus’un davranışını kılavuz edinip gerçeği aydınlatıcı ışığında yürüyelim. Başımıza ne gelirse gerçekten, doğruyu yapmaktan gelsin.

Adil Hacıömeroğlu

Inal

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.